Prabhupada'nın kendi manevi öğretmeni Bhaktisiddhanta Sarasvati Thakura'nın gözden kayboluş gününde yaptığı konuşmasını aşağıda bulacaksınız. Bhaktisiddhanta Sarasvati Thakura, Uluslarası Krişna Bilinci Topluluğu kurucu-acaryası Srila Prabhupada'Nın manevi öğretmeniydi. Srila Bhaktisiddhanta Thakura yirminci yüzyılların başlarınca güçlü bir şekilde Caitanya Mahaprabhu'nun öğretilerini yaydı. Kast sisteminin ve gayrişahsiyetçiliğin derinleşmiş köklerinin etkilerine karşı öğütler verdi. Bilim adamları, eğitimciler ve toplumun diğer liderleriyle görüşmeler yaparak, 108 in üzerinde deneme ve eser yazarak Krişna bilincini son derece saygı guyulan bir bilim olarak sunmak için uğraştı. Hindistan'ın içinde ve dışında Gaudiya Math olarak bilinen 64 tapınak kurdu.
9 Aralık 1969, Los Angeles; Prabhupada'nın söylevi

Bugün Gurum Maharaja’nın gözden kaybolduğu gün. Siz söylediğim gibi sadhavo jiva va mara va . Geçen gün size,bir bilgenin farklı çeşitte insanlara farklı hayır dualarını verdiğini anlattığım güzel bir hikaye vardı. Bir Kralın oğlunu, bir prensi kutsamıştı, raja-putra ciram jiva: “Sen bir kralın oğlusun, prenssin. Sonsuza dek yaşa.” Ve muni-putra, aziz gibi birinin oğlunu, onu kutsadı, ma jiva ma jiva: “Sen yaşama.” Raja-putra ciram muni-putra ma jiva. Ve sadhu, adanmışları, kutsadı, jiva va mara va: “İster yaşa ister öl.” Ve bir kasap vardı, onu da kutsadı, ma jiva ma mara: “ Sen ölme, yaşama.” Bu sözler çok önemlidir. Bunu önceden açıklam , yine açıklıyorum. Bir prens sadece duyulardan keyif alıyor, hepsi bu. Duyusal keyif için yeteri kadar olanağı var. Öyleyse bir sonraki hayatı cehennem gibi. Çünkü seks hayatına müptelaysanız, o zaman Krsna size saatte üç kez seks yapma olanağını verecektir, tıpkı güvercinler, maymunlar ve serçeler gibi, bunlar cinsel bakımdan çok güçlüdürler. Görmüşsünüzdür. Öyleyse olanak verilir. Dolayısıyla soyluluk düzeni, onlar duyusal zevk peşindedir.Onun için şöyle kutsamıştı “ Sen sonzuza dek yaşa daha iyi, çünkü ölümden sonra sana ne olacağını bilmiyorsun. Cehennem gibi bir hayat alacaksın.Bir süre yaşaman daha iyi. Keyfini sürmeye devam et.” Ve muni-putra ma jiva. Bir manevi ustanın rehberliğinde, sıkı disiplinli rehberliğinde çalışan bir Brahmacariyi kutsadı, ma jiva, “Senin ölmen daha iyi.Çünkü sen Tanrı’nın krallığına girmek için o kadar eğitimlisin ki öyleyse neden o kadar sıkıntıya giresin? Senin ölüp ruhsal dünyaya gitmen daha iyi.” Ma jiva. Ve bir adanmışı kutsadı, jiva va maro va: “Sevgili adanmışım, ölsende yaşasanda, aynı şey.” Ve kasabı kutsadı, ma jiva ma mara: “Sen ölme, yaşama.” Ne yapsın? Onun yaşam koşulu öylesine berbat ki.Sabahtan başlayarak, bir sürü hayvanı katletmek, kan lekesi, dehşet verici sahneyi görmek zorunda. Bu onun geçim kaynağı. Yani ne korkunç bir yaşam. Bu yüzden “ Yaşama. Ve ölme de.” Çünkü ölümden sonra, ah, o öylesine cehennem gibi bir durumda olacak ki kimse tarif edemez. Öyleyse her iki hayatta da, canlılık da ölüm de, ölümün ardından, onun durumu çok korkunç.

Neyse, diğerlerinden farklı olarak, bir adanmış için görünmek ve gözden kaybolmak aynı şeydir. Tıpkı benim manevi ustamın Jagannatha Puri’de göründüğü zaman gibi…O çok büyük bir devlet memurunun, Bhaktivinoda Thakura’nın oğluydu. O bilinen bir sulh yargıcıydı, devlet memuru. O günlerde bir sulh yargıcı devletin büyük bir memuruydu, nerdeyse validen sonra gelirdi. Ve Bhaktivinoda Thakura, Jagannatha tapınağından sorumluydu. Jagannatha Puri’de sistem budur. Tapınaktan sorumlu olan yönetici bölge sulh yargıcıydı. Bir Ratha-yatra festivali vardı, ve araba Bhaktivinoda Thakura’nın evinin önünden geçiyordu. Bhaktivinoda Thakura’nın adı Kedaranath Datta idi . O sulh yargıcıyken, K.N. Datta olarak tanınıyordu. Kedaranath Datta. Böylece araba evinin önünde durdu ve o zaman, Srila Bhaktisiddhanta Sarasvati Thakura, annesinin kucağında bir çocuktu. Anne arabanın tepesine çıkma fırsatından yararlanmıştı. O sulh yargıcının eşiydi, öyleyse onun olanağı vardı. İnsanlar derhal ona arabanın tepesine çıkması için yol verdi ve çocuğu Jagannatha’ın nilüfer ayaklarına yerleştirdi. Ve bir sürü çiçekten taç vardı. Bir taç onun, Bhaktisiddhanta Sarasvati’nin üzerine düştü, kutsama. Bu biri… Daha çok şey vardı.
O iki, üç yaşında bir çocukken Deiti’ye sunulmak üzere muhafaza edilen bir mango meyvesi yemişti. Bu nedenle babası onu tatlılıkla paylamıştı, “ Ah, çok yanlış birşey yaptın. O Deiti içindi ve sen onu aldın. Bunu yapmamalıydın.” Çocuk iki üç yaşındaydı. Bunu öyle ciddiye aldı ki ondan sonra bir daha asla mango almadı. Ona ne zaman mango sunsak “Hayır, ben kabahatliyim. Mango alamam.” dedi. Böyle düşünüyordu, görüyorsunuz. Hayatında asla bir mango almadı. Düşünüyordu ki “ Ben çocukluğumda Deiti’nin mangosunu alarak kabahat işledim. Bu bir acaryanın özelliğidir. Yaşamlarının eylemiyle öğretirler ki kişi epeyce azimli olmalıdır, …olmamalı. Bir çocuk mango almıştı, kabahat yoktu. Ama o ant içti.

Başka bir örnekte, benim önümde oldu. O zamanlar, biz de genç adamlardık ve Manevi kardeşlerimden biri, onun adı Dr. Oul Bihari Kapoor... O şimdi emekli, en son Vrndavana’da gördüm. O da genç bir adamdı ve eşi de gençti. Böyle hep beraber oturuyorduk, Guru Maharaja ile konuşuyorduk ve kız “Sevgili efendim, sizinle konuşmak istiyorum” diye teklifte bulundu. Guru Maharaja da “ Evet, ne istersen konuşabilirsin.” dedi. Bunun üzerine o da “ Sizinle gizli olarak konuşmak istiyorum, herkesin önünde değil.” dedi. Guru Maharaja “Hayır. Sizinle gizlice konuşamam. Tüm diğer müritlerimin önünde konuşabilirsiniz.” dedi. Dolayısıyla kız tıpkı onun torunu gibi olduğu halde, gizli bir yerde genç bir kadınla konuşmayı reddetti. Bunlar örnekler.

Öyleyse o yaşamında akhanda brahmacari idi. Bhaktivinoda Thakura’un başka çok oğlu vardı ve o beşinci oğuldu. Ve diğer erkek kardeşlerinin bazıları da evlenmedi. Ve benim Gurum Maharaj, o da evlenmedi. Çocukluğundan itibaren sıkı bir brahmacariydi, Bhaktisiddhanta Sarasvati Gosvami Maharaja. Ve bu dünya çapında ki hareketi başlatmak için çok çetin zorluklar geçirdi.Bu onun göreviydi. Bhaktivinoda Thakura bunu yapmak istedi. Bhaktivinoda Thakura 1986’da, Shree Chaitanya Mahaprabhu, Yaşamı ve Talimatları kitabını göndererek bu Krsna bilinci hareketini tanıtmak istedi. Neyse ki, o yıl benim doğum yılımdı ve Krsna’nın ayarlamasıyla, temas kurduk. Ben farklı bir ailede doğmuştum, Gurum Maharaja farklı bir ailede doğmuştu. Kim bilirdi ki ben onun korumasına geleceğim? Kim bilirdi ki Amerika’ya geleceğim? Kim bilirdi ki siz Amerikalı delikanlılar bana geleceksiniz? Bunların hepsi Krsna’nın ayarlamaları. Birşeylerin nasıl olduğunu biz anlayamayız. 1936 da… Bugün dokuz Aralık 1938 (68). Bu demek oluyor ki otuz iki yıl önce. Ben o zamanlar Bombay’de bir iş yapıyordum. Birden bire, muhtemelen bu günde, 9 ile 10 Aralık arası bir zaman. O zaman, Guru Maharaja biraz rahatsızdı ve Jagannatha Puri’de, deniz kıyısında kalıyordu. Böylelikle ona mektup yazdım, “Benim sevgili efendim, diğer müritleriniz, brahmacari, sannyasi, size doğrudan hizmet veriyor. Ve ben bir aile reisiyim. Sizinle yaşayamam, size güzelce hizmet edemem. Onun için bilmiyorum. Size nasıl hizmet edebilirim?” Sadece bir fikir, ona hizmet etmeyi düşünüyordum, “Ciddi olarak ona nasıl hizmet edebilirim?” Bunun üzerine cevap 13 Aralık 1936 tarihliydi. Bu mektubunda şöyle yazmıştı, “ Benim sevgili şöyle şöyle, mektubunu aldığıma çok memnun oldum. Bence sen hareketimizi İngilizce olarak ilerletmelisin.” Onun yazdığı buydu. “ Ve bunun sana ve sana yardım eden diğer insanlara iyiliği dokunacaktır.” Bu onun talimatıydı.Ve sonra 1936’da, 31 Aralıkta – ayrılışından iki hafta önce hemen bu mektubu yazmasının ardından—göçüp gitti. Ama ben manevi ustamın bu buyruğunu çok ciddiyetle aldım ama böyle böyle birşey yapmalıyım diye düşünmedim. Ben o zamanlar bir aile reisiydim. Ama bu Krsna’nın ayarlamasıydı. Tam manasıyla manevi ustaya, buyruğuna hizmet etmeye çalışırsak, o zaman Krsna bize tüm olanakları verecektir. Sırrı bu. Hiç imkan olmadığı halde, hiç düşünmedim, ama Visvanatha Cakravarti Thakura’nın Bhagavad-gita üzerine bir tefsirini çalışırak biraz ciddiye aldım. Bhagavad-gita’da, vyavasayatmika-buddhir ekeha kuru-nandana dizesiyle bağlantılı olarak Visvanatha Cakravarti Thakura manevi ustadan gelen sözleri hayatımız ve ruhumuz olarak benimsememiz yorumunu yapar. Talimatı, manevi ustanın hususi talimatını, kişisel kazanç ya da kaybımızı umursamadan, değişmez bir şekilde yerine getirmeye çalışmalıyız.

Bende bu ruh hali içinde birazcık uğraştım. Dolayısıyla ona hizmet etmem için bana tüm olanakları vermiştir. İşler bu aşamaya geldi, ki bu ileri yaşımda ülkenize geldim ve siz de bu hareketi ciddiye alıyorsunuz, onu anlamaya çalışıyorsunuz. Şimdi bazı kitaplarımız var. Onun için bu hareketin ayak basacak biraz sağlam yeri var. Onun için manevi ustamın ayrılışı münasebetinde, benim onun dileğini yerine getirmeye çalıştığım gibi, aynı şekilde, ben de sizden benim dileğim aracılığıyla aynı buyruğu yerine getirmenizi rica ediyorum. Ben yaşlı bir adamım, ben de her an göçüp gidebilirim. Bu doğanın kanunu. Kimse bunu kontrol altına alamaz. Dolayısıyla bu çok şaşırtıcı değil ama benim Gurum Maharaja’nın ayrılışının bu hayırlı gününde sizden ricam, en azından bir dereceye kadar Krsna bilincinin esasını anladınız. Onu ilerletmeye çalışmalısınız.İnsanlar bu bilincin yoksunluğunu çekiyor. Adanmışlar için her gün dua ettiğimiz gibi,

vancha-kalpatarubhyas cakrpa-sindhubhya eva capatitanam pavanebhyovaisnavebhyo namo namah

Bir Vaisnava, ya da Tanrı’nın adanmışının yaşamı insanların yararına adanmıştır. Biliyorsunuz—çoğunuz Hristiyan toplumuna mensupsunuz—İsa Mesih’in sizin günahkar eylemleriniz için nasıl kendini feda ettiğini söylediğini biliyorsunuz. Bu Tanrı’nın adanmışının kararlılığıdır. Kişisel rahatlarını umursamazlar. Çünkü onlar Krsna’yı ya da Tanrı’yı seviyor, bu yüzden tüm canlı varlıkları severler çünkü tüm canlı varlıklar Krsna ile ilişkidedir. Öyleyse benzer şekilde siz de öğrenmelisiniz. Bu Krsna bilinci hareketi Vaisnava olmak ve ıstırap çeken insanlığı hissetmektir. Dolayısıyla ıstırap çeken insanlığı hissetmek için farklı bakış açıları vardır. Bazısı, insanlığın yaşamın bedensel kavramından çektiğini düşünüyor. Bazısı hastalıklı durumdan kurtarmak için hastahane açmaya çalışıyor. Kimisi yokluk çeken ülke ya da yerlere yiyecek dağıtmaya çalışıyor. Bu şeyler kesinlikle çok hoş ama insanlığın asıl ıstırabı Krsna bilincinin yokluğundan dolayıdır. Bu bedensel acılar, onlar geçici; doğa kanunları tarafından da durdurulamazlar. Farzedin ki yokluk çeken bir ülkeye yiyecek dağıtımı yaptınız, bu yardımın tüm probleme çözüm getirdiği anlamına gelmez. Asıl faydalı iş her insanı Krsna bilincine çağırmaktır. Krsna bilincine gelir gelmez… Aynı örnek, farklı zamanlarda verdiğim gibi, zengin bir adamın babasının servetini ve mülkünü unutarak sokaklarda aylak aylak dolanması. Ve birisi acıdığından ötürü ona yiyecek verir. Ama başka biri ona gelip şöyle der, “Ah, benim sevgili oğlum, seni tanıyorum. Sen şu şu zengin adamın oğlusun. Neden sokaklarda aylaklık ediyorsun? Hadi gel, seni babana götüreyim.” Öyleyse o beyefendi bu aylaklık eden çoçuğu babasına getirirse, baba memnun olur ve delikanlı da babasının mülküne varis olur ve hayatın tüm problemi çözülür. Bu kabaca bir örnek. Benzer şekilde, tüm canlı varlıklar, zamanın başlangıcından bu yana Tanrı’nın krallığına ait olduğunu, doğrudan Krsna’nın ve Tanrı’nın oğlu olduğunu, Krsna’nın herşeyin sahibi olduğunu ve babasının mülkünün keyfini sürebileceğinden ve maddi koşullanmış yaşamın tüm bu sorunlarının kendiliğinden çözüleceğini bilmeden bu evren içerisinde farklı bedenlerde, farklı gezegenlerde aylaklık ediyorlar. Tıpkı zengin olursanız, milyon dolarlara sahipseniz o zaman yoksulluğunuzun otomatik olarak çözülmesi gibi. Benzer şekilde, Krsna bilinçli hale gelirseniz ve bu yönde hareket ederseniz o zaman maddi şartlı yaşamın tüm diğer sorunları—çözülür.

