BİR KİTAP HAYATINIZI DEĞİŞTİREBİLİR - A BOOK CAN CHANGE YOUR LİFE


~*~*~*English is below the entry~*~*~*

Srila Prabhupada daima ses titreşiminin ve kitaplarının gücünü, gerçek bilgiye yetkin yazınlar aracılığıyla ulaşmanın önemini vurgular.

Prabhupada: Birine bir kitap satarsanız bu sizin onlara yaptığınız konuşmadan daha iyidir—üç dakikalık vaazınız ne yapacak ki? Ama eğer bir kitap okurlarsa hayatları değişebilir.

Srila Prabhupada always emphasizes on the power of sound vibration and the power of his books, the importance of getting the true knowledge through the authorized literature.

~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*
Prabhupada: If you sell a book to someone, that is better than your speaking to them–what will your three minutes’ preaching do? But if they read a book it may turn their life.

BARIŞA BİR ŞANS VERİN - GİVE PEACE A CHANCE

~*~*~* English is below the rest of the entry~*~*~

Prabhupada tüm yaşamınızı aşkın, özgür bırakan bir bilgi okyanusunda ve ruhsal konularda en yüksek ruhsal temsilcinin birlikteliğinde geçirebileceğiniz bir sürü güzel kitap yazmıştır. Nektarla, adanmışlıkla, aydınlatıcı öğretilerle ve daha fazlasıyla dolu olan Krsna kitabı benim en favorilerimden. Beatlesların, aynı zamanda Prabhupada’nın bir takipçisi ve öğrencisi olan George Harrison dii, inanç ve kimlik ayrımı gözetmeksizin öylesine birleştirici bir şekilde tıpkı öğretmeni A.C. Bhaktivedaqnta Prabhupada’dan öğrendiği gibi Krishna Bilinci’nin özünü ve özetini yazmış ki.

GEORGE HARRISON’DAN SÖZLER…

Herkes KRISHNA’yı arıyor.

Bazıları aradıklarının farkında değil ama arıyorlar.

KRISHNA TANRI’dır, varolan her şeyin Kaynağıdır, şimdiki, önceki ve hatta
olacak her şeyin SEBEBİDİR.

TANRI sınırsız olduğu gibi ONUN bir çok İsmi de vardır.

Allah- Buddha- Jehova- Rama: Hepsi KRISHNA, hepsi tektir.

Tanrı soyut değildir; Onun hem gayrişahsi hem de YÜCE, EBEDİ, MUTLULUK DOLU ve BİLGİ dolu olan Şahsiyetinin şahsi yönleri vardır. Bir su damlasının nasıl bir su okyanusuyla aynı nitelikleri varsa, bizim bilincimizin de TANRI’nın bilincinden nitelikleri vardır… lakin kimliğimiz ve maddi enerjiye (fiziksel beden, duyusal tatmin, maddi mülkler, ego vs.) olan bağlılığımız nedeniyle gerçek AŞKIN BİLİNCİMİZ kirletildi ve tıpkı kirli bir ayna gibi saf görüntüyü yansıtmaktan aciz.

Bir sürü yaşamdır GEÇİCİ olan ile birlikteliğimiz büyüdü. Bu geçici beden, kemik ve et torbası, bizim gerçek benliğimizle karıştırıldı ve bu geçici durumun son olduğunu kabul ettik.

Tüm çağlar boyunca, büyük AZİZLER bu geçici-olmayan, TANRI BİLİNCİNİN daimi halinin canlı Ruhların hepsinde yeniden uyandırılabileceğinin yaşayan kanıtı olarak kalmıştır. Her ruh potensiyel olarak ilahidir. Krsna Bhagavad Gita’da der ki: “Benliğinde sarsılmaz olan, tüm maddi kirliliklerden özgür olmakla, yogi Yüce Bilinçle temasta olmanın mutluluğunun en yüksek mükemmeliyet safhasındadır.” (VI,28)

YOGA -(BENLİK) farkındalığı için bilimsel bir metod- bilincimizi arındırıp, daha ileri kirlenmeleri durduracağımız ve Mükemmeliyet, tam BİLGİ, tam MUTLULUK haline erişeceğimiz süreçtir.

Bir Tanrı varsa, Onu görmek istiyorum. Kanıt olmadan bir şeye inanmak anlamsız ve Krişna bilinci ile meditasyon gerçekten TANRI idrakini kazanabileceğimiz metodlardır. Gerçekten Tanrı’yı görebilirsiniz ve Onu duyabilirsiniz, Onunla oynayabilirsiniz. Kulağa çılgınca gelebilir ama O gerçekten orada, gerçekten sizinle birlikte.