Onun için bu öylesine güzel bir hareket. Aham tvam sarva-papebhyo moksayisyami ma sucah. Bhagavad-gita der ki, Tanrı insanların acılarının günahkar eylemlerinden ötürü olduğunu söyler. Cehalet. Günahkar eylemlerin sebebi cehalettir. Tıpkı bir adamın bilmemesi gibi. Farzedin ki benim gibi bir yabancı ülkenize geliyor ve bilmiyor… Çünkü Hindistan’da… Tıpkı sizin ülkenizde arabanın sağ taraftan sürülmesi gibi; Hindistan’da, aynı zamanda Londra’da da gördüm, araba sol taraftan sürülüyor. Öyleyse bilmediğini farzedin, arabayı sol taraftan sürer ve bir kazaya maruz kalır ve eğer, “ Bayım, burada arabanın sağ taraftan sürüldüğünü bilmiyordum.” derse bu onu mazur göstermez. Yasa onu cezalandıracaktır. Demek ki kanunlara karşı gelmenin ya da günahkar eylemlerin sebebi cehalet. Ve günahkar bir eylemde bulunur bulunmaz, sonucuna katlanmaya mecbursunuz. Dolayısıyla tüm dünya cahillik içinde ve cahillikten ötürü iyi ya da kötü bir sürü etki tepki içine karışmış. Burada… Çünkü Bhagavad-gita’dan bu yerin duhkhalayam asasvatam olduğunu anlıyoruz. Bu yer dert için. Öyleyse nasıl, bu sefil durumda nasıl “Bu iyi” ya da “Bu kötü” diyebilirsiniz. Herşey kötü. Demek ki bu insanlar—maddi, koşullanmış yaşamı—bilmiyor, birşey üretiyorlar, “Bu iyi, bu kötü,” çünkü onlar buradaki herşeyin kötü olduğunu, hiçbir şeyin iyi olmadığını bilmiyorlar. Kişi bu maddi dünya hakkında oldukça karamsar olmalı. O zaman ruhsal yaşamda ilerleme gösterebilirsiniz. Duhkhalayam asasvatam. Burası acı dolu ve eğer analitik olarak çalışırsanız, sadece sefil bir durum bulacaksınız. Bu yüzden tüm sorun maddi koşullanmış yaşamımızdan vazgeçmektir, ve kendimizi Krsna bilincinde ruhsal platforma yükseltmeliyiz ve böylece ruhsal dünyanın krallığına terfi etmeliyiz, yad gatva na nivartante tad dhamam paramam mama, bir kez gidince kimse bu sefil dünyaya geri gelmez. Ve orası Tanrı’nın yüce ikametgahıdır.

Onun için Bhagavad-gita’da tanımlamalar var. Yani bu Krsna bilinci hareketi yetkindir, çok önemli. Şimdi,bu hareketi kabul eden siz Amerikalı delikanlılar ve kızlar, lütfen bunu ciddiye alın ve… Bu Lord Caitanya ve Gurum Maharaja’nın misyonuydu ve biz de guru zinciri aracılığıyla bu arzuyu yerine getirmeye çalışıyoruz. Siz bana yardım etmek üzere öne çıktınız. Sizin hepinizden ricam ben gidiyim ama siz yaşayın. Bu hareketi ilerletmekten vazgeçmeyin ve Lord Caitanya ve İlahi Lütuf Bhaktisiddhanta Sarasvati Goswami Prabhupada tarafından kutsanacaksınız.

Çok teşekkürler. Soru var mı? (duraklama) Soru?

Adanmış: Manevi ustanız küçük bir çocukken, o da Lord Caitanya gibi şeyler yaptı mı?

Prabhupada: Hayır, o o kadar yaramaz değildi.(güler) Benim Gurum Maharaja çok kibar bir çocuktu. Evet. Caitanya Mahaprabhu çok yaramaz bir çocuktu. Evet. (güler) Ve Krsna’da çok yaramaz bir çocuktu. (duraklama) Hare Krsna’yı zikredin. (kirtana—Visnujana liderlik eder, Srila Prabhupada da birlikte zikreder) Sizin için prasadam getirdim. Alın.

NİTYANANDA TRAYODASİ-SRİ NİTYANANDA PRABHU'NUN BELİRİŞ GÜNÜ

Bugün Nityananda Prabhu’nun Kali çağının düşmüş ruhlarına merhametini dağıtmak ve Caitanya Mahaprabhu’nun merhametini kazanabilmemiz için tezahür ettiği ve Caitanya Mahaprabhu ile birlikte Hare Krişna sankirtan hareketini yaymak için belirdiği gün. Geçen yıl adanmışlarla tıpkı yukarıdaki resimde Nityananda ile Caitanya Prabhu’nun çoşkulu tatlı buluşmasını canlandıran resim gibi bizde adanmışlarla birlikteliği kucaklamıştık. Bizi Radha Madhava’nın ebedi hizmetine götürecek olan Caitanya Prabhu’nun merhametini kazanmak için en merhametli Nityananda Prabhumuza övgülerimizde çoşkun, yoğun ve neşeli kirtanı, Lord Nityananda’nın bize bağışladığı adanmışlarının hazırladığı leziz prasadları tamıştık. Bu kelimelerle anlatması zor ancak ebediyen yaşanılması arzulanılan deneyimin nektarından tatmak için sizi Vaisnavaların özgün adi-gurusu Nityananda Prabhu’nun tatlı meşgalelerini okurken bir kez daha Vaisnava kültürünü yakından tanımaya davet ediyorum.

Tüm övgüler bize bu nektarı veren nama acaryamız Jagad Guru Srila Prahupada’ya.
Lord Nityananda hakkında özetle biraz nektar:

Lord Nityananda, Tanrılığın Yüce Şahsiyeti Caitanya Mahaprabhu’nun ebedi dostudur. Nimai ismi(Caitanya Mahaprabhu) nadiren Nitai (Lord Nityananda) ismi olmaksızın anılır. Tüm evrenlerin esas gurusu olan ve Mahaprabhu ile Onun adanmışları arasında aracı olan Nityananda Prabhu’nun merhameti olmaksızın Mahaprabhu’ya erişilemez veya O anlaşılamaz. O Lord’un hem yaradılışta hem de liladaki etkin özüdür. O Lord’un Sri Krişna’ya Balaram, Sri Ram’a Laksman ve Caitanya’ya Nityananda Prabhu olarak tezahür eden ikinci bedenidir. Lord’un diğer tüm formları ve yayılımları bu ikinci bedenden çıkar. Nityananda Prabhu bu suretle Sankarshan’ın, bütün Visnu’ların ve Ananta Sesa’nın kaynağıdır.

Visnu tattva olarak 0na ve Adyaita Acarya’ya, Caitanya Mahaprabhu ile aynı kategoride ibadet edilir. Tezahür eden dünyevi lilada, Nityananda Prabhu Caitanya teniyle endamlıdır. Giyisileri mavi bir nilüfer çiçeği kümesini andırır ve Onun Mahaprabhu’dan bir on yıl daha buyuktur. Efendisi gibi, Lord Balaram’ın beyazımsı parlaklığının gun batımında yükselen bir Ayın ihtişamını geride bastırdığı söylenir. Daima Sri Krişna’nın yüceliklerinin şarkısını söyleyen derin melodik bir sese sahiptir ve şeytani kişilerce korkulan ama adananları için kutsamalardan kırmızı bir asa taşır. Vahşi bir avadhutanın tasasız ruh haline sahiptir, dolayısıyla Tanrılığın aşkı içine dalmıştır ve bir sonraki adımda ne yapacağını bilmez.

Nityananda Prabhu 1474 yılı civarı, Batı Bengal’de bulunan küçük bir köy olan Ekacakra’da doğmuştur. Doğumyeri Garbhasya adlı bir tapinak ile anılır ve bugün de binlerce hacı tarafından ziyaret edilir. Babası Hadai 0jha ve annesi Padmayati aslında Mithila’lı dindar Brahmanalardı. Nityananda Prabhu, Maga ayının aydınlık iki haftasının uğurlu onüçüncü gününde dogmuştur. Bir çocuk olarak, Nitai (Nityananda Prabhu’nya seslenildiği gibi) Sri Krişna ya da Lord Balaram’ın meşgalelerini canlandırmayı seviyordu. Bunu öyle otoriter bir şekilde ve çoşkuyla yaptı ki tüm köy Tanrılığın aşkına dalardı.

Nitai’nin en sevdiği Lakshman rolüydü ve bunu Ramayana’da anlatılmayan öyle çok özgün sahnelerle canlandırdı ki insanlar bunu uyduruyor mu yoksa gerçekten Kendi meşgalelerin mi haz alıyor diye merak ederdi. Dünyevi hayatının ilk oniki yılını geçirdiği Ekacakra köyü bütünüyle küçük Nimai’nin aşkına dalmıştı. Onüçüncü yılda ünlü Lakshmipati Tirtha olduğu söylenen gezici bir sannyasi Nitai’nin adanmışlığından ve hizmetinden büyülendi, Nimai’yi yolculuk arkadaşı olarak ailesinden istedi. Vedik kültürüyle bağlı olan ailesi bir misafirin ricasını geri çeviremedi ve gönülsüzce Nitai’den ayrıldı. Bununla birlikte, Nitai’nin ayrılığıyla harap olduğundan Hadai Pandit çok geçmeden canını teslim etti.

Nitai, Balaram’ın Kurukşetra’da savaş kırıp geçirirken seyahat etmesini hatıratan biçimde, ülkedeki tüm kutsal yerleri yaklaşık 2o yıl kadar Lakshmipati Tirtha ile birlikte gezdi. Nitai muhtemelen Lakshmipati tarafindan inisiasyon almıştı. Aynı zamanda Kendi vaftiz kardeşi olduğu halde, bir manevi öğretmen olarak Nitai’den hürmet gören, Laksmipati’nin bir diğer ünlü öğrencisi Madhavendra Puri ile arkadaşlık etti. Madhavendra Puri sonradan Gaudiya Vaisnavizminin ayrılmaz bir parçası haline gelen Madhurya-rasanın tatlı gerçeğini tanıtmakla ünlüdür. Madhavendra Puri’nin diğer öğrencileri arasında Advaita Acarya ve İsvara Puri (Caitanya Mahaprabhu’nun manevi öğretmeni) vardır.
Nityananda Prabhu 32 yaşındayken ve Lord 20 yaşındayken, 1506’da Caitanya Mahaprabhu ile buluştu. Nityananda Prabhu Nadia topraklarına vardığında, ayrılığı sebebiyle buluşmasının çoşkunluğunu yükseltmek için Nandanacarya’nın evinde saklandı. Ebedi dostunun gelişinden haberdar olan Caitanya Mahaprabhu Haridas Thakur ve Srivas Pandit’i Nitai’yi aramaya gönderdi ama başaramadılar. Sonunda ayrılığa daha fazla dayanamayıp, Caitanya Mahaprabhu’nun Kendisi doğrudan Nityananda Prabhuu’yu görmeye gitti ve buluşmanın çoşkusu öyle aşkındı ki buna tanık olan herkes bu yüce deneyimden huşu duydu. Sri Gaura-Nityananda denilen bir tapınak Nadia’da ki bu buluşma yerinin anısınadır.

Özgün manevi öğretmen rolü içerisinde Nityananda Prabhu tüm Gaudiya desh (Bengal, Orissa) çapında sankirtanın yuga dharmasını yaymakta aracıydı. Onun merhameti sınır tanımazdı ve Onunla irtibatta olma talihinde ki insanlar Tanrılığın aşkına garkolmuştu. Altı Goswamilerden biri olan Raghunatha dasa Onun merhametiyle Panihatti’nin bugüne kadar süregelen bir gelenek, ünlü Danda Mahotsava festivalini başlattı ve böylece Caitanya Mahaprabhu’ya hizmet edebildi. Merhametini günahkar yaşamlarından kurtardığı ve Caitanya Mahaprabhu’nun öfkesinden bile koruduğu Jagai ve Madhai gibi düşmüş ruhlara kadar bile yaydı. Doğrusu Onun merhameti’nin sınırları yoktur ve Onun talimatlarının nektarını tadan insanlara ne mutlu.

Caitanya Mahaprabhu’nun ricası üzerine Nityananda Prabhu Bengal’e döndüğünde Avadhuta vaziyetini terk edip bir grahastha (aile reisi) olmaya karar verdi. Suryadasa Sarakhel’in iki kızı, Jahnava devi ve Vasudha ile evlendi. Nityananda Prabhu’nun Vasudha’dan bir oğlu (Virchanara) ve bir kızı (Gangadevi) oldu. Kısa bir süre sonra Vasudha vefat etti ve Jahnava devi çocuklara baktı. Jahnava daha sonra Virchandra’ya inisiasyon verdi ve aynı zamanda Shyamananda Pandit, Shrivasa Pandit veand Narottama dasa Thakur’un istediği gibi eğitici bir manevi öğretmen oldu. Jahnava devi’ye bir Vaisnava olarak hürmet edilir ve o kadınların Vaisnava geleneğinde ki egemen konumunu tanıtmıştır. Lord Nityananda dünyevi meşgalelerini Ekacakra’dan çok uzan olmayan Bankim Ray olarak bilinen, Krişna deitisi içinde kaybolarak sona erdirdi. Vaisnava acaryalar, Nityananda Prabhu’nun merhametini almadan Caitanya Mahaprabhu’yu anlamaya çalışan insanların asla başarılı olamayacağını kesin olarak vurgular ve kişi Sri Caitanya Mahaprabhu’nun nilüfer ayaklarına teslim olmak için adi-guru olarak Lord Nityanan’da Prabhu’ya çok içtenlikle dua etmelidir. Nityananda Prabhu’nun varlığı, guru Nityanan’da Prabhu’nun aşk ve merhametinin yaşayan tezahürü olarak düşünüldüğü için daima kişinin kendi gurusunun varlığında hissedilir ve onun saktisi (gücü) öğrenciye adanmışlık hizmeti gerçekleştirme ve ruhsal mutluluk yaşama yeteneği veren şeydir.
SRI NITYANANDASTAKA
(Srila Vrndavana dasa Thakura tarafından)

saci-sunu-prestham nikhila-jagad-istam sukha-mayam
kalau majjaj-jivoddharana-karanoddama-karunam
harer akhyanad va bhava-jaladhi-garvonnati-haram
bhaje nityanandam bhajana-taru-kandam niravadhi

Adanmışlık ağacının sonsuz kökü, Lord Nityananda’ya taparım. O haşmetli bir filin zarafetiyle yürürken Onun saf, fevkalade güzelliği güz dolunayı gibi parlar. Onun Kendisi Mutlak Gerçek olduğu halde, O Lord Hari’nin saf aşkıyla divanedir. Gözlerini zahiri bir sarhoşlukla devirirken gülümser, (bir çoban havasında) elinde bir değnek taşır ve Kali Çağı’nın gücünü kırar.
rasanam agaram svajana-gana-sarvasvam atulam
tadiyaika-prana-pramita-vasudha-jahnava-patim
sada-premonmadam param aviditam manda-manasam
bhaje nityanandam bhajana-taru-kandam niravadhi
Adanmışlık ağacının sonsuz kökü, Lord Nityananda’ya taparım. O adanmışlık hizmeti tatlılığının meskenidir ve hiç kimse Onunla mükayese edilemez. O adanmışlar için en önemli ve Vasudha ile Jahnava’nın hayatın kendinden de daha aziz olduğu eşidir. Çünkü O daima Krişna’ya olan saf aşkıyla divanedir, budala adanmamışlar Onun Kendisinin Tanrılığın Yüce Şahsiyeti olduğunu anlayamaz.
saci-sunu-prestham nikhila-jagad-istam sukha-mayam
kalau majjaj-jivoddharana-karanoddama-karunam
harer akhyanad va bhava-jaladhi-garvonnati-haram
bhaje nityanandam bhajana-taru-kandam niravadhi

Adanmışlık ağacının sonsuz kökü, Lord Nityananda’ya taparım. Saci-devi’nin oğlu için çok sevgilidir ve tüm evren tarafından tapılır. Büyük merhametinden ötürü Lord Hari’nin kutsal adını zikreder, böylece Kali çağında boğulan ruhları kurtarır ve tekrarlı doğum ve ölüm okyanusunun gururunu ezer.

aye bhratar ninam kali-kalusinam kim nu bhavita
tatha prayascittam racaya yad-anayasata ime
vrajanti tvam ittham saha bhagavata mantrayati yo
bhaje nityanandam bhajana-taru-kandam niravadhi

Adanmışlık ağacının sonsuz kökü, Lord Nityananda’ya taparım. O Lord Caitanya’ya dedi ki, “Ey kardeşim, insanların hepsi Kali-yuga’nın günahlarıyla bozuluyor. Bu günahları nasıl telafi edecekler? Lütfen Sana kolayca ulaşabilekleri bir yol ver onlara.”
yathestham re bhratah kuru hari-hari-dhvanam aniSam
tato vah samsarambudhi-tarana-dayo mayi laget
idam bahu-sphotair atati ratayan yah pratigrham
bhaje nityanandam bhajana-taru-kandam niravadhi

Adanmışlık ağacının sonsuz kökü, Lord Nityananda’ya taparım. Bengalde’ki her bir eve gitti, Kollarını kaldırarak dedi ki, “Ey kardeşim, eğer yapacaksanız, lütfen daima Lord Hari’nin kutsal adını zikredin. Bunu yaparsanız tekrarlı ölüm okyanusundan kurtulacaksınız.Lütfen Bana sizin özgürlüğünüz hediyesini verin.

balat samsarambhonidhi-harana-kumbhodbhavam aho
satam sreyah-sindhunnati-kumuda-bandhum samuditam
khala-sreni-sphurjit-timira-hara-surya-prabham aham
bhaje nityanandam bhajana-taru-kandam niravadhi

Adanmışlık ağacının sonsuz kökü, Lord Nityananda’ya taparım. O tekrarlı ölüm okyanusunu kuvvetle yutan Agastya Muni’dir. O aziz adanmışların iyi talih okyanusunu genişleten (gece-çiçek açan nilüferin arkadaşı) dolunaydır. O iblis topluluğunun karanlığını söndüren alevden güneştir.
rasanam adharam rasika-vara-sad-vaisnava-dhanam
rasagaram saram patita-tati-taram smaranatah
param nityanandastakam idam apurvam pathati yah
tad-anghri-dvandvabjam sphuratu nitaram tasya hrdaye

Lord Nityananda’yı yücelten bu sekiz dize adanmışlık hizmeti tatlılığının meskenidir ve bu talılıktan haz almakta usta olan saf adanmışların zenginliğidir. Tüm düşmüş, koşullanmış ruhlar sadece onları hatırlamakla kurtuluşa erişebilir. Bu dizeler çok muazzam, aşkın ve eşsizdir. Lord Nityananda'nın iki nilüfer ayağıda bu dizeleri okuyan ve Lordu hatırlayanların kalbinde ebediyen belirsin.

VARAHA DVADASi, LORD VARAHA'NIN BELİRİŞ GÜNÜ - APPEARANCE DAY of LORD VARAHA

~*~*~*English is below the entry~*~*~*
Dün Krişna’nın Lord Varahadeva enkarnasyonunun beliriş günü. Aşağıda Vedik otorite Srila Prabhupada’nın Varadeva’nın bu özel beliriş gününde yaptığı konuşmasını ve doğu felfesesi Vedalarda bahsedilen Tanrı’nın Lord Buddha gibi farklı enkarnasyonları ve bunlarla ilgili açıklamaları bulacaksınız. Her bir enkarnasyonun okunması hoş olan öykülerinin yanında, Srila Prabhupada doğu felsefesiyle ilgilenen çoğu kişi için zaman zaman akla karmaşık gelen enkarnasyonlar hakkındaki sorularımızın yanıtlarını vererek konuyu açıklığa kavuşturuyor.

Los Angeles, 18 Şubat 1970


Prabhupada: … dünyayı Garbhodaka Okyanusunun suları içine battığında kaldırdı. Bizim gördüğümüz evren yalnızca yarısı. Diğer yarısı suyla doludur ve o su içerisinde de Garbhodakaşayi Vişnu yatmaktadır. Böylece bir iblis, Hiranyakşa bu dünyevi gezegeni o suların içine itti ve Lord Krişna’da bir yaban domuzu şeklini alarak bu dünyevi gezegeni sudan kurtardı. Dolayısıyla bugün ki bu kutlu gün, Varaha-dvadasi’dir.Buna Varaha-dvadasi denir. Dolayısıyla bu günde şarkı söylemeki bu evren içerisindeki Lordun farklı enkarnasyonlarını yüceltmek daha iyidir.


Öyleyse bu dualar Jayadeva Gosvami’ye sunuldu. Lord Caitanya’nın belirişinden yaklaşık yediyüz kadar önce bir Vaişnava şairi geldi. Gita-govinda tüm dünya çapında çok ünlüdür. Gita-Govinda. Gita-govinda, Krişna’nın Radharani hakkında flüt çalmasını konu alır. Gita-govinda’nın konusu budur. Aynı şair, Jayadeva Gosvami şu duayı sunmuştur, pralaya-payodhi-jale-dhrtavan asi vedam. O der ki, “Benim Sevgili Lordum, bu dünyada yıkım olduğu zaman herşey suyla doldu. O zaman Sen bir tekneye istif edilmiş Vedaları kurtardın. Ve Sen büyük bir balık şekline girerek tekneyi suda boğulmaktan kurtardın.” Bu balık herşeyden önce tıpkı küçük bir balık gibi su maşrapasında yakalanmıştı. Sonra genişledi ve balık daha büyük bir su kuyusunda tutuldu. Bu şekilde balık artıyordu. Sonra balık, “Yıkım geliyor. Tüm Vedaları hemen bir teknede saklayın ve Ben de koruyacağım.” diye haber verdi. Böylece Jayadeva Gosvami, “Lordum, Sen bir balık biçimini alarak yıkım sırasında Vedaları kurtardın.” duasını sunuyor.

Bir sonraki Kurmavatar’dır. Okyanusun çalkalanışı söz konusuydu. Bir tarafta bütün yarıtanrılar ve diğer tarafta bütün iblisler. Ve çalkalama çubuğu da Mandara-parvata denilen büyük bir tepeydi. Ve destek yeri de bir kaplumbağa olarak belirmiş olan Lordun sırtıydı. Dolayısıyla o şu duayı sundu, “”Sen sırf destek yeri olmak için bir kaplumbağa olarak belirdin. Ve bu oldu çünkü Sen sırtında hafif bir kaşıntı hissi duyuyordun. Böylece bu büyük çubuğu, Mandara Tepesini kaşıma aleti olarak kabul ettin.”

Sonraki enkarnasyon bu Varaha enkarnasyonu, yaban domuzu ya da büyük domuz enkarnasyonudur. O boynuzuyla bu dünyevi gezegeni kurtardı ve tüm dünyayı boynuzu üzerinde tuttu. Biz ancak ne kadar büyük göründüğünü hayal edebiliriz. Ve o zaman tüm dünya üzerinde birkaç işaretle yuvarlak ay gibi göründü. Yani keçava dhåta-varäha-çaréra. Der ki, “Sevgili Lordum, Sen büyük yaban domuzu olarak belirdin. Öyleyse Sana saygı dolu itaatlerimi sunmama izin ver.”

Dördüncü enkarnasyon Nrişimhadeva. Nrişimhadeva, beş yaşında bir oğlan olan ve ateistik babası tarafından işkence gören Prahlada Maharaj’ı kurtarmak için belirdi. Bu şekilde yarı-insan yarı-aslan olarak sarayın sütünlarından çıkıp belirdi. Çünkü Hiranyakaşipu Brahmana’dan hiç bir insan ya da hiç bir hayvan tarafından öldürülmeyeceği takdisini almıştı. Dolayısıyla Lord ne aslan ne insan olarak belirdi. Lordun aklı ile bizim aklımız arasındaki fark budur. Biz Lordu aklımızla kandırabileceğimizi düşünüyoruz ama Lord bizden daha akıllıdır. Bu Hiranyakaşipu dolaylı bir tanım ile Brahma’yı kandırmak istemişti. Herşeyden önce ebedi olmak istemişti. Brahma şöyle dedi, “Bu mümkün değil çünkü ben bile ölümsüz değilim. Bu maddi dünyadaki kimse ölümsüz değil. Bu mümkün değil.” Böylece Hiranyakaşipu, iblis de… İblisler çok akıllıdır. O şöyle düşündü, “Dolaylı yoldan ölümsüz olacağım.” Brahma’ya, “Lütfen bana hiç bir insan ya da hiçbir hayvan tarafından öldürülmeyeceğim takdisini bağışla.”diye dua etti. Brahma da, “Evet, bu olur.” dedi. “Gökyüzünde, su day a da karada ölmeyeyim.” Brahma da “Ah, evet” dedi. Bu şekilde sadece ölümsüz olma sonucuna gelebilmek için aklını bir çok şekilde kullandı. Ama Lord öyle kurnaz ki Brahma tarafından verilen tüm kutsamaları bozulmadan bıraktı, ama o yine de öldürüldü. “Ne gündüz ne gece öldürülebileyim. Demişti. Brahma da “Evet” dedi. Bu şekilde tam da akşam üzeri, tam da gün ile gecenin kesişiminde öldürüldü.Gündüz de diyemessiniz gece de. “Gköyüzünde, suda, karada öldürülmeyeyim.” Takdisini almıştı. Bu yüzden Onun kucağında öldürüldü. “Hiçbir insane ya da Tanrı-yapımı silahla öldürülmeyeyim.” takdisini almıştı. O da verildi, “Peki.” Böylece tırnaklarla öldürüldü. Bu şekilde tüm takdisler bozulmadan kaldı, o yine de öldürüldü. Benzer şekilde biz plan yapabiliriz, bilimsel bilgide ilerleme kaydedebiliriz ama yine de doğanın öldürme süreci orada olacak. Kimse kaçamaz. Aklımızla kaçamayız. Maddi doğanın dört ilkesi doğum, ölüm, yaşlılık ve hastalık anlamına gelir. Bir çok ilaç, bir çok silah, bir çok yol, bir çok metot üretebiliriz, ama ne kadar harika olursanız olun, maddi mevcudiyetin bu dört ilkesinden kaçamazsınız. Bu Hiranyakaşipu tarafından ispatlandı. Hiranyakaşipu güçlü kuvvetli bir materialistti ve sonsuza dek yaşamak, keyif sürmek istedi ama o da yapamadı. Herşey bitmişti.

Sonraki enkarnasyon Vamana, cücedir. Lord Vamana, Bali Maharaj’ın önünde belirdi. Bu da başka bir kandırmacaydı. Bali Maharaj tüm evrensel gezegenleri fethetmişti ve yarıtanrılardan epeyce rahatsızlık olmuştu. Böylece Vamana Maharaj… Vamanadeva Bali Mahara’ gidip “Bana biraz sadaka ver. Ben brahmanayım. Senden dilenmeye geldim.” demişti. Böylece Bali Maharaj’da, “Evet. Sana vereceğim.” dedi. Bu şekidle sadece üç adımlık toprak istedi. Böylelikle bir adımıyla tüm evren altından üstüne kaplanmıştı ve diğer adımıyla diğer bir yarısı kaplanmıştı. Sonra üçüncü adımda Bali Maharaj, “Evet, şimdi hiç yer kalmadı. Lütfen ayağını başımda tut. Hala başım orada.” dedi. Böylece Vamanadeva, Bali Maharaj’ın fedakarlığından oldukça memnun olmuştu. Lord için herşeyinden vazgeçmişti. Dolayısıyla o bizim en büyük otoritelerimizdendir. Onkiki otorite arasından, Bali Maharaj otoritelerden biridir çünkü o Lordu memnun etmek için herşeyini feda etti.

Ve bir sonraki Paraşurama’dır. Praşurama, kşatriya krallarını öldürmek için yirmibir kez katliam propagandası yapmıştı. Kşatriya kralları o zamanlar fazlasıyla şerefsizdi, bu yüzden onlarıyirmi bir kez öldürdü. Oradan oraya kaçışmışlardı. Ve Mahabharata’nın tarihinden anlaşılıyor ki, o zamanlar kşartiyaların bazıları kaçıp Avrupa yakasına sığındı. Ve Hint-Avrupa nesli o kşatriyalardandır. Bu tarih, bilgi…, Mahabharata’dan tarihsel bilgidir.

Ardından sonraki enkarnasyon Lord Rama’dır. Böylelikle O, on kafası olan Ravana ile dövüştü. Derken… Ve sonraki enkarnasyon Balarama’dır. Balaram, Krişna’nın büyük kardeşidir. Krişna’nın sonraki yayılımının,Sankarşan’ın enkarnasyonudur. Teninin rengi oldukça beyazdı ve mavi giysiler giyerdi ve O sabanıyla, bazen Yamuna nehrine kızardı ve O Yamuna Nehrini kurutmaya çalışmıştı. O tanım burada verilmektedir. Ve Yamuna, Onun korkusuna Balarama’nın teklifine razı oldu.

Ve sonraki enkarnasyon da Lord Budda’dır. Lord Buddha, O Vedik ilkeleri kötüledi. Bu yüzden O bir ateist sayılır. Vedik ilkeleri kabul etmeyen bir kimse ateist olarak düşünülür. Tıpkı İncile inanmayan birisinin kafir olarak adlandırılması gibi, benzer şekilde Vedik ilkeleri kabul etmeyenlere de ateist denir. Dolayısıyla Lord Buddha Krişna’nın bir enkarnasyonu olduğu halde, O “Ben Vedalara inanmıyorum.” dedi. Sebep neydi? Ssebep zavallı hayvanları kurtarmaktı. O zamanlar insanlar Vedik adaklarının bağanesi altında zavallı hayvanları kurban ediyordu. Yani şeytani kimseler, onlar otoritenin koruması altında birşeyler yapmak istediler. Tıpkı büyük bir avukatın kanunnamelerin korunmasına sığınması ve kanunu kanunsuz yapması gibi. Benzer şekilde, iblisler öylesine akıllı ki yazınsal buyruklardan faydalanıp tüm saçmalıkları yapıyorlar. Yani bu şeyler devam etmekteydi. Vedik adak adına, inanılmayacak şekilde hayvanları öldürüyorlardı. Bu yüzden Lord bu zavallı hayvanlara çok fazla şefkat duydu ve Lord Buddha olarak belirdi, ve Onun felsefesi de şiddetsizlikti. Onun felsefesi ateistikti çünkü O, “Tanrı yok. Bu madde bir tezahür ve siz maddi elementleri parçalara ayırırsanız boşluk olacak ve hiç bir zevk ya da acı hissi olmayacak. Bu nirvana, hayatın nihai amacıdır.” dedi. Onun felsefesi buydu. Ama aslında Onun vazifesi hayvan öldürülmesini durdurmak, insanları böylesine günahkar eylemlerden alıkoymaktı. Dolayısıyla beraberinde Lord Buddha’ya da dua edilir. Yani insanlar Lord Buddha’nın bir ateist olarak gösterilmesine ve yine de Vaişnavaların Lord Vişnu’ya (Buddha’ya) saygı dolu itaatlerini sunmasına şaşıracaklardır. Neden? Çünkü Vaişnavalar Tanrının Kendi farklı amaçları için nasıl hareket ettiğini bilir. Diğerleri bilmez.