Hepsi herbir metodun USTALARI tarafından çoşku ile karşılanan bir çok yoga Yolu var– Raja, Jnana, Hatha, Kriya, Karma, Bhakti.

SWAMI BHAKTIVEDANTA ünvanında söylediği gibi, ADANMIŞLIK yolunu izleyen bir BHAKTI YOGİdir. Herbir düşünce, söz ve FİİL aracılığı ve ONUN Kutsal İsimlerini zikretmekle, adanmış
Hare Krishna, Hare Krishna Krishna Krishna, Hare HareHare Rama, Hare Rama söyşemekle hemen Tanrı-Bilinci geliştirir.

Sizden ricam bu KRSNA kitabından faydalanmanız, ve kavrayışı içine girmeniz. Sizden aynı zamanda YOGAnın benliği serbest bırakan yöntemi yoluyla Tanrınızla şimdi buluşmanız için bir randevu almanızı ve BARIŞA BİR ŞANS VERMENİZİ rica ediyorum.

TEK İHTİYACINIZ OLAN AŞK (KRISHNA) HARİ BOL

George Harrison 31/3/70
~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*

Prabhupada has written so many nice books that you can spend your whole life swimming in an ocean of Transendental liberating knowledge & in the association of the most exalted spiritual representative on spiritual subject matters. Krsna book which is full of nectar, devotion, enlightening teachings and more is one of my favourites . George Harrison of the Beatles who is also a follower and a student of Prabhupada wrote the sum and bonum of the Krishna Conscioussnes in such a uniting way regardless discrimination of religion, faith and identity, just as he learnt from his teacher A.C. Bhaktivedenta Prabhupada.
WORDS FROM GEORGE HARRISON…

Everybody is looking for KRISHNA.Some don’t realize that they are, but they are.

KRISHNA is GOD, the Source of all that exists, the Cause of all that is, was, or ever will be.
As GOD is unlimited HE has many Names.

Allah-Buddha-Jehova-Rama: All are KRISHNA, all are ONE.

God is not abstract; He has both the impersonal and the personal aspects to His personality which is SUPREME, ETERNAL, BLISSFUL, and full of KNOWLEDGE. As a single drop of water has the same qualities as an ocean of water, so has our consciousness the qualities of GOD’S consciousness… but through our identification and attachment with material energy (physical body, sense pleasures, material possessions, ego, etc.) our true TRANSCENDENTAL CONSCIOUSNESS has been polluted, and like a dirty mirror it is unable to reflet a pure image.
With many lives our association with the TEMPORARY has grown. This impermanent body, a bag of bones and flesh, is mistaken for our true self, and we have accepted this temporary condition to be final.

Through all ages, great SAINTS have remained as living proof that this non-temporary, permanent state of GOD CONSCIOUSNESS can be revived in all living Souls. Each soul is potentially divine. Krsna says in Bhagavad Gita: “Steady in the Self, being freed from all material contamination, the yogi achieves the highest perfetional stage of happiness in touch with the Supreme Consciousness.” (VI,28)

YOGA -a scientific method for GOD (SELF) realization- is the process by which we puirify our consciousness, stop further pollution, and arrive at the state of Perfection, full KNOWLEDGE, full BLISS.

If there’s a God, I want to see Him. It’s pointless to believe in something without proof, and Krishna Consciousness and meditation are methods where you can actually obtain GOD preception. You can actually see God, and Hear Him, play with Him. It might sound crazy, but He is actually there, actually with you.

There are many yogic Paths–Raja, Jnana, Hatha, Kriya, Karma, Bhakti–which are all acclaimed by the MASTERS of each method.SWAMI BHAKTIVEDANTA is as his title says, a BHAKTI Yogi following the path of DEVOTION. By serving GOD through each thought, word, and DEED, and by chanting HIS Holy Names, the devotee quickly develops God-consciousness. By chanting
Hare Krishna, Hare KrishnaKrishna Krishna, Hare HareHare Rama, Hare Rama.

I request that you take advantage of this book KRSNA, and enter into its understanding. I also request that you make an appointment to meet your God now, through the self liberating process of YOGA (UNION) and GIVE PEACE A CHANCE.