Sonraki avatar enkarnasyon Kalki’dir. Bu henüz meydana gelmedi. Kalki avatara bu çağın, Kali-yuga’nın sonunda belirecek. Kali-yuga çağı, bu çağın hala devam etme süresi, demek istediğim, 400 000 yılda tamamlanacak. Böylece Kali’nin sonunda, bu son aşamada demek oluyor, yaklaşık 400 000 yıl sonra, Kali enkarnasyonu belirecek. Bu, Lord Buddha’nın belirişinin Srimad Bhagavatam’da öngörüldüğü gibi Vedik yazınlarda öngörülmektedir. Ve Srimad Bhagavatam 5000 yıl önce derlendi, ve Lord Buddha yaklaşık 2 500 yıl önce belirdi. Bu yüzden Lord Buddha’nın belirişi ile ilgili olarak Kali yuganın başlangıcında Lord Buddha’nın belireceği öngörülmüştü. Öngörü vardı ve bu gerçekten doğru çıktı. Benzer şekilde, Kalki avatara ile ilgili öngörü var ve bud a doğru çıkacak. Yani o zaman Lord Kalki’nin işi sadece öldürmek olacak. Talimat yok. Tıpkı … Bhagavad Gita’da Lord Krişna Bhagavad Gita formuna girerek talimat verdi. Ama Kali-yuga’nın sonunda insanlar öylesine alçalmış olacak ki herhangi bir talimat vermek için hiçbir olanak kalmayacak. Hatta anlayabilme yeteneğinde olmayacaklar. O zaman tek silah onları öldürmek için olacak. Ve Lord tarafından öldürülen kişi, o da kurtuluşa erişir. Böylece o da bu Kali-yuga’nın son safhası olacak ve bundan sonra tekrardan Satya-yuga, sofuluk çağı başlayacak. Bunlar Vedik yazınların ifadeleridir. (son)
~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*
Yesterday was the appearence day of Krsna's Lord Vamanadeva incarnation. In the attachment you will read the lecture given by Srila Prabhupada on this special appearence day of Vamanadeva and find explanations about incarnations of God like Buddha mentioned in the Vedas. Besides the stories of each incarnation that are nice to read, Srila Prabhupada cleares the subject matter concerning our questions about incarnations that are sometimes confusing to many of the people interested in eastern philosophy.
Varäha-dvadaçé,
Lord Varäha's Appearance Day Lecture
Dasävatära-stotra Purport

Los Angeles, February 18, 1970

Prabhupäda: ...lifted the world when it was submerged within the water of Garbhodaka Ocean. The universe which we are seeing, it is only half. The other half is filled with water, and in that water is Garbhodakaçäyé Viñëu lying. So one demon, Hiraëyäkña, he pushed this earthly planet within that water, and Lord Kåñëa delivered this earthly planet from water in the shape of a boar. So that auspicious day is today, Varäha-dvadaçé. This is called Varäha-dvadasi. So on this day it is better to sing, to glorify the different incarnations of Lord within this universe. The first incarnation is the fish form.

So these prayers were offered by Jayadeva Gosvämé. One Vaiñëava poet advented about seven hundred years before Lord Caitanya's appearance. He was a great devotee, and his specific poetry, Géta-govinda, is very famous all over the world. Géta-govinda. Géta-govinda is the subject matter of Kåñëa playing on flute about Rädhäräëé. That is the subject matter of Géta-govinda. The same poet, Jayadeva Gosvämé, has offered this prayer, pralaya-payodhi-jale-dhåtavän asi vedam **. He says, "My dear Lord, when there was devastation within this universe, everything was filled with water. At that time You saved the Vedas, stacked in a boat. And you held the boat from being drowned in the water, in the shape of a big fish." This fish first of all was caught in the waterpot just like a small fish. Then it enlarged, and the fish was kept in a bigger water reservoir. In this way the fish was increasing. Then the fish informed that "Devastation is coming. You just save all the Vedas on a boat, and I shall protect it." So Jayadeva Gosvämé is offering prayer, "My Lord, You saved the Vedas when there was devastation in the shape of a fish."

The next is Kürmävatära. There was churning of the ocean. One side all the demigods and one side all the demons. And the churning rod was a great hill called Mandara-pärvata. And the resting place was on the back of the Lord appeared as a tortoise. So he's offering his prayer that "You appeared as a tortoise just to become the resting place. And this happened because You were feeling some itching sensation on Your back. So You accepted this big rod, Mandara Hill, to itch, as the itching instrument."

Then the next incarnation is this Varäha, boar or hog. He delivered this earthly planet by the tusk, and He kept the whole world on His tusk. We can just imagine how big He appeared. And the world at that time appeared just like the moon disc with some marks on it. So keçava dhåta-varäha-çaréra. He says, "My dear Lord, You have appeared as the great boar. So let me offer my respectful obeisances unto You."

The fourth incarnation is Nåsiàhadeva. Nåsiàhadeva appeared to save Prahläda Mahäräja, who was five-years-old boy and he was being tortured by his atheistic father. So He appeared from the pillar of the palace as a half-man, half-lion. Because this Hiraëyakaçipu took benediction from Brahmä that he'll not be killed by any man or any animal. So the Lord appeared neither man nor animal. This is the difference between the Lord's intelligence and our intelligence. We are thinking that we can cheat the Lord by our intelligence, but the Lord is more intelligent than us. This Hiraëyakaçipu wanted to cheat Brahmä by indirect definition. First of all he wanted to become immortal. Brahmä said, "That is not possible because even I am not immortal. Nobody in this material world is immortal. That is not possible." So Hiraëyakaçipu, the demon... The demons are very intelligent. He thought that "Round about way I shall become immortal." He prayed to Brahmä that "Please give me the benediction that I shall not be killed by any man or any animal." Brahmä said, "Yes, that is all right." "I shall not be killed in the sky, on the water or on land." Brahmä said, "Oh yes." "I shall not be killed by any man-made weapons." "That's all right." In this way he utilized his intelligence in so many ways just to come to the conclusion of being immortal. But the Lord is so cunning that He kept intact all the benediction given by Brahmä, still he was killed. He said that "I'll not be killed either during daytime or night." Brahmä said "Yes." So he was killed just in the evening, just in the junction of day and night. You cannot say it is day or night. He took the benediction that "I shall not be killed in the sky, on the water, on the land." So he was killed on His lap. He took the benediction that "I shall not be killed by any man-made or any God-made weapons." That was given, "All right." So he was killed by the nails. In this way, all the benedictions were kept intact, still he was killed. Similarly, we may make plan, we may make very advancement in scientific knowledge, but the killing process of nature will be there. Nobody can escape. By our intelligence we cannot escape. The four principles of material existence means birth, death, old age and disease. We can manufacture many medicines, many weapons, many means, many methods, but you cannot escape these four principles of material existence, however great you may be. That was proved by Hiraëyakaçipu. Hiraëyakaçipu was one of the stalwart materialistic and he wanted to live forever, enjoy, but he also could not live. Everything was finished.

Then next incarnation is Vämana, the dwarf. Lord Vämana appeared before Bali Mahäräja. That was also another cheating. Bali Mahäräja conquered all the universal planets and the demigods were too much disturbed. So Vämana Mahäräja... Vämanadeva went to Bali Mahäräja that "You give me some alms. I am brähmaëa. I have come to beg from you." So Bali Mahäräja said, "Yes. I'll give You." So He wanted three feet land only. So by one feet the whole universe was covered, upside, and another feet the other half was covered. Then the third feet Bali Mahäräja said, "Yes, now there is no place. Please keep Your feet on my head. Still my head is there." So Vämanadeva was very much pleased by the sacrifice of Bali Mahäräja. He gave up everything for the Lord. So he is one of the great authorities. Out of the twelve authorities, Bali Mahäräja is one of the authorities because he sacrificed everything to satisfy the Lord.

And next is Paraçuräma. Paraçuräma, twenty-one times He made a massacre propaganda for killing all the kñatriya kings. The kñatriya kings were very much dishonest at that time, so he killed them for twenty-one times. They fled from here and there. And from the history of Mahäbhärata it is understood, at that time some of the kñatriyas fled and took shelter in the European side. And the Indo-European stock is from those kñatriyas. That is history, inform..., historical information from Mahäbhärata.

Then next incarnation is Lord Räma. So He fought with Rävaëa who had ten heads. So ... And the next incarnation is Balaräma. Balaräma is the elder brother of Kåñëa. He is incarnation of Saìkarñaëa, next expansion of Kåñëa. So He was very white in complexion, and He was wearing blue garments, and with His plow He was, sometimes He was angry with Yamunä River, and He tried to dry up the Yamunä River. That description is given here. And Yamunä, out of His fear, she agreed to the proposal of Balaräma.
And the next incarnation is Lord Buddha. Lord Buddha, He decried the Vedic principles. Therefore He is calculated as atheist. Anyone who does not agree with the Vedic principles, he is considered as atheist. Just like one who does not believe in the Bible, they are called heathens, similarly, those who do not accept the Vedic principles, they are called atheists. So Lord Buddha although incarnation of Kåñëa, He said that "I do not believe in Vedas." What was the reason? The reason was to save the poor animals. At that time people were sacrificing the poor animals under the plea of Vedic sacrifice. So demonic persons, they want to do something under the protection of authority. Just like a big lawyer takes the protection of the lawbook and he makes the law unlawful. Similarly, the demons are so intelligent that they take advantage of scriptural injunction and do all nonsense. So these things were going on. In the name of Vedic sacrifice, they were killing animals like anything. So Lord became very much compassionate these poor animals, and He appeared as Lord Buddha, and His philosophy was nonviolence. His philosophy was atheist because He said that "There is no God. This combination of matter is a manifestation, and you dismantle the material elements, there will be void and there will be no sense of pleasure and pain. That is the nirväëa, ultimate goal of life." That was His philosophy. But actually His mission was to stop animal killing, to stop the men from so much sinful activities. So Lord Buddha is also prayed herewith. So people will be surprised that Lord Buddha is designated as atheist and still the Vaiñëavas, they are offering their respectful prayers to Lord Viñëu (Buddha). Why? Because the Vaiñëava knows how the God is acting for His different purposes. Others, they do not know.

The next avatär incarnation is Kalki. That is yet to take place. Kalki avatära will appear at the end of this age, Kali-yuga. The age of Kali-yuga, duration of this age is still to be, I mean to say, fulfilled in 400,000's of years. So at the end of Kali, that means at the last stage, after about 400,000's of years, the incarnation of Kali will appear. That is predicted in the Vedic literatures, as Lord Buddha's appearance was also predicted in the Çrémad-Bhägavatam. And Çrémad-Bhägavatam was compiled five thousand years ago, and Lord Buddha appeared about 2,500 years ago. Therefore about Lord Buddha's appearance it is predicted that at the beginning of Kali-yuga Lord Buddha will appear. There was prediction, and that has actually come to be true. Similarly, there is prediction about Kalki avatära, and that will also come to be true. So at that time Lord Kalki's business will be simply to kill. No instruction. Just like... In Bhagavad-gétä Lord Kåñëa gave instruction in the shape of Bhagavad-gétä. But at the end of Kali-yuga, people will be so much degraded that there is no more possibility to give any instruction. They will not be able to understand even. At that time the only weapon will be to kill them. And one who is killed by the Lord, he also gets salvation. That is God's all-merciful quality. Either He protects or He kills, the result is the same. So that will be the last stage of this Kali-yuga, and after that, again Satya-yuga, the age of religiosity, will begin. These are the statements of Vedic literature. (end)

MAYAPUR SEVGİ FESTİVALİ


MAYAPUR ÖZLEMLERİ

EVE DÖNÜŞ

Hindistan’a ruhsal yolculuğumuza sayılı günler kaldı. Hindistan’a iner inmez karşılaşacağımız kalabalığın, zamanın gerilerinden Hint masallarından gelen kokularının günümüz şehirlerinin kokularına karıştığı, renklerin, cümbüşün, gürültünün, geçmiş ve geleceğin birbirine karıştığı topraklara ait yüzlerin arasından, gözlerimizi oradan oraya alan görüntü karmaşasından yavaş yavaş sıyrılırken sanki zamanın gerisine bir yolculuğa çıkacağız. Hayret ve hayranlıkla, çoğu zaman şaşkınlıkla ama sadece Hindistan’da olmakla hissedeceğiniz o tuhaf ama kalpleri dolduran heyecan ve sevinç hisleri içerisinde havaalanında bizi karşılayan arabalarımız, bizleri adı “Sevgi Festivaline Yolculuk” olan ruhsal gezimizin kalbi Mayapur’a taşıyacak.

Mayapur’a giderken ki yaklaşık 3 saatlik yolculuğumuzda baskın olarak hissedebileceğimiz hislerden biri de tanınmadığınız ve belki de daha önce tanışmadığınız bir yerde olmanın doğurduğu tam bir özgürlük hali. Yoldan geçenlerin şaşkın ve zaman zaman gülümseyerek bakan bakışları altında, sizi Radhee Radheee! diye selamlayan yüzlerine sizler de Radhee Radhee! diye haykırıp, hemen bu sıcak ve misafirperver ülkeye ısınacaksınız.


Arabanız zaman zaman Kalküta’nın kalabalık yollarından geçerken, sizi güldüren ve eğlendiren her saniye çalan korna seslerinin, sol şeritten giden arabaların, bisikletlerin, insanların kalabalığından kırsala ve ruhsala doğru bir yolculuk başlayacak. Bazılarınız için belki yeni bir hayat başlar, bazılarınız için ruhsal arayışlarınızda belki de bir dönüm noktası olur ya da ancak kendinizi bu geziye çıkmaya karar verdikten sonra İstanbul’da başlayan hayallerinizin, rüyalarınızın, beklentilerinizin süsleyebildiği ama bilmediğiniz sadece bizlerden duyduğunuz bir maceranın kollarına atılıyor olmanın tatlı heyecanı sarar. Kimilerimiz içinse bu bir kez tadına varınca vazgeçilmez bir hale gelen her yıl takvim yapraklarını saydığımız bir kavuşma anı. Ruhsal hayatta çabalayanların kendilerini Ganga ananın kollarının sarmaladığı, Tanrının (Krişna’nın) ve bilgelerin anavatanın kucağına attıkları ruhsal evlerine dönüş. Belki hemen, belki oradayken belki de gezinizin sonunda ayrılırken gerçekten aslında hepimizin özlediği ve arzuladığı evimizi bulmuş olmanın hissi kaplayacak içimizi. Mayapur dhama, yeryüzünün ruhsal başkenti…

RUHSAL BAŞKENT, MAYAPUR


Mayapur Lord Sri Caitanya’nın doğum yeri ve Uluslarası Krişna Bilinci Topluluğu’nun genel merkezidir. Sri Caitanya Mahaprabhu 1486 yılında belirmiş olan, sizlerin Bhagavad Gita’dan okuduğunuz ya da okuyabileceğiniz Krişna’nın enkarnasyonlarından biridir, ve o zamanlarda ilk geçmiş zaman meşgalelerinden çoğunu burada sergilemiştir. Bu Sevgi Festivali kapsamında size bahsettiğimiz bir çok küçük festival Caitanya Mahaprabhu’nun doğum gününün kutlandığı en şatafatlı ve eğlenceli geçen Gaura Purnima festivali etrafında gerçekleşir.

Mayapur Kalküta’nın 130 km kuzeyinde ki Navadvipa şehrinden Ganj nehrinin karşısındadır. Navadvipa 11. ve 12. yüzyıllarda Bengal şehrinin başkentiydi. Önceden Lord Caitanya’nın doğumyeri Nadia olarak bilinirdi ve Lord’un doğumundan sonra Navadvipa olarak tanınmaya başladı. Bugün de sizin hem merkezimizde hem de gezide tanışacağınız ve daha da çok tanıyacağınız Vedik alimlerden büyük acarya Srila Prabhupada’nın burada tüm yeryüzünün ruhsal şehrinin temellerini atmasıyla Mayapur olarak bilinmektedir. Bizim hayal ve deneyimlerinizin ötesinde günler geçireceğimiz Mayapur Chandrodaya Mandir (Mayapur’ın Doğan Güneşi), Srila Prabhupada’nın 40,000 adanan için planlamış olduğu Bati Bengal’dedir ve halen bu uluslarası ruhsal şehir genişlemeye devam etmektedir. Bu kompleks bizlerin de şahit olacağı gibi her yıl tüm dünya çapından adanmışların yıllık buluşmalarına ev sahipliği yapar.


Mayapur Chandrodaya Mandir’in son 200 yılda Hindistan’da inşa edilmiş en büyük tapınak olarak inşası için planlar başlamıştır. Vedik bir şehrin çevrelediği tapınak Vedik bir planetaryumu da kapsayacaktır. Şu an gerçek boyutlarından daha büyük olan Radha-Madhva Deitileri ile sekiz Gopi ve Pancha-tattva Deitileri olan Caitanya Mahaprabhu, Sri Nityananda Prabhu, Sri Advaita, Sri Gadadhar ve Srivas Prabhu kompleksin tapınağında ikamet etmektedirler. Komplekste çeşitli misafir evleri, Srila Prabhupada’nın Puspa Samadhisi, Srila Prabhupada’nın yaşadığı odalar, Srila Prabhupada’nın kaldığı kulübe, bir gurukul okulu, bir goshala ve güzel çiçek bahçeleri, nilüfer gölleri vardır. Ayrıca nefes kesici öyküleini duyabileceğiniz Sri Narasimhadeva Deitisi’de tüm kutsal dhamın koruyucusu olarak tapınakta ikamet etmektedir.

Mayapur bölgesi tüm Hindistan’ın en kutsal ve huzurlu yerlerinden biridir. Gaudiya Vaişnavalara göre, Lord Caitanya Mahaprabhu Lord Krişna’dan farksızdır. Sri Dham Mayapur da Lord Caitanya’nın beliriş ve çoçukluk meşgaleleri alanı olduğundan Mayapur Dham’ın Hindistan’ın yine en kutsal hatta bugün aynı zamanda turistik yerlerinden biri de olan Krişna’nın beliriş yeri Vrindavan’dan farksız olduğu anlaşılır. Gezinin son kısmına katılacak olanlarınız Vrindavan ve Mathura bölgelerini de gezecekler. Burası son derece önemli kutsal bir yerdir. Her yıl bir milyondan fazla ziyaretçi buraya gelir. Bizler de festival boyunca spiritualistler, kişisel gelişim ve ruhsal gelişime açık olan binlerce ruh, swamiler, adananlar ve gezginlerle karşılaşacağız. Vedik öğretileri, doğu felsefesini otorite sayılan kaynaklardan çalışmış ve çalışmakta olan ruhlardan, bu ruhsal şehir Mayapur’u kurmakla tüm dünyanın gelip içinde yaşayabileceği bir ev kuran Prabhupada’dan dinleyeceğiz. Her milletten ruh kardeşlerinizle tanışmak ve kaynaşmak gerçek huzur ve barışı yaşayacağınız ve gerçek birleşmiş milletlerin pratikte nasıl olması gerektiğini görebileceğiniz somut bir deneyim yaşayacaksınız. Zengin ve özgün Hint kültürünü de doğrudan gidip yerinde göreceğiz, hatta basit yaşanan ama yüksek düşünülen bu yaşam şeklinin kısa bir süre için parçası olup, pratikte bu özgün kültürün nasıl yaşandığına tanık olacağız.

SEVGİ FESTİVALİNİN ÇOŞKUSUNDA RUHSAL TİTREŞİM SELİNDE BOĞULMAK

Lord Caitanya’nın kutlu beliriş günü olan tam dolunay gecesinde iki yüz binden fazla insan Onun belirişi olan büyük Gaura Purnima festivalini kutlamaya konak yerimiz Mayapur’a ve tüm Sevgi Festivali dönemi boyunca kutlamaların, ruhsal ve kültürel etkinliklerin gerçekleşeceği Mayapur Chandrodaya’ya gelecek. Tüm bu çoşkunluğun içerisinde şimdi yaptığınız gibi, duymak ve dinlemekle etrafınızı saracak kutsal ezgilerin, sürekli ve sabaha karşı kendinizi bu dünyanın ve zamanın ötesinde hissettirecek duaların çınladığı ve özellikle Maha Mantranın kulaklarınızı nektarla doldurmasına izin vereceksiniz. Festival boyunca yerinizde duramayacağınız, kendinizi ritmik seslerin, zillerin ve davulların, ruhunuzu yükselten melodilerin ankılandığı kirtanlara bırakacaksınız. Kirtan şarkı söylemek demek ve özellikle Güney Bengal’de çok geleneksel bir yöntem olan bir çeşit mantra meditasyon şekli. Bu şimdiye kadar deneyimlediğiniz meditasyon şekillerinin şüphesiz en eğlencelisi ve çoşkunu olacaktır çünkü dans ve müzikle ruhun çılgınca mutluluğa yükseldiği, zaman zaman da huzurlu dingin melodilerin Ganj’dan gelen Mayapur meltemiyle size taşındığı dakikalar sizi bekliyor. Her şey duymakla başlayacak…

Ruhsal hayat duymak ve söylemekle başlar. Ve bunlar beraberce ilerleme yolunun özünü oluşturur. Sizler de Mayapur’da dilerseniz bolca bu ruhsal süreçte aktif yer alabileceksiniz. Duymak ve Mayapur’da her yandan bolca duyacağınız Maha mantrayı söylemekle:

  • Kişinin kalbi ve zihni arınır ve yükselir
  • Kişi ruhsal güç kazanır
  • Kişi özellikle kutsal Mayapur Dham’da ve nerede olursa olsun Maha Mantrayı söylemekle Krishna’yı memnun eder
  • Başlangıçta zor olabilir ama sürekli bir pratikle kişi yavaş yavaş bir beğeni geliştirir. Tıpkı sarılığı olan bir insana şeker kamışının başlangıçta acı gelmesi gibi olduğu örneği verilir, ama yine de bu Ayurvedik bir tedavi olarak kalır.

Şimdi basit olarak açıklayacak olursak;

Eylem: Çoğu insan duyar ve dünyavi konular hakkında konuşur
Sonuç: Onların zihinleri dünyevi düşüncelere dalmıştır
Eylem: Duymaya ve konuşmaya olan doğal eğilimi koruyun ama konuyu Krişna’ya çevirin.
Sonuç: Kişinin zihni ruhsal olarak aydınlanacaktır.

Mayapur’da duymakla ve bizler de konuşup, şarkılar söylemekle bu ruhsal sürece dahil olmuş olacağız. Vedanta-Sutra 4.4.22 der ki, anavrtti sabdat yani “kişi ses ile özgürleşir.” Ses algılayabileceğimiz en ince unsurdur. Bu nedenle aşkın sesler değişim yaratmak için en fazla zihne ve kalbe girer. Bir adam uyurken, bir sesle uyandırılabilir. Benzer şekilde, yanılsama içerisinde uykuya dalmış olan koşullanmış ruhlar da aşkın ses titreşiminin duyulmasıyla Tanrı bilgisine, spiritual bilgiye uyandırılabilirler. Hepimiz hergün erken saatlerde bu seslere uyanıyor olacağız ve ister istemez bu ruhsal nektar sesle kulaklarımızdan içeri damlıyor olacak.
Festivalde çoşkuyla Maha Mantranın aklı özgür bırakan ruhsal ses titreşiminin selinde boğulacağız. Siz bunu Mayapur’da pratik ve somut olarak ruhun dans etmeye uyanmak istemesi ve yüzünüzden silinmeyen sürekli bir gülümseme hali olarak deneyimleyebilirsiniz. Prabhupada, eğer bu aşkın sesleri aralıksız olarak titreştirirsek kulakların içine işleyeceğini ve kalplerimize gireceğini, ve o zaman da Krişna’ya karşı olan doğal çekimin yeniden canlanacağını söyler.
Hikayeler duyacaksınız, kusursuz öğretiler, kirtanlar duyacaksınız. Özellikle de Caitanya Mahaprabhu’nın anavatanında olduğumuz için onun başlattığı sankirtan hareketi denilen bu tüm ruhların sahte etiketlendirmelerden, ünvanlardan, konumlardan ve her türlü maddi tanımlandırmadan sıyrılıp katıldığı tam bir ruhsal çoşkunluk halini tadacaksınız.

MANTRA NEDİR? - WHAT'S MANTRA?

~*~*~*English is below the entry~*~*~*
Hare Krsna Mantra:“Daha Yüksek Birşey Daha Yok…”


1982 George Harrison ile Bir 1982 Röportajı


Eğer kalbini açarsan
Ne demek istediğimi bileceksin
Çok zamandır kirletildik
Ama işte temizleceğin bir yol

Lordun isimlerini söylemekle özgürleşeceksin, Lord hepinizin uyanıp görmenizi bekliyor

“Awaiting On You All” All things Must Pass albümünden
Aşağıdaki Bhakta Vaikuntha’dan alıntılanmıştır ve tarafıdan yazılmıştır.

MANTRA NEDİR?

“Bhagavad-gita As İt İs” de ki terimler sozlugunde Uluslararasi Krsna Bilinci Toplulugu Kurucu-Acaryasi İlahi Lutuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada tarafindan verilen tanim: Askin bir ses ya da Vedik ilahi. Ve ayni yazar tarafindan cevrilen Srimad Bhagavatam’da ki terimler sozlugu mantrayi: Akli yanilsamadan kurtarabilecek ses titresimi olarak tanimlar.

Derken parampara ya da gurular zincirindeki manevi öğretmenden alındığı için kurtuluşun büyük zikri olan maha-mantra var.Lakin eğitimimiz için biz mantraların eski ya da “Vedik” zamanlarda savas araçlari olarak kullanımını konuşacağız.

Srimad-Bhagavatam 1-7-20 de soyle ifade edilir: (Kuruksetra savas alaninda ki Asvatthama’nın) hayatı tehlikede olduğu icin suya kutsallıkla dokundu ve nükleer silahlar atmak için nasıl geri çekeceğini bilmediği halde ilahilerin zikri üzerine yoğunlaştı.

Srila Prabhupada’nın bu dizeye için açıklamasi aşağıdaki gibidir;

“Maddi faaliyetlerin ince şekilleri maddi idarenin inceliksiz metodlarından daha iyidir. Maddi faaliyetlerin bu gibi ince şekilleri sesin arındırıcılığından etkilenir. Aynı metod burada nükleer silahlar olarak iş görecek ilahilerin zikredilmesiyle benimsenmistir.”

İlahi Lütfun bir başka heyecan verici açıklamasında, Srimad Bhagavatam 1-7-27 de belirttiği:

“Brahmastra, atom enerjisi tarafindan idare edilen modern nukleer silaha benzer. Atom enerjisi tümüyle tümden yanma üzerine çalışır ve brahmastra da öyle iş görür. Atomik radyasyona benzer dayanılmaz bir ısı yaratır, lakin fark şudur ki atom bombası inceliksiz bir nükleer silah tipiyken brahmastra ilahilerin zikredilmesiyle üretilen ince bir silah tipidir.

İlahilerin zikredilmesin ince bilimi de maddidir fakat henüz modern maddi bilim adamları tarafından bilinmez.”

Bunu da söylemiş olarak ilerleyelim.

“Mantralarin Gücü” nün de dahil olduğu bir çok kitap yazmıs olan Thomas Ashley Farrand der ki,

“Onlar müthiştir. Onlar çok eski zamanlardan kalmadır. Çalışırlar. “Mantra” kelimesi iki Sanskritçe kelimeden türer. Birincisi “man” hecesini veren “manas” ya da “akıl”. İkinci hece “korumak” ya da “özgür etmek” anlamına gelen Sanskritçe “trai” kelimesinden çekimlenir. Bu nedenle, kelimesi kelimesine anlamıyla mantra sözcüğü “aklı özgür etmek” demektir. Mantra özünde, er geç kişiyi aklın saçma isteklerinden kurtaracak akıl tarafından kullanılan bir araçtır.Buna ilaveten şöyle ifade eder:

“Mantralar hem belli bir ruhsal enerji frekansına hem de başlangıç formunda bir bilinç haline benzeyen güçlü bir titreşim başlatır. Zaman geçtikce mantra işlemi, sonunda mantra tarafından emilen tüm diğer daha küçük titreşimleri geçersiz kılmaya başlar . Bireyden bireye değisen bir zaman süresi sonrasında, mantranın büyük dalgası tüm diğer titreşimleri susturur. Sonunda mantra icinde barındırdığı ve mantra tarafından temsil edilen enerji ve ruhsal durumla tümüyle uyum içerisinde bir hızda organizmanin titreştiği bir hal yaratır.”

~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*

The Hare Krsna Mantra:“There’s Nothing Higher…”

A 1982 İnterview with George Harrison

If you open up your heart
You will know what I mean
We’ve been polluted so long
But here’s a way for you to get clean

By chanting the names of the Lord and you’ll be freeThe Lord is awaiting on you all to awaken and see.

”Awaiting On You All”from the album All things Must Pass

Following is written by and quoted from Bhakta Vaikuntha (07-17-06)

WHAT İS A MANTRA?

The definition given in the glossary of the “Bhagavad-gita As İt İs” by His Divine Grace A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, the Founder-acarya of the İnternational Society for Krishna Consciousness is: A transcendental sound or Vedic hymn. And in the Srimad-Bhagavatam translated by the same author, that glossary defines mantra as: A sound vibration that can deliver the mind from illusion.

Then there is the maha-mantra which is the great chant for deliverance as recieved from a spiritual master in the parampara or disciplic succession. But for our edification we will address the use of mantras in ancient or “Vedic” times as weapons of war.

İn the Srimad-Bhagavatam 1-7-20 it states: Since his life was in danger, (Asvatthama on the battlefield of Kuruksetra) he touched water in sanctity and concentrated upon the chanting of the hymns for throwing nuclear weapons, although he did not know how to withdraw such weapons.

Srila Prabhupada’s purport to that verse is as follows:

“The subtle forms of material activities are finer than grosser methods of material manipulation. Such subtle forms of material activities are effected through purification of sound. The same method is adopted here by chanting hymns to act as nuclear weapons.”
İn another exciting purport by His Divine Grace, in SB. 1-7-27 he states:

“The brahmastra is similar to the modern nuclear weapon manipulated by atomic energy. The atomic energy works wholly on total combustibility, and so the brahmastra also acts. İt creates an intolerable heat similar to atomic radiation, but the difference is that the atomic bomb is a gross type of nuclear weapon, whereas the brahmastra is a subtle type of weapon produced by chanting hymns. The subtle science of chanting hymns is also material, but it has yet to be known by the modern material scientists.”