ALL YOU NEED IS LOVE (KRISHNA) HARİ BOL

George Harrison 31/3/70

BHAGAVAD GİTA'YA ÖVGÜLER - PRAISES to BHAGAVAD GİTA

~*~*~* English is below the rest of the entry~*~*~
Bhagavad-gita hakkında yazdık ve Bhagavad-gita’yı biraz Prabhupada’dan okuduk. Bugün dünyada Bhagavad-gita’nın binlerce farklı baskısı olmasına rağmen, A.C. Bhaktivedanta Prabhupada’nın Bhagavad-gita’sının neden farklı, eşsiz ve yetkin olduğunu üniversite akademisyenleri ve ünlü kişiliklerden okuyalım. İşte Bhagavad-gita’ya övgüler…

“Şüpheler musallat olunca, hayal kırıklıkları gözünü dikip yüzüme bakınca ve ufukta bir umut ışığı görmeyince, Bhagavad-gita’ya döner ve beni rahatlatacak bir dize bulurum; ve hemen bunaltıcı kederin ortasında gülümsemeye başlarım. Gita üzerine düşünenler ondan hergün taze bir neşe ve anlamlar çıkaracaktır.” ~ Mohandas K. Ghandhi

“ Sabahları aklımı, modern dünyamızın ve onun yazınlarının zayıf ve abes görünen yazınlarına kıyasla, Bhagavad-gita’nın harikulade ve kozmolojiye dayalı olan felsefesiyle yıkarım.” ~ Henry David Thoreau
"Bhagavad-gita’yı okuduğum ve Tanrı’nın bu evreni nasıl yarattığını düşündüğüm zaman diğer her şey öyle fuzuli görünüyor ki.” ~ Albert Einstein

“Bhagavad-gita’ya muhteşem bir gün borçlandım. Kitapların ilkiydi; bir imparatorluk bize konuşuyor gibiydi, hiçbirşey küçük ya da değersiz değil büyük, dingin, tutarlı, bize alıştırma yaptıran aynı soruları başka bir çağda ve iklimde düşünüp taşınmış ve nitekim yanıtlamış olan eski bir zekanın sesi.” ~ Ralph Waldo Emerson

“Bhagavad-Gita’nın eylemlerle ortaya konan Tanrrı’ya adanmışlıkla insanlığın ruhu üzerine çok derin bir etkisi var.” ~ Dr. Albert Schweizer

“… Sankritçeye erişimi olmayanlar için, bu kitaplar harikulade bir biçimde Bhagavatam’ın mesajını ifade ediyor.” ~ Dr. Alaka Hejib, Department of Sankrit and Indian Studies, Harvard University

“ … Bu derinden duyumsanmış, tesirli bir biçimde tasavvur edilmiş ve güzel bir şekilde açıklanmış bir çalışma. Bhagavad-gita’nın bu çevirisini mi, gözüpek açıklama metodunu mu, yoksa fikirlerinin sonsuz doğurganlığını daha çok övemliyim bilmiyorum. Gita üzerine böylesi önemli bir ses ve stili olan başka bir çalışma daha görmedim. Gelecek uzun bir süre boyunca modern insanın entelektüel ve ahlaki yaşamında önemli bir yer kaplayacak.” ~ Dr. Shaligram Shukla, Proffessor of Linguistics, Georgetown University

“Hint edebiyatındaki Hintli alimler ve benzer şekilde Krisna bilinci geleneği takipçileri için de orijinal metinleri modern bir İngilizceyle karşılaştırma ve Sri Bhaktivedanta’nın alim yorumu aracılığıyla bu çalışmanın daha derin olan ruhsal anlamıyla tanışmış olma fırsatını sağlayan bu büyük dini klasiğin ilk kez kolayca erişilebilir bir baskısına sahibiz.
… Açıklamayı yakından okuyan herkes, diğer çalışmalarında da olduğu gibi, burada Sri Bhaktivedanta’nın bir adanmışın çoşkun adanmışlığı ve estetik hassasiyeti ile metne bağlı bir alimin entelektüel titizliğinin sağlıklı bir karışımını bir araya getirdiğini sezebilir. Hiçbir noktada yazar metnin kastedilen anlamının belli bir dogmatik itikatın teşfikince karartılmasına izin vermiyor. “… Bu son derece incelikle işlenmiş ciltler, ilgileri ister bir alimin, bir adanmışın ya da genel okuyucunun motivasyonları ile hareke geçmiş olan Hint maneviyatı ve dini yazınlara kendini adamış tüm herkesin kütüphanesine bir hoş geldin katkısı olacaktır.” ~ Dr. J. Bruce Long, Department of Asian Studies, Cornell Universtiy