Having said this, let us proceed.

Thomas Ashley Farrand who has written many books including “The Power of Mantras” says,
“They are formidable. They are ancient. They work. The word “mantra” is derived from two Sanskrit words. The first is “manas” or “mind,” which provides the “man” syllable. The second syllable is drawn from the Sanskrit word “trai” meaning to “protect” or to “free from.” Therefore, the word mantra in its most literal sense means “to free from the mind.” Mantra is, at its core, a tool used by the mind which eventually frees one from the vagaries of the mind.” He further states:

“Mantras start a powerful vibration which corresponds to both a specific spiritual energy frequency and a state of consciousness in seed form. Over time, the mantra process begins to override all of the other smaller vibrations, which eventually become absorbed by the mantra. After a length of time which varies from individual to individual, the great wave of the mantra stills all other vibrations. Ultimately, the mantra produces a state where the organism vibrates at the rate completely in tune with the energy and spiritual state represented by and contained within the mantra.”

SRİLA PRABHUPADA'NIN YAŞAM BİYOGRAFİSİ - SRILA PRABHUPADA'S LIFE BIOGRAPHY

~*~*~*English is below the entry~*~*~*
İlahi Lütuf
A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada
Hare Krishna Hareketi Kurucu-Acaryası

İlahi Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada 1896 yılında Kalküta, Hindistan’da doğdu. İlk olarak manevi öğretmeni Srila Bhaktisiddhanta Sarasvati Gosvami ile 1922 yılında Kalküta’da tanıştı. Önde gelen bir adanmışlık alimi ve altmış dört Gaudiya Math (Vedik enstitü) şubesinin kurucusu olan Bhaktisiddhanta Sarasvati bu eğitimli genç adamı beğendi ve onu yaşamını Vedik bilgisini Batı dünyasında öğretmeye adamaya ikna etti. Srila Prabhupada onun öğrencisi oldu ve 11 yıl sonra (1933) da Allahabad’da resmi olarak inisiasyon almış bir müridi oldu.

1922 yılında ki ilk buluşmalarında, Srila Bhaktisiddhanta Sarasvati Thakura, Srila Prabhupada’dan Vedik bilgiyi İngilizce dilinde yaymasını rica etti. Bunu takip eden yıllarda Srila Prabhupada bir Bhagavad Gita tefsiri yazdı ve 1944’te yardım almaksızın ayda iki defa çıkan İngilizce bir dergi yayınlamaya başladı.

Srila Prabhupada’nın felsefi bilgisini ve adanmışlığını farkeden Gaudiya Vaişnava Topluluğu onu 1947 yılında “Bhaktivedanta” ünvanıyla şereflendirdi. 1950’de, elli dört yaşında Srila Prabhupada evlilik hayatından kendini çekti ve dört yıl sonrasında çalışmalarına ve yazmaya daha çok zaman adamak için vanaprastha (münzevilik) düzenini benimsedi. Srila Prabhupada, Radha-Damodara’nın tarihi ortaçağ tapınağında oldukça mütevazi koşullarda yaşadığı Vrindavan kutsal şehrine yolculuk yaptı. Orada bir kaç yıl boyunca derin çalışmalarla ve yazı yazmakla meşgul oldu. 1959’da yaşamın feragat düzenini (sannyasa) kabul etti. Radha-Damodara’da Srila Prabhupada’da hayatının başyapıtı olan çalışmasına başladı: 18.000 dizelik Srimad-Bhagavatam (Bhagavata Purana) ın çok cilti çevirisi ve yorumlanması. Aynı zamanda Diğer Gezegenlere Kolay Yolculuk (Easy Journey to Other Planets) kitabını da yazdı.

Bhagavatam’ın üç cildini basyıktan sonra, Srila Prabhupada manevi öğretmeninin görevini yerine getirmek üzere 1965’te Birleşik Devletlere geldi. O zamandan beri İlahi Lütuf Hindistan’ın felsefi ve dini klasiklerinin altmış ciltten fazla yetkin çevirisini, yorumlamasını ve özet çalışmalarını yapmıştır.

1965 yılında ilk kez bir kargo gemisiyle New York Şehrine vardığında Srila Prabhupada nerdeyse parasızdı. 1966’nın Haziran ayında Uluslarası Krişna Bilinci Topluluğunu kurduğunda nerdeyse bir yıllık büyük bir zorluk geçmişti. Onun dikkatli rehberliği altında, Topluluk on yıllık bir sürede neredeyse yüzbinlerce aşramı, okulları, tapınakları, enstitüleri ve çiflik topluluklarıyla dünya çağında bir konfederasyon haline geldi.

1968’de Srila Prabhupada Batı Virjinya tepelerinde deneysel bir Vedik topluluk olan New Vrindavan’I yarattı. New Vrindavan’ın, bin dönümden fazlasına büyüyen bir çiftlik komünitesinin başarısından ilham alarak, ardından öğrencileri Birleşik Devletlerde ve yurtdışında çeşitli benzer komüniteler kurdular.

1972 yılında İlahi Lütuf Dallas, Teksas’ta Gurukul okulunu kurarak Batı’ya ilkokul ve ortaokul Vedik sistemini tanıştırdı. Okul 1972 yılında üç çocukla başladı ve 1975’in başına kadar kayıtlar yüzelliyi buldu.

Srila Prabhupada aynı zamanda planlanlı bir Vedik Araştırmaları Enstitüsü alanı olan Batı Bengal, Hindistan’da ki Sridhama Mayapur’da ki büyük uluslarası bir merkezin inşasını da esinlemiştir. Benzer bir proje de Vrindavan, Hindistan’da ki görkemli Krsna-Balaram Tapınağı ve Uluslarası Misafir Evi’dir. Bunlar Batılıların birinci elden Vedik kültür deneyimi kazanmak için yaşayabileceği merkezlerdir.

Nitekim Srila Prabhupada’nın en önemli katkısı kitaplarıdır. Yetkinlikleri, derinlik ve anlaşılırlığı için akademik çevrelerce oldukça saygı duyulmakla beraber pek çok üniversite derslerinde standart ders kitabı olarak kullanılmaktadırlar. Onun yazıları onbir dile çevrilmiştir (bu sayı giderek artmış hala artmakta olup Türkçe da bu dillere dahil olmuştur). Sadece İlahi Lütuf Prabhupada’nın çalışmalarını yayınlamak üzere 1972 yılında kurulmuş olan Bhaktivedanta Book Trust (BBT) böylece Hint din ve felsefe alanında ki kitapların dünya çapında ki en büyük yayımcısı olmuştur.

Srila Prabhupada ileri yaşına rağmen kendisini altı kıtaya götüren konferans gezilerinde yerküreyi oniki kez dolaşmıştır. Hareketli bir zaman çizelgesine rağmen, Srila Prabhupada verimli bir şekilde yazmaya devam etmiştir. Onun yazıları Vedik felsefesi, dini ve kültürünün hakiki bir kütüphanesini oluşturur. Kendisi yayınları, kitapları, sözleri, etkinlikleri, insanlık için örnek teşkil eden yaşamı ve saf adanmışlığıyla hala daha bizlere rehberlik etmektedir.

JAYA SRİLA PRABHUPADA!

~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*


His Divine Grace
A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada
Founder-Acarya of the
Hare Krishna Movement

His Divine Grace A. C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada was born in 1896 in Calcutta, India. He first met his spiritual master, Srila Bhaktisiddhanta Sarasvati Gosvami, in Calcutta in 1922. Bhaktisiddhanta Sarasvati, a prominent devotional scholar and the founder of sixty-four branches of Gaudiya Mathas (Vedic institutes), liked this educated young man and convinced him to dedicate his life to teaching Vedic knowledge in the Western world. Srila Prabhupada became his student, and eleven years later (1933) at Allahabad, he became his formally initiated disciple.

At their first meeting, in 1922, Srila Bhaktisiddhanta Sarasvati Thakura requested Srila Prabhupada to broadcast Vedic knowledge through the English language. In the years that followed, Srila Prabhupada wrote a commentary on the Bhagavad-gita and in 1944, without assistance, started an English fortnightly magazine.

Recognizing Srila Prabhupada's philosophical learning and devotion, the Gaudiya Vaisnava Society honored him in 1947 with the title "Bhaktivedanta." In 1950, at the age of fifty-four, Srila Prabhupada retired from married life, and four years later he adopted the vanaprastha (retired) order to devote more time to his studies and writing. Srila Prabhupada traveled to the holy city of Vrndavana, where he lived in very humble circumstances in the historic medieval temple of Radha-Damodara. There he engaged for several years in deep study and writing. He accepted the renounced order of life (sannyasa) in 1959. At Radha-Damodara, Srila Prabhupada began work on his life's masterpiece: a multivolume translation and commentary on the 18,000-verse Srimad-Bhagavatam (Bhagavata Purana). He also wrote Easy Journey to Other Planets.

After publishing three volumes of Bhagavatam, Srila Prabhupada came to the United States, in 1965, to fulfill the mission of his spiritual master. Since that time, His Divine Grace has written over sixty volumes of authoritative translations, commentaries and summary studies of the philosophical and religious classics of India.

In 1965, when he first arrived by freighter in New York City, Srila Prabhupada was practically penniless. It was after almost a year of great difficulty that he established the International Society for Krishna Consciousness in July of 1966. Under his careful guidance, the Society has grew within a decade to a worldwide confederation of almost one hundred asramas, schools, temples, institutes and farm communities.

In 1968, Srila Prabhupada created New Vrndavana, an experimental Vedic community in the hills of West Virginia. Inspired by the success of New Vrndavana, then a thriving farm community of more than one thousand acres, his students founded several similar communities in the United States and abroad.

In 1972, His Divine Grace introduced the Vedic system of primary and secondary education in the West by founding the Gurukula school in Dallas, Texas. The school began with three children in 1972, and by the beginning of 1975 the enrollment had grown to one hundred fifty.

Srila Prabhupada also inspired the construction of a large international center at Sridhama Mayapur in West Bengal, India, which is also the site for a planned Institute of Vedic Studies. A similar project is the magnificent Krsna-Balarama Temple and International Guest House in Vrndavana, India. These are centers where Westerners can live to gain firsthand experience of Vedic culture.

Srila Prabhupada's most significant contribution, however, is his books. Highly respected by the academic community for their authoritativeness, depth and clarity, they are used as standard textbooks in numerous college courses. His writings have been translated into eleven languages. The Bhaktivedanta Book Trust, established in 1972 exclusively to publish the works of His Divine Grace, has thus become the world's largest publisher of books in the field of Indian religion and philosophy.

In the last ten years of his life, in spite of his advanced age, Srila Prabhupada circled the globe twelve times on lecture tours that have took him to six continents. In spite of such a vigorous schedule, Srila Prabhupada continued to write prolifically. His writings constitute a veritable library of Vedic philosophy, religion, literature and culture.

JAYA SRİLA PRABHUPADA!





KRİŞNA BİLİNCİ


Röportaj ( röportajın bir ses kaydı çalınıyor)

Prabhupada: … varoluş çabamızı durduran ve ebedi yaşam, mutluluk ve bilgi platformuna yükselten Tanrının Şahsiyeti… Daha açık olmak gerekirse herkes ebedi yaşama erişmeye çalışıyor. Tüm insan toplumu bilginin en yüksek mükemmeliyetine erişmeye çalışıyor ve aynı zamanda bir sürü yöntem aracılığıyla mutlu, neşeli olmaya çalışıyorlar. Bu yüzden eğer Krişna bilincini kabul edersek, bu şeyler kolayca başarılacak.

Görüşmeci: Bana Krişna bilincinin geçmişini, tarihini ve kaynağını verir misiniz?

Prabhupada: Hiçbir tarih Krişna bilincinin kaynağının izini süremez çünkü canlı varlıklar, onlar ebedi. Bedensel yaşam kavramı doğru değil. Kimse ölmez, kimse doğmaz. Herkes ebedi. Bu beden değişimi bir giysi değiştirmek olarak düşünülür. Bu yüzden kimse “Bu yaşamın başlangıcıdır.” diyemez. Öyleyse ne zaman yaşam varsa, aynı zamanda bilinç de vardır ve bilinç özünde Krişna bilincidir. Lakin maddi alakamızdan ötürü bu bilinç kapalıdır. Bu nedenle Krişna bilinci dışındayız. Bu hareket yeniden bu Krişna bilincini canlandırmak içindir ki kişi özgün konumuna yükseltilebilsin.

Görüşmeci: Krişna bilincinin nerede başladığını ve neden Batı dünyasına geldiğinizi anlatabilir misiniz?

Prabhupada: Krişna bilinci orada Bhagavad-gita’da. Bu tüm dünya çapında bilinen, çok popüler ve eski bir yazın, Vedik yazınıdır. Lakin bu Bhagavad-gita’nın tarihi sözkonusu olduğunda görüş ayrılıkları var ama esasen olduğu gibi alsak bile, en azından beşbin yaşında. Ve Bhagavad-gita’dan beşbin yıl önce Kurukşetra savaş alanında konuşulduğunu öğreniyoruz. Fakat bunun birkaç milyon yıl öncesinde, aynı Bhagavad-gita çok çok uzun zaman önce konuşuldu. Dolayısıyla aslında insan çabası Krişna bilincinin tarihinin izini süremez fakat mevcut tarihi göz önüne alınca en azından beşbin yıl kadar eski.

Görüşmeci: Govinga bana beşbin yıl önce Batı Bengal’de başladığını söyledi. Bunu biraz açıklığa kavuşturabilir misiniz?

Prabhupada: Bu Bhagavad-gita yalnızca Hindistan’daki insan toplumu tarafından değil, fakat aynı zamanda Hindinstan’ın dışında da çok çok uzun bir zamandan beri okunur. Lakin ne yazık ki her şeyin maddi kirlikle temasıyla kötüleştiği gibi, dolayısıyla insanlarda Bhagavad-gita’yı farklı şekillerde yorumlamaya başladılar. Bu yüzden beşbin yıl önce, Lord Caitanya göründü ve Bengal’de Onun şahsi rehberliğinde Krişna bilinci hareketi başladı. Onun doğumyeri Navadvip olarak bilinir. Şimdi, O her Hintliye tüm dünyada, her köyde, her şehirde Krişna bilincinin bu mesajını yaymayı emretti. Bu Onun buyruğuydu. Ama ne yazık ki Hindistan yabancı boyunduruk altında olduğundan yayamadılar ya da kendi kültür özgürlüklerini kaybettiler. Lakin Hindistan tarafından bağımsızlığın ilanının ardından herkes böyle şeylerin dış dünyaya da gelmesini ümit etti. Ama hükümet pek fazla önemsemedi. Beni sorarsanız, ben Lord Caitanya’nın gurular zincirine mensubum ve Lord Caitanya’dan itibaren hemen dokuzuncu kuşak olan manevi öğretmenim bana, “ Bu Krişna bilincini Batı dünyasında yaymaya çalış.” dedi. Bu nedenle onun buyruğuna uyarak buraya geldim.

Görüşmeci: Dünyada Krişna bilincine en çok nerede rastlanıyor ve Hindistan’da ne kadar yaygın?

Prabhupada: Hindistan’da Krişna bilinci tam tamına yaygın. Her Hintli, Hindu olmasa bile Krişna bilinçli. Allahabad Universitesinde bir profesör var. Din bakımından Müslüman ama Krişna’nın büyük bir adanmışı. Krişna’nın doğumgününde tüm gün oruç tutardı ve gazetenin birine bir makale yazardı. Dolayısıyla aynı şekilde, Krişna bilinci her Hintlinin kalbi ve ruhudur. Kişi farklılık gösterebilir, katılmayabilir ya da bir çok farklı insan sınıfı olabilir ama Krişna Hindistan’da tam tamına bilinir.