“ A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada tarafından çevrilen bu İngilizce baskı enfes. İngilizce transliterasyonları, eş anlamlıları, çevirileri ve detaylı açıklamalarıyla Orijinal Sankritçe ve Bengali metinlerle, yazarın konu hakkında derin bilgisine olan kolayca dayanılan tanıklığı içeriyor.” ~ Dr. O.B.L. Kapoor, Felsefe Bölümü Profesörü ve Kurul Başkanı Emeklisi, Government Postgraduate College, Gyanpur, Hindistan

~*~*~* For english please read the rest of the entry~*~*~*~

I have wirtten about Bhagavad-gita and we read about Bhagavad-gita from Prabhupada. Although Bhagavad-gita has thousands of different editions in the world today, let’s read from university scholars and famous personalities why A.C. Bhaktivedanta Swami’s Bhagavad-gita is different, unique and authorized. Here are the praises to Bhagavad-gita…

“When doubts haunt me, when dissappointments stare at me in the face, and I see not one ray of hope on the horizon, I turn to Bhagavad-gita and find a verse to comfort me; and I immediately begin to smile in the midst of overwhelming sorrow. Those who meditate on the Gita will derive fresh joy and meanings from it every day.” ~ Mohandas K. Ghandhi

“In the morning I bathe my intellect in the stupendous and cosmogonal philosophy of the Bhagavad-Gita, in comparison with which our modern world and its literature seems puny and trivial.” ~ Henry David Thoreau
"When I read the Bhagavad-Gita and reflect about how God created this universe everything else seems so superfluous.” ~ Albert Einstein

“I owed a magnificent day to the Bhagavad-Gita. It was the first of books; it was as if an empire spoke to us, nothing small or unworthy, but large, serene, consistent, the voice of an old intelligence which in another age and climate had pondered and thus disposed of the same questions which exercise us.” ~ Ralph Waldo Emerson

“The Bhagavad-Gita has a profound influence on the spirit of mankind by its devotion to God which is manifested by actions.” ~ Dr. Albert Schweizer

“… For those who have no Access to the Sanskrit language, these books convey, in superb manner, the message of the Bhagavatam.” ~ Dr. Alaka Hejib, Department of Sankrit and Indian Studies, Harvard University

“…It’s a deeply felt, powerfully conceived, and beautifully explained work. I don’t know whether to praise more this translation of the Bhagavad-gita, it’s daring method of explaination, or the endless fertility of it’s ideas. I have never seen any other work on the Gita with such an important voice and style… It will occupy a significant place in the intellectual and ethical life of modern man for a long time to come.” ~ Dr. Shaligram Shukla, Proffessor of Linguistics, Georgetown University

“… For the first time we posses a readily accessible edition for this great religious classic that will provide opportunity for Indian scholars in Indian literature and followers of the Krsna Consicousness tradition alike to compare the original text with a modern English translation and become acquainted with the deeper spiritual meaning of this work through the learned commentary of Sri Bhaktivedanta.

… Anyone who gives a close reading to the commentary will sense that here, as in his other Works, Sri Bhaktivedanta has combined a healthy mixture of the fervent devotion and aesthetic sensitivity of a devotee and the intellectual rigor of a textual scholar. At no point does the author allow the intented meaning of the text to be eclipsed by the promotion of a particular doctrinal persuasion. “…These exquisitely wrought volumes will be a welcome addition to the libraries of all persons who are committed to the study of Indian spirituality and religious literature whether their interests are sparked by the motivations of the scholar, the devotee or the general reader.” ~ Dr. J. Bruce Long, Department of Asian Studies, Cornell Universtiy

“This English edition translated by A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada is superb. It contains the original Sanskrit and Bengali verses with their English transliterations, synonyms, translations and elaborate purports, easily bearing testimony to author’s profound knowledge of the subject.” ~ Dr. O.B.L. Kapoor, Emeretitus Charman and Professor, Department of Philosophy, Government Postgraduate College, Gyanpur, India