Görüşmeci: Krişna bilinci Hintliler ve Uzak Doğulu insanlar arasında Batılı insanlar arasında olduğundan daha mı kolay kabul ediliyor?

Prabhupada: En kolay akla yatkın metot çünkü metot öyle kolay ki biz insanlardan sadece gelip Krişna’nın adını zikretmesini istiyoruz. Ve aslında bu ülkede de deneyimleniyor, benim tüm öğrencilerim, onlar ne Hintli ne Hindu ne de Sanskritçe kelimeleri biliyorlar, her şey onlara yabancı ama yine de oldukça ciddiye alıyorlar. Nasıl daha kolay olduğunun, tüm dünya çapında yayılabileceğinin kanıtı bu.

Görüşmeci: Demek istediğim, Krişna bilinci Uzak Doğulu insanlarca daha mı kolay kabul ediliyor? Şöyle ki onların yaşam biçimi Krişna bilincinin kabulünü burada Amerika’da olduğundan daha mı kolay yapıyor? Örneğin, Amerikalılar devamlı etrafta koşuşturuyor ve Avrupalılar da biraz daha iyi. Ama sakin ve huzurlu olmayı Doğulu insanlara göre daha zor buluyorlar. Bu nedenle, Krişna bilincini kabul etmek Batılı insanlar için daha zor olmaz mı?

Prabhupada: Hindistan’da, yabancılar tarafından uzun süre boyun eğdirildiklerinden ötürü hemen hemen sözde eğitimli kişiler özgün kültürlerini kaybettiler. Daha ziyade, sözde eğitimli olmayan, geleneksel kural ve düzenlemeleri takip edenler, onlar daha Krişna bilinçli. Ve eğitimli camia, onlar bu dini mizacın Hindistan’ın ekonomik çöküşünün nedeni olduğunu düşünüyorlar. Fakat esasen bu doğru değil. Dolayısıyla yalnızca Hindistan değil, aynı zamanda diğer ülkelerde de özellikle Amerika’nın, başka ülkelerin ekonomik durumunu ya da ekonomik gelişimini taklit etmeye çalışıyorlar ama bunu Amerika’da bulamıyorlar, delikanlılar ve kızlar, genç kuşak, onlar zengin ailelerde, zengin ulusta doğdukları halde yine de şaşkınlar ve onlar da daha iyi bir şeyin özlemini çekiyorlar. Öyleyse Hindistan’ın şu an takip ettiği politika, bu Batılı yaşam tarzını taklit etmektir, çok mutlu bir durum değil. Bu onların özgün kültürünü kaybetmiş oldukları anlamına geliyor. Ve Batılı ülkeler söz konusu olduğunda, bence onların maddi rahatlıklar için yeteri kadar düzenlemesi var. Şimdi onlar bu Krişna bilinci hareketini çok kolayca kabul edebilir çünkü maddiyat peşinde koşma sıkıntıları yok.

Görüşmeci: Diğer Doğu dinleriyle bir çatışma var mı, ve eğer öyleyse bu ne kadar yaygın?

Prabhupada: Hiçbir çatışma yok. Çatılma tanrısız olan, Tanrı’ya inanmayan kişiler arasında. Çatılma orada. Çatışma Doğu ile Batı arasında değil; çatışma ateistler ve teistler arasında. Biz Krişna bilincini vaaz veriyoruz , bir şeyi Hristiyan metodu ya da Yahudi metodu yerine Hint metoduyla değiştirmeye çalışıyor değiliz. Bizim politikamız bu değil. Bu… Bir anlamda, Krişna bilinci hareketi tüm dinlerin lisanüstü çalışmasıdır. Din metodu nedir? Tanrının otoritesini kabul etmektir. Bu ister Hristiyan dini ya da Hindu dini, ister Müslüman dini olsun her dinin birincil ilkesidir. Fark etmez. Fakat insanlar tanrısızlaşıyor. Sorun bu. “Tanrı yok. Doğa her şey.” diye düşünüyorlar. Bu onların budalalığı. Bu tanrısızlık yüzünden mutsuzlar. Ve bu tanrısızlığın bir sonucu olarak, Komunist parti türedi, hippiler türedi ve daha birçok şey yavaş yavaş türeyecek. Öyleyse bir denetim yok. Bu… Eğer insanlara sadece Tanrı ile olan bu ebedi ilişkilerini yeniden kurmakla mutlu olabilecekleri öğretilirse, tek denetim Krişna bilinci. Dolayısıyla bizim din testimiz kişinin Tanrı bilincini ya da Tanrı aşkını nasıl geliştirdiğidir. Biz takipçilerinin Tanrı aşkı olmadığını ama maddi aşka sahip olduklarını görürsek, hiçbir din ilkesininin samimi olduğunu kabul etmiyoruz. Biz, demek istediğim, bir dini ilkenin samimiyetine tanıklık ediyoruz… Tabi ki dini prensipte Tanrının otoritesini kabul etmek için Tanrı bilinçli olma öğretisi var, ama düzgünce eğitilmedikleri için takipçiler tanrısızlaşıyor, sadece burada değil Hindistan’da da. Heryerde ki durum bu. Bu yüzden bizim teklifimiz insanları Tanrı bilinçli yapmak. Ne olduğu fark etmez. İster Hindu ister Hristiyan ya da Müslüman olsun, fark etmez. Ve bu Krişna bilinci prosedürü Tanrı aşkını yükseltmek ya da geliştirmektir. Ve kişi Tanrı aşkını geliştirir geliştirmez o zaman bireysel ve toplu olarak mutlu olur çünkü aşk var. Başka birini sevmek istiyor ama aşkını yanlış şekilde veriyor. Aşkını veriyor… Kişinin sevecek hiç kimsesi yoksa bile kedi köpekleri seviyor. Öyleyse aşk var ama aşkını nereye vereceğini ve mutlu olmayı bilmiyor. Bilgi bu, Krişna.

Görüşmeci: O halde aşk Krişna bilincinin en önemli unsuru. Bu durumda Hristiyanlar, Budistler, Müslümanlar, Hindular hakkında ne hissediyorsunuz? Tek bir Tanrı’ya inanıp aşık oldukları sürece onların diğer inançları sizin için gerçek mi, önemsiz mi?

Prabhupada: Hindu dini söz konusu olduğunda, bu çok geniş bir düşünce. Hindu dini, Vedik dini iki tip filozofa bölünür. Bir çeşit filozof gayrişahsiyetçidir. Mutlak Gerçeği gayrişahsi, heryeri-kaplayan şahsiyeti olmayan olarak kabul ederler. Ve diğer filozoflar, onlar Yüce Mutlak Gerçeği şahsiyet olarak kabul eder. Gayrişahsi özellik o kişinin özelliklerinden biridir ama nihayetinde kişidir. Dolayısıyla kişi olmadan aşk söz konusu olamaz. Bu yüzden şahsiyete inanan kesim… İnanmak değil, gerçekten Onun ne olduğunu biliyorlar ve o kişinin nasıl sevileceğinin bir yöntemi var. Örnek verilir: tıpkı güneş, güneş ışığı ve güneş gezegenin hakim olan Deitisi gibi, benzer şekilde bir kimse ışığa çıkarsa her şeyden önce güneş ışığını görür. Bu gayrişahsidir. Sonra ileri giderse, güneş gezegenine gidebilirse, bu yerleşiktir. Ve güneş gezegeni içine girip orada hakim olan deitiyi görebilirse, o zaman o bir kişidir. Demek ki bu çok geniş bir bilim. İnsanlar maddi faaliyetlere fazlaca kendini kaptırmış. Gerçekten Mutlak Gerçeğin pozisyonunun ne olduğunu, ruhun pozisyonunun ne olduğunu anlamaya çalışmıyorlar. Pratikte günümüzde hemen hemen hayvaniler. Tıpkı hayvanın yemekten, uyumaktan, çiftleşmekten ve savunmaktan öte başka bir şey bilmediği gibi, aynı şekilde modern uygarlık da yeme ve rahat yaşam sürecini arttırmak ya da uyumak ve cinsel hayat konusunu, metodunu arttırmak veya savunma metodunu arttırmakla fazlaca meşgul. Öyleyse bu şeyler hayvanlarda bile bulunur. Onlar da yer, onlar da uyur, onların da seks hayatı var ve onlarda kendi tarzında savunur. Dolayısıyla insan yaşamı bu dört duvarla sınırlı değil. Ne olduğunu, bu dünyanın ne olduğunu, bu yaradılışın ne olduğunu, Tanrının ne olduğunu ve nasıl devam ettiğini anlamak zorunda. Ama bu gerçeği ihmal ediyorlar. Ve Krişna bilinci bu ilim bölümüne bilgi verecek.

Görüşmeci: Aşkın yanında diğer başlıca inançlar nelerdir, Krişna’yı anlamak, kişinin kendisini anlaması, bana hangisini vermek isterdiniz? Prabhupada: Aşk Krişna bilincinin temel prensibidir ve aşk tüm faaliyetlerimizin temel prensibidir. Öyleyse aşk var, uykuda ama bu aşk düzgün bir şekilde kullanılmıyor. Dolayısıyla Krişna bilinci bu özgün aşkı ve bu aşk dolu hareketin tatbik edileceği kişiyi canlandıracak harekettir. Görüşmeci: Aşkın yanında, sizin atfedeceğiniz diğer başlıca inançlar nelerdir?

Prabhupada: Diğer inançlar, onlarda aşk ilkesine dayanıyor. O aslında inanç değil; yanlış inanç. Çünkü herhangi dini prensip… Tıpkı Budizm gibi. Budizm, esasen onlar Tanrıya inamıyor ama Lord Buddha’ya sevgi duyuyorlar. Öyleyse aşk var. “Biz Tanrıya inanmıyoruz,” diye beyan edebilirler ama Lord Buddha’yı seviyorlar. Ve bizim Vedik yazınımıza göre, Lord Buda da Tanrı’nın bir enkarnasyonu. Dolayısıyla biz bu şekilde yorumluyoruz, şöyle ki Lord Buda ateistleri kandırarak onlar arasında vaaz verdi. Ah, peki nasıl? Onlar Tanrı’ya inanmıyordu ve Lord Buda da dedi ki, “Ah, evet Tanrı yok. Ama siz Beni sevin.” Dolayısıyla onlar Lord Buda’yı seviyor. Benzer şekilde bir çok kişi var. Onlar aile yaşamına inanmaz, bir çok şeye inanmazlar ama aşk oradadır. Bir kedi ile, bir köpek ile uyuyor. O halde hiçbir durumda aşktan kaçınamazsınız ama acı çekiyorlar çünkü aşk yerinde değil ve istismar ediliyor.

Görüşmeci: Tatbik ettiğiniz ayinler ve Krişna’nın sizin üzerinizde neden olduğu talepler söz konusu olunca, bu ayinlerden ya da taleplerden herhangi birisi nedir? Bu özel yiyecekler yemek zorunluluğunuz, özel giysiler giymeniz, özel… yüzünüze sürdüğünüz herhangi özel bir şey, işaret, sembol mü ve aynı zamanda Krişna bilincinin yoga meditasyonu ya da Zen meditasyonu; ve fiziksel zindelikle bir bağlantısı var mı ? Krişna bilinci buna nasıl bakıyor?

Prabhupada: Bizim yöntemimiz Krişna aşkını geliştirmeye vesile olan her şeyi kabul etmektir. Dolayısıyla deneyimli acaryalarca verilmiş olan bu metodlar şöyledir, “Sadece takip et.” Tıpkı bir çocuk yürümeye çalıştığında, annenin biraz yön vermesi ve tahtadan bir destekle biraz ardım etmesi, “Bu şekilde hareket etmeye çalış. Nasıl yürüyeceğini öğreneceksin,” benzer şekilde deneyimli acaryalarca verilmiş olan belli ilkeler vardır. Bu ilkeleri takip edersek, o zaman çalışabilir ve Krişna bilinci hareketinin mükemmeliyetine gidebiliriz. Önemli olan metot değildir. Asıl önemli olan Krişna aşkınızı nasıl geliştireceğinizdir. Biri bu metotlar olmadan Krişna veya Tanrı aşkı geliştirirse, buna bir itiraz yok. Biz metotlar ya da ayinden ibaret metotlarla sınırlı değiliz. Ama kişi takip ederse o halde Krişna bilinci sanatını çabuk öğrenebileceği belli ayinsel metotlar var. Tıpkı öğrencilerimizi dört prensipte kısıtlamamız gibi: haram seks ve uyuşturucu, kumar ve et-yemek. Dolayısıyla bu bir kumarbaz ya da et-yiyeyin veya haram seks hayatına düşkü olan bir adamın, onun Krişna’yı sevemeyeceği demek değildir. Bu anlama gelmez. Fakat bu çok nadir bir vaka. Bu ilkeleri takip ederse o zaman onun için daha kolay olur. Çünkü Krişna ya da Tanrı saf, dolayısıyla kişi alışkanlıklarında saf olmadığı sürece onun için bu mümkün değil. Bundan dolayı arındırıcı süreçler var. Ve bedenimizde ki simgeler ve işaretlere gelince – tıpkı bizim tilak sürmemiz gibi; bazı boncuklarımız var- bu demek oluyor ki… Uygulanabilir olması gibi. Ben Montreal’de ve diğer şehirlerdeyken biz yoldan geçtiğimizde, çoçuklar ve insanlar, onlar da “Hare Krişna!” dedi. Yani bu işaretler ve bu sembolik temsiller diğerlerine Krişna bilincini hatırlatır. Tıpkı bir polisin, elbiseleri içinde görüldüğünde, “Ah, işte bir polis,” dolayısıyla bu şeylere de başkalarına hatırlatmak için ihtiyaç var. Bizim sürecimiz insanları Krişna bilincine yükseltmektir. Öyleyse sembolik temsillerimizle kişi hemen Krişna’yı hatırlar, bizim başarımız bu.

Görüşmeci: Ve ne çeşit özel yiyecekler ve özel içeçek?

Prabhupada: Özel yiyecek demek Krişna-prasadadır. Çünkü biz hayatımızı Krişna’ya adadık, biz Krişna’nın yediği şeyleri yeriz. Gayrişahsiyetçiler, onların Krişna hakkında bir fikri yok, Tanrı hakkında bir fikirleri yok ve Tanrı’nın da yediğini nasıl kavrayabilsinler ki? Dolayısıyla biz böyle hergele değiliz. Biz Tanrı’nın ne yediğini biliyoruz ve Tanrı’ya ya da Krişna’ya öyle şeyler sunuyoruz ve biz o yedikten sonra alıyoruz. O bizim özel yiyeceğimiz.

Görüşmeci: Bana bu özel yiyeceklerin isimlerini söyleyebilir misiniz? Krişna’nın ne yiyip ne içtiğini nasıl biliyorsunuz, lütfen?

Prabhupada: Size söylediğim gibi, Bhagavad-gita Krişna bilincinin kitabıdır. Tıpkı herhangi bir bilgi bölümü gibi, o bilgiye ait bilgi ya da bilimi bilmek için bazı kitaplar vardır, benzer şekilde Krişna bilincini bilmek için de bir çok kitap ve özellikle Bhagavad-gita var. Bu Bhagavad-gita’da der ki “Herkin bana büyük bir adanmışlık aşkıyla meyveler, sebzeler, tahıllar, süt sunarsa, Ben yerim.” Bu nedenle biz bu şeyleri farklı hazırlanmış şekillerde Krişna’ya sunuyoruz ve O’nun da yiyeceğini biliyoruz. Ve hepsi bu.