BHAGAVAD GİTA AS IT IS'İN İÇERİĞİ - CONTENTS OF THE BHAGAVAD GITA

~*~*~* English is below the rest of the entry~*~*~*
A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada: Bhagavad-gita’nın konusu beş temel gerçeğin idrakini gerektirir. Öncelikle, Tanrı bilimi ve sonra da canlı varlıkların, jivaların yapısal konumu açıklanır. Denetleyici anlamına gelen işvara vardır ve denetlenen canlı varlıklar, jivalar vardır. Bir canlı varlık kontrol edilmediğini lakin özgür olduğunu söylerse, o halde o çılgındır. Canlı varlık her anlamda kontrol edilir, en azından koşullanmış yaşamında. Bu yüzden Bhagavad-gita’da konu işvara yani yüce denetleyici ve jivalar yani denetlenen canlı varlıklar ile ilgilenir. Prakirti (maddi doğa) ve zaman (tüm evrenin varoluş süresi ya da maddi doğanın tezahürü) ve karma (faaliyet) da tartışılır. Kozmik tezahür farklı faaliyetlerle doludur. Tüm canlı varlıklar farklı faaliyetlerle meşguldür. Bhagavad-gita’dan Tanrı’nın ne olduğunu, canlı varlıkların ne olduğunu, prakirtinin ne olduğunu, kozmik tezahürün ne olduğunu, zaman tarafından nasıl kontrol edildiğini ve canlı varlıkların faaliyetlerinin neler olduğunu öğrenmeliyiz.
~*~*~* For english please read the rest of the entry~*~*~*

A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada: The subject of the Bhagavad-gita entails the comprehension of five basic truths. First of all, the science of God is explained and then the constitutional position of the living entities, jivas. There is isvara, which means the controller, and there are jivas, the living entities which are controlled. If a living entity says that he is not controlled but that he is free, then he is insane. The living being is controlled in every respect, at least in his conditioned life. So in the Bhagavad-gita the subject matter deals with the isvara, the supreme controller, and the jivas, the controlled living entities. Prakrti (material nature) and time (the duration of existence of the whole universe or the manifestation of material nature) and karma (activity) are also discussed. The cosmic manifestation is full of different activities. All living entities are engaged in different activities. From Bhagavad-gita we must learn what God is, what the living entities are, what prakrti is, what the cosmic manifestation is, how it is controlled by time, and what the activities of the living entities are.

BHAGAVAD GİTA ÖZGÜN HALİYLE - BHAGAVAD GİTA AS IT IS

~*~*~* English is below the rest of the entry~*~*~*

Hare Krishna! Bugün sizinle paylaşmak istediğim çok özel bir hediye var: Bhagavad-gita. Bence Bhagavad-gita şimdiye kadar insanlığa verilmiş en güzel hediyelerden biri. Bugün bu kitabı en değerli hediyesi, hayatlarının kurtarıcısı olarak gören milyonlar var. Bhagavad-gita evrensel anlamda Hindistan’ın ruhsal bilgeliğinin mücevheri olarak ünlüdür. Bugünde hala Hindistan’da görebileceğiniz. Kurukşetra savaş alanı denilen yerde Krişna tarafından Arjuna’ya konuşulmuştur. Arjuna’nın çağımız Kali (tartışma, kavga ve ikiyüzlülük) çağında yaşayabileceğimiz tüm kafakarışıklığı, sıkıntılar, görevlerimiz, varlığımızın nedeni, evren, Tanrı’nın ne olduğu, benlik idraki ve daha fazlasına dair sorduğu en mükemmel sorular ve Krishna’nın bu sorulara karşılık, o zamanlardan beri insanlığı aydınlatan mükemmel cevapları Bhagavad-gita’da bulanabilir. Bhagavad-gita’nın kabul edilmiş ve yetkin bir yazın olduğunun göstergesi bugün elimizdeki Bhagavad-gita As It Is’i İngilizce olarak tüm dünyaya kazandıran A.C. Bhaktivedanta’nın, öğrettiği felsefeyi yaşayan kabul edilmiş bir acarya, Vedik bilgini ve büyük bir adanmış olmasıdır. Ayrıca Bhagavad-gita’nın bugün milyonların hayatını benlik-farkındalığı yönünde değiştirmiş olmasıdır. Birde bunlara günümüz akademisyenlerinin övgü dolu sözleri eklenince, size şimdilik söyleyebileceğim, hem kitabı çevip özgün öğretiye sadık kalarak yorumlayan hem de Uluslarası Krişna Bilinci Topluluğunun kurucu Acarya’sı A.C. Bhaktivedenta Swami Prabhupad’dan Bhagavad-gita’yı okumaktır. Umarım kitabın giriş kısmından aşağıda ki kısa alıntı size çok daha iyi anlatacaktır.

A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, Bhagavad-gita As It Is Giriş
...Bhagavad-gita nedir? Bhagavad-gita’nın amacı insanlığı maddi varoluşun bilgisizliğinden kurtarmaktır. Her insan bir çok çeşilde zorluk içerisinde Arjuna da Kurukşetra Savaşında savaşmakta zorluk içerisinde olduğu gibi. Arjuna Sri Krişna’ya teslim oldu ve netice olarak Bhagavad-gita konuşuldu. Sadece Arjuna değil ama her birimiz bu maddi varoluş yüzünden kaygılar içerisindeyiz. Bizim tam anlamıyla mevcudiyetimiz varolmayış atmosferi içerisinde. Gerçekte biz varolmayışla tehtit edilmek anlamına gelmiyoruz. Bizim mevcudiyetimiz ebedi. Ama öyle ya da böyle asat içerisine konduk. Asat var olmayana isnat eder.

Istırap çeken bir sürü insan arasından ne olduklarına göre konumlarını, neden bu uygunsuz konuma sokulduklarını ve bunun gibilerini gerçekten soruşturan bir kaçı var. Kişiye bu ıstırabını sorgulama durumunu hatırlatılmadıkça, ıstırap çekmek istemediğini lakin daha çok tüm ıstıraplara bir çözüm bulmak istediğini fark etmedikçe, o halde kişi mükemmel bir insan olarak düşünülmemeli. İnsanlık kişinin aklında bu çeşit bir soruşturma uyandığı zaman başlar. Brahma-sutra da bu soruşturmaya Brahma jihnasa denir. İnsan Mutlağın doğasını soruşturmadıkça her eylemi bir başarısızlık olarak düşünülmeli. Bu nedenle neden acı çektiğini ya da nereden geldiğini ve ölümden sonra nereye gideceklerini soruşturmaya başlayanlar, Bhagavad-gita’yı anlamaya uygun öğrencilerdir. …

Hare Krishna! Today there is a very precious gift that I want to share with you: Bhagavad-gita. I think Bhagavad-gita is one of the best presents ever given to humanity. Today there are millions who consider this book as the most precious gift of their life and the savior of their life. Bhagavad-gita is universally renowned as the jewel of India’s spiritual wisdom. It was spoken by Krishna to Arjuna on the battlefield of Kurukşetra which you can stil see in India. Arjuna’s perfect questions about all the confusion, anxieties, our duties, the cause of our existence, the universe, what God is, self-realization and more, that we may experience in this age of Kali (the age of fight, quarrel and hypocrisy) and Krishna’s perfect answers to those questions, that have been enlightening the mankind since then can be found in the Bhagavad-gita. The indicator of Bhagava-gita’s being an approved and authorized literature today is A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’s being an authorized acarya who has brought the Bhagavad-gita As It Is in, that we are holding in our hands today in english, to the whole world and his being a Vedic scholar and a great devotee. Furthermore it’s the reason why Bhagavad-gita As It Is has changed the lives of million’s in the direction of self-realization. Moreover, when the prasing words of the present scholar’s are added, I can just tell you for now to read Bhagavad-gita from A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, both who translated and commented the book strictly sticking to the original teachings and who is the Founder Acarya of International Society of Krishna Consiousness. I hope the small excerpt from the introduction part of the book will tell you much better.

A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, Bhagavad-gita As It Is Introduction

…Just what is the Bhagavad-gita? The purpose of Bhagavad-gita is to deliver mankind from the nescience of material existence. Every man is in difficulty in so many ways, as Arjuna also was in difficulty in having to fight the Battle of Kuruksetra. Arjuna surrendered unto Çri Krsna, and consequently this Bhagavad-gita was spoken. Not only Arjuna, but every one of us is full of anxieties because of this material existence. Our very existence is in the atmosphere of nonexistence. Actually we are not meant to be threatened by nonexistence. Our existence is eternal. But somehow or other we are put into asat. Asat refers to that which does not exist.

Out of so many human beings who are suffering, there are a few who are actually inquiring about their position, as to what they are, why they are put into this awkward position and so on. Unless one is awakened to this position of questioning his suffering, unless he realizes that he doesn’t want suffering but rather wants to make a solution to all suffering, then one is not to be considered a perfect human being. Humanity begins when this sort of inquiry is awakened in one’s mind. In the Brahma-sütra this inquiry is called brahma jijïasa. Athato brahma jijïasa. Every activity of the human being is to be considered a failure unless he inquires about the nature of the Absolute. Therefore those who begin to question why they are suffering or where they came from and where they shall go after death are proper students for understanding Bhagavad-gita. …

SÖYLE ve MUTLU OL - CHANT and BE HAPPY

~*~*~* English is below the rest of the entry~*~*~*~


Hare Krişna ruh arkadaşlarım! Haftasonu ruhsal olarak çoşkun geçti çünkü Maha Mantranın sesi, büyük potansiyelde bir gençliğin Hare Krişna mantrasını alıp bizimle birlikte söylediği çok hoş, iyi organize edilmiş bir gençlik festivalinde yankılandı. Ruhsal ses titreşimi birkez daha birçok ruha dokundu ve bazılarının Hare Krişna mantrası, hayatın anlamı ve Prabhupada’nın kitaplarını sorguladığı gençliği uyandırdı.