Görüşmeci: Ne çeşit yiyecekler, ne çeşit şeyler içiyorsunuz, mesela meyve suları ya da içtiğiniz başka bir şey?

Prabhupada: Yiyecekler sadece bu meyvelerin, çiçeklerin, sebzelerin, tahılların ve süt dahilinde. Ama binlerce preperat, çok güzel lezzetli preperatlar hazırlayabiliriz. Ve ben sizi tapınağımıza davet ediyorum. Her Pazar aşk ziyafeti dağıtıldığında bunların ne kadar güzelce hazırlandığını göreceksiniz. Ama bunlar… Sadece tahıl, biraz tereyağ ve biraz meyveler ve biraz sebzeler alırsak yüzlerce preperat, yüzlerce, çok çok lezzetlisini hazırlayabiliriz. Tüm diğer yemekleri unutursunuz.

Görüşmeci: Krişna bilinci topluluğunun üyelerini eğitenlere, bu öğretmenlere ne deniyor? Onlar da guru mu yoksa Hindu inancının gurularına benzer bir şey mi?

Prabhupada: Özgün guru Krişna’dır. Ve tıpkı Krişna bilinci prensibini ilk Arjuna’ya öğrettiği gibi. Ve Arjuna nasıl anladı, aynı zamanda o da var. Öyleyse prensibi izleyen herkes… Tıpkı benim büyük büyükbabamın anlattığı bir şey gibi, “Bu saat.” Sonra büyükbabam “ Bu saat.” dedi. Sonra babam dedi ki, “ Bu saat.” Böylece ben de diyorum ki, “Bu saattir.” Öyleyse yaşlı büyük büyükbaba ile benim aramda görüş farkı yok çünkü aynı prensibi izliyoruz. Benzer şekilde, beşbin yıl ya da kırk milyon yıl önce Krina tarafından ne konuşulduysa, farketmez. Eğer siz yalnızca aynı prensipleri izlemeye çalışıyorsanız, o halde siz manevi öğretmensinizdir.

Görüşmeci: O halde öğretmenlerinize manevi öğretmen deniyor? Sayın lütuf, siz manevi öğretmensiniz. Ve guru kelimesini kullanıyor musunuz?

Prabhupada: Bizim gurumuz ya da manevi ustamız gurular zincirinden aşağı gelir. Birdenbire herhangi birinin guru olup kendi felsefesini üretmesi değildir. Biz böylesi saçmalıkları kabul etmiyoruz. Biz gerçekten gurular zincirinde gelen, hakiki olan birini kabul etmeliyiz, başkalarını değil.

Görüşmeci: Yoga ve zen hakkında ki görüşünüz nedir? Onların herhangi ilkelerine katılıyor musunuz? Mesela meditasyon gibi?

Prabhupada: Dünyada halihazırdaki herhangi din ilkesi, bunların hepsi Krişna bilinci dahilindedir, her ilke. Ama tıpkı sizin iki milyon dolarınız, on dolarınız, elli dolarınız, beşyüz dolarınız, beşbin dolarınız olması gibi ya da giderek artarak, her şey dahildir; aynı şekildeKrişna bilinci mükemmeldir. Tıpkı New York’ta bir bina, Empire State Building olması gibi. 102 katlı.Öyleyse en üst, 102. kata çıkan biri, anlaşılmalıdır ki ellinci ya da kırkıncı ya da onuncu kat veya tüm katları geçmiştir. Dolayısıyla Krişna bilinçli olmuş biri, o her şeyi, meditasyonu, yogayı, şu uygulamayı, bu uygulamayı bilir. Herley oradadır. Bu kanıtlayabileceğimiz bir şey. Uygulanabilir. Öyleyse yalnızca Krişna bilinçli olmalıyız. O zaman her şey oraya dahil olacak.

Görüşmeci: Krişna bilincinde ki hiyararşiniz nedir? Şöyle ki, piskoposların yaptıklarına ve Hristiyan inancının ve diğer başlıca inançların hiyerarşisine benzer bir şeyiniz var mı? Bu sizin manevi öğretmen olduğunuz ve sizin altınızda ki herkesin, sizinle cemaatiniz arasındakilerin, üyelerin olduğu mu?

Prabhupada: Tam olarak hiyerarşi değil, ama Hristiyan metodu, Roma Katolik metodu, Papa’nın,Başpiskoposun yöntemi çok iyi ve… Bizim hiçbir itirazımız yok. Fakat bizim işarte ettiğimiz Krişna bilinci eksikliği. Tüm düzenlemelere rağmen, eğer insanlar Tan rı’ya olan inançlarını kaybediyorsa, öyleyse sadece hiyerarşiyle ne yararı var? Yararı yok. Anlıyorsunuz? Bambarambhe laghu-kriya, Sansktitçe ifadeyle şöyle ki siz çok yüksek-derecede bir düzenleme yapabilirsiniz ama sonuç sıfır. O halde bu hiyerarşik düzenleme tam olarak Krişna bilincinde yok. Kişi hakiki bir manevi ustayla karşılaşacak kadar talihliyse ve sıkı bir şekilde onun disiplininde hareket ederse o da çok kısa zamanda bir diğer manevi usta haline gelir.

Görüşmeci: Krişna bilincine doğru çağrılan biri nasıl hisseder? Şöyle ki, inanç duymakla mı başlar ya da …? Ondan beklenen talepler nelerdir? Krişna bilincini kabul ettiği ruh haletine nasıl gelir?

Prabhupada: Tabi ki, inanç her şeyin temel ilkesi. İnancınız yoksa o zaman hiçbir faaliyet yolunda ilerleme kaydedemezsiniz. Dolayısıyla Krişna bilincinde de… İnanç temel ilke. Tıpkı buraya gelmiş olmam gibi. Derslerime New York’ta başladım. Yani tek başıma Hare Krişna’yı söylüyordum. Biri geldi. Doğal olarak, meraktan ötürü biri geliyor. Biri gedi ve “Ah, bu Hintli svami de ne yapıyor? Bir bakayım.” Böylece oturdu. Başka biri geldi. Oturdu. Sonra bazıları anladı “Ah Svamiji çok güzel konuşuyor. Tekrar gelelim.” Ardından sonraki nokta svamiyle ya da benimle yakın ilişki istemesidir: “Svamiji, bir çok gündür seni duyuyorum. Bence çok hoş. Dolayısıyla sizin öğrenciniz olmak istiyorum.” O halde inanç temel ilke. Bir sonraki aşama bir öğrenci olmak istemesi. Ve bir öğrenci olmak ister istemez, sonraki aşama eğer onun uygun olduğunu düşünüyorsam benim onu bir öğrencim olarak kabul etmemdir. Ardından öğrenci olur olmaz benim düzenleyici ilkelerimi ve öğütlerimi izler. Sonra yavaş yavaş tüm kuşkulardan kurtulur ve kendiliğinden yasadışı seks hayatını, kumarı ya da et-yemeyi ve bir sürü diğer şeyi bırakır. Bu şekilde sabit hale gelir. O zaman bir zevk geliştirir; topluluktan, zevkten vazgeçemez. Sonra çekim, bağlılık. her şeyi toplum için yapmak ister. Bu şekilde Krişna aşkı geliştirir. Ve en son aşamada sadece Krişna’yı sever, başka kimseyi değil. Ve çünkü Krişna herkesi kapsadığından bu onun herkesi sevdiği anlamına gelir.

Görüşmeci: Bana tapınağınızı tarif edebilir misiniz?

Prabhupada: Şu an on dört tapınağımız var: New York, San Francisco, Los Angeles, Santa Fe, Buffalo, Boston, and Montreal, and Seattle, ve bir tane de New Vrindaban’da. Yaklaşık 130 dönüm toprak aldık ve orada, New Vrindaban’da büyüyoruz. Ve şimdi bir tapınağımız da Londra, Almanya ve Berlinde var. Ve Florida’dan arkadaşlarla müzakere ediyoruz ve bir temsilcimizi de Hawayi’ye gönderdik. Yavaş yavaş artıyor. Ve delikanlılar ve kızlar, özellikle daha genç kuşak… Benim öğrencilerim arasında en yaşlı öğrenci otuzbeş yaşında. Yoksa yirmi ila yirmibeş yaşları arasındalar.

Görüşmeci: Çoğu öğrencinizin hemen üniversite yaşından sonra bu kadar genç olmasına nasıl bir açıklama getiriyorsunuz ve burada Seattle’da olduğunuz ay boyunca başarılarınız neler oldu?

Prabhupada: Buraya yalnızca son on gün için geldim. Ve şimdiden Seattle’da en azından iki ya da üç kişi ikna edildi. Evet. Herkes bunu istiyor, sadece sizin ülkenizde değil heryerde görmek istiyorum. Çünkü en yüksek mutluluğa dair bilgi vermek, bu her insanın vazifesidir. Ve insanın eğilimi diğerlerine iyik etmek olmalıdır. Hayvan eğilimiyle insan eğilimi arasındaki fark budur. Öyleyse işte iyi bir şey, Krişna bilinci. Neden dağıtmayasınız ki? Özellikle bunun için büyük bir ihtiyaç olan sizin ülkenizde? Onlar ekonomik gelişim peişnde değil. Ekonomik gelişimin çoğunu görmüşler. Şimdi onlar için bu Krişna bilincini kabul etme vakti ve mutlu olacaklar. Benim vazifem bu.

Görüşmeci: Bana kendi geçmişinizden bir şey anlatır mısınız?Şöyle ki, nerede eğitim gördünüz, nasıl Krişna müridi oldunuz?

Prabhupada: Kalküta’da doğdum ve eğitim gördüm. Kalkata benim memleketim. 1896 ve babamın gözde çocuğuydum, dolayısıyla eğitimim biraz geç başladı ve yine de yüksek ortaokul, lisede sekiz yıl eğitim gördüm. İlkokulda dört yıl, yüksek ortaokulda sekiz yıl, kolejde dört yıl. Sona Gandhi’nin hareketine, ulusal harekete katıldım. Ama iyi bir tesadüften 1922’de Guru Maha Maharajımla , manevi ustamla tanıştım. Ve o zamandan beri, bu yola ilgi duyuyordum ve yavaş yavaş aile reisliği yaşamımı bıraktım. Hala bir üçüncü sınıf öğrencisiyken 1918 de evlendim. Ve böylece çocuklarım oldu. İş yapıyordum. Sonra 1954 te aile yaşamından çekildim. Dört yıl ailem olmadan yalnızdım. Ardından düzenli olarak 1959 da yaşamın feragat düzenini kabul ettim. Sonra kendimi kitaplar yazmaya adadım. İlk yayınım 1962 de çıktı ve üç kitap olunca o zaman 1965 te sizin ülkeniz için başladım ve 1965 Eylül’ünde buraya vardım. O zamandan beri Amerika, Kanada ve Avrupa ülkelerinde bu Krişna bilincini öğüt vermeye çalışıyorum. Ve yavaş yavaş merkezler gelişiyor. Öğrencilerde artıyor. Neler yapılacağını göreyim bakalım.

Görüşmeci: Siz kendiniz nasıl mürit oldunuz? Neydiniz ve mürit olmadan önce ne yaptınız?

Prabhupada: Size anlattığım aynı prensip, inanç. Bir arkadaşım beni zorla manevi ustama götürdü. Ve manevi ustamla konuştuğum zaman ikna olmuştum. Ve o zamandan itibaren filizlenme başladı.

Görüşmeci: Dans edişinizi benimle tartışır mısınız ve buna dair bir şey açılklar mısınız? Salı akşamı gördüm ve bunun hakkında daha fazla öğrenmek istiyorum.

Prabhupada: Biz bu dansı sanat olsun diye yapmıyoruz. Bu kendiliğinden. Dans ederiz, ağlarız, zikrederiz, güleriz ama suni olarak öğrenerek değil. Fakat Krişna bilinci öylesine güzel ki. Zikretmeye başladığınız zaman doğal olarak canınız dans etmeyi istiyor. Dolayısıyla bu yapay olarak öğretilmez. Krişna bilincinin gelişmesiyle kendiliğinden gelir.

Görüşmeci: Takdığınız el kisvesi nedir? Bunun anlamı nedir?

Prabhupada: Ne zaman fırsat olursa Hare Krişna’yı zikrediyorum ve boncuklar var. Yani boncukların üzerinde zikrediyorum. 108 tane boncuk var ve herbir boncuk da 18 isim zikrediyoruz, Hare Krişna Hare Krişna Krişna Krişna Hare Hare Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare. Dolayısıyla öğrencilerin en az 18 tur zikrediyor. Aslında…

Görüşmeci: [duraksama] Devamlı hizmetler hakkında daha çok öğrenmek istiyorum şöyle ki Krişna bilinci hakkında yazılmış kitaplar burada Seattle’da da mevcut mu ya da bu tapınaktan başka organizasyonlar var mı?

Prabhupada: Çoktan basılmış olan bir sürü kitabımız var. Bir tanesi, ilki Özgün Haliyle Bhagavad-gita. Bu Macmillan ve Şirketi tarafından basıldı. Bu kitaplardan istediğiniz sayıda tapınağımızdan temin edebilirsiniz. Ve sonraki kitap Lord Caitanya’nın Öğretileri. Bu da tapınağımızda mevcut. Ve sonraki kitap, üç bölüm halinde, Srimad Bhagavatam. Yani eğer birisi… Demek istediğim bunlar kitapların kapları. Dolayısıyla biri bu kitapları dikkatle okursa, Krişna bilinci bilimi tarafından çok kolayca anlaşılacaktır. Bu kitaplardan başka aylık dergimiz, Back to Godhead (Tanrılığa Dönüş) var. Yani eğer öğrenciler… Çok masraflı değil. Aylık dergi kopya başına sadece 35 sent ve üyelik yıllık dört dolar. Ve bu Bhagavad-gita As It Is ( Özgün Haliyle Bhagavad-gita) sadece 2.95 dolar. Tbai ki, Teachings of Lord Caitanya (Lord Caitanya’nın Öğretileri) ciltli, 5.95 dolar. Dolayısıyla oldukça kar getirecekler.

Görüşmeci: (duyulamıyor)

Prabhupada: Ah, evet. Görüşmeci: Krişna’ya ne sunuyorsunuz? Şöyle ki, bir Hristiyan kilisesinde ki sunu anlamında para sunuyor musunuz ya da bir şey yakıyor musunuz, mesela tütsü ya da bunu açıklayabilir misiniz? Prabhupada: Evet. Çiçekler, tütsü ve meyveler, aynı şey. Önceden açıklamıştım ki Onun Bhagavad-gita’da tarif ettiği ne varsa. Krişna der ki “ Bu şeyleri Bana adanmışlıkla sunan herkimse…” Öyleyse biz aynı ilkeyi takip ediyoruz. Dolayısıyla çok güzel şey. Öğrenciler takip ederse, bireysel olarak takip edebilirler. Kendi dairesinde bile Krişna’nın bir resmini tutup bir kandil, bir mum ve demek istediğim bir tütsü sunabilir. Ruhsal olarak ilerlediğini muazzam bir şekilde hissedecektir. Ve bu kitapları okursa, yaşamı tamamen değişecektir. Bu bir gerçek. [duraksama] Ve iki delikanlı, Krşnananda ve Alman çocuk çok yakında oraya gidiyor. Yani tabi ki Almanya’da çok fazla İngilizce kitap satmayı beklemiyoruz, ama belki… (son)

Copyright © 2008 - Hare Krishna Turkey - is proudly powered by Blogger
Smashing Magazine - Design Disease - Blog and Web - Dilectio Blogger Template