Prabhupada:Eğer bu aşkın sesleri aralıksız olarak titreştirirseniz, kulaklarının içine işleyecek ve kalplerine girecektir, ve o zaman Krişna’ya karşı doğal çekimleri yeniden canlanacaktır. Öyleyse isteksiz ve talihsiz kişilerin geçici bahaneleri için üzülmeyin, siz sadece Sankirtana, Prasadam ve yazınları dağıtma yönünde programımızı devam ettirin ve etkisi görülecektir.

HARE KRSNA HARE KRSNA KRSNA KRSNA HARE HAREHARE RAMA HARE RAMA RAMA RAMA HARE HARE

~*~*~* For english please read the rest of the entry~*~*~*~

Hare Krishna soul friends! The weekend was spiritually ecstatic because the sound of the Maha Mantra resonated in a very nice, well organized youth festival where the great potential of youth took the Hare Krsna mantra and chanted with us. The spritiual sound vibration once again touched many souls and awakened the youth, leading some to inquire more about the Hare Krsna Maha Mantra, meaning of life and Prabhupada’s books.

Prabhupada: If you vibrate these transcendental sounds everywhere continually, it will pierce their ears and enter their hearts, and then their natural attraction for Krsna will be revived. So do not care for the temporary excuses of the unwilling and unfortunate persons, you simply carry our program forward distributing Sankirtana, Prasadam and literatures and the effect will take place.

HARE KRSNA HARE KRSNA KRSNA KRSNA HARE HAREHARE RAMA HARE RAMA RAMA RAMA HARE HARE

HARE KRİŞNA MAHA MANTRASI - HARE KRISHNA MAHA MANTRA


İlahi Lütuf A. C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada tarafından “Hare Krsna Maha Mantra” açıklaması:

Albüm plağının kapağında açıklandığı gibi,

Hare Krsna, Hare Krsna, Krsna Krsna, Hare HareHare Räma, Hare Räma, Räma Räma, Hare Hare’ nin zikredilmesiyle — bu aşkın ses titreşimi Krişna bilincimizi yeniden canlandırmak için son derece güzel bir metottur. Yaşayan spirituel ruhlar olarak hepimiz özünde Krish bilinçli varlıklarız ancak zamanın başlangıcından beri madde ile olan birlikteliğimizden ötürü bilincimiz şu an maddi atmosferle kirlenmiştir.Bu kirlenmiş canlı kavramında, hepimiz maddi doğanın kaynaklarını sömürmeye çalışıyoruz, ama aslında giderek daha çok karmaşıklıklığımızda dolanıyoruz. Bu illüzyona maya ya da maddi doğanın sıkı kanunlarına karşı çetin mücadele denir. Maddi doğaya karşı bu aldatıcı mücadele Krsna bilincimizin yeniden canlandırılmasıyla bir kerede durdurulabilir. Krsna bilinci zihin üzerine yapay bir dayatma değildir. Bu bilinç canlı varlığın özgün enerjisidir. Aşkın titreşimi duyduğumuz zaman, bu bilinç yeniden canlanır. Ve yöntem bu çağın otoriteleri tarafından önerilir. Aynı zamanda uygulanılabilir deneyimle de, maha-mantra’nın, ya da Kurtuluş için Büyük Zikrin devamlı tekrarlanmasıyla bunu algılayabiliriz, kişi bir seferde ruhsal tabakadan gelen aşkın çoşkunluğu hissedebilir.

Kişi duyu, akıl ve zihin aşamalarını geçerek gerçekten ruhsal anlayış düzeyindeyse, aşkın seviyeye yerleşmiştir.Hare Krsna, Hare Krsna, Krsna Krsna, Hare HareHare Rama, Hare Rama, Rama Rama, Hare Hare’ ninzikredilmesi bilincin tüm aşağı hallerine- yani tensel, akli ve zihinsele baskın çıkarak doğrudan ruhsal platformdan harekete geçer. Ne mantranın dilini anlamaya ne de zihinsel spekulasyonlara ya da maha-mantra’nın zikredilmesinde herhangi entellektüel bir düzeltmeye ihtiyaç vardır.Doğrudan ruhsal platformdan beliriverir ve aslında, herkes önceden bir meziyete sahip olmadan da bu aşkın ses titreşimine katılıp kendinden geçerek dans edebilir. Biz pratik olarak gördük. Bir çocuk bile zikirde yer alabilir ya da hatta bir köpek bile katılabilir.Bununla beraber, zikir Tanrı’nın saf bir adanmışının dudaklarından duyulmalı, öyle ki çabuk etki elde edilebilsin. Mümkün olduğunca, bir yılanın dilinin değdiği sütün zehirli etki etmesi kadar adanmış olmayanın dudaklarından gelen zikirden kaçınılmalı. Hara kelimesi Tanrı’nın enerjisine hitap etme şeklidir. Hem Krsna hem de Rama doğrudan Tanrı’ya hitap etme şekilleridir, ve bunlar “en yüksek zevk, ebedi.” anlamına gelir. Hara Tanrı’nın yüce zevk potensiyelidir. Bu potansiyel, Hare olarak hitap edildiği zaman bizim Yüce Tanrı’ya erişmemize yardım eder.Maddi enerjiye maya denir, aynı zamanda bizim Tanrı’nın marjinal enerjisi olduğumuz kadarbu da Tanrı’nın çoklu potensiyellerinden bir tanesidir. Canlı varlıklar maddeye daha üstün olan enerji olarak tanımlanır. Üstün enerjidaha aşığı olan enerjiyle temasa geçtiği zaman birbirine zıt bir hal alır. Ancak üstün marjinal enerji, ruhsal potensiyel olan Hara ile temasa geçtiği zaman mutlu olur , canlı varlığın normal durumudur. Üç kelime yani Hara, Krsna ve Rama, maha-mantra’nın aşkın tohumlarıdır ve zikir Tanrı’ya ve O’nun içsel enerjisi, Hara’ ya koşullanmış olan ruha koruma sağlaması için ruhsal çağrıdır. Zikir tam olarak bir çocuğun annesi için gerçek haykırışı gibidir. Anne Hara, yüce baba Hari ya da Krsna’nın lütfunu kazanmaya yardım eder ve Tanrı kendini böylesi içten bir adanmışa gösterir. Bu nedenle, bu çağdaHare Krsna, Hare Krsna, Krsna Krsna, Hare Hare Hare Rama, Hare Rama, Rama Rama, Hare Hare maha-mantrasını zikretmek kadar etkili başka bir yol yoktur.

ULUSLARI BİRLEŞTİRMEK - UNITING THE NATIONS

~*~*~*English is below the entry~*~*~*
Aşağıdaki Prabhupada’nın tüm Bangkok halkına yazdığı bir mektubundan alıntılanmıştır.

14 Aralık 1974, Bombay

…Bu Krişna Bilinci görevi yobaz değildir. Biz Birleşik Devletlerin başaramadığını yapmak istiyoruz. Bu insan bedeni formu yaşamın tüm problemlerini çözmek için bir fırsat. Bu sorunu çözmek için evrim yoluyla insan yaşamına erdik. Asıl sorun doğum, ölüm, hastalık ve yaşlılığın tekrarı.

Fakat doğum, ölüm, hastalık ve yaşlılığın olmadığı başka bir yaşam konumu var. Bu Krişna Bilinci hareketi insanı o konuma yükseltme yöntemidir. Bu büyük bir bilim ve Bhagavad-gita’da ayrıntılı bir şekilde açıklanır.

Öyleyse bizim görevimiz tüm insanlığa bu takdisi vermektir. Bu temelde beraberce işbirliği yapalım ki daha etkili bir Birleşik Devletler olsun. İnsan toplumunun başlıca ihtiyacı, ruhsal hayat temelinde birleşelim…

A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada
~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*

Below is qouted from a letter written by Prabhupada to all the people of Bangkok

Bombay 14 December, 1974

…The Krishna Consciousness mission is not sectarian. We want to do what the United Nations has failed to do. The human form of body is an opportunity for solving all the problems of life. Through evolution we come to the human life for solving this problem. The real problem is the repetition of birth, death, disease, and old age.

But there is another status of life where there is no birth, death, disease, and old age. The Krishna Consciousness movement is the means for promoting the human being to that status. This is a great science, and it is elaborately explained in the Bhagavad-gita.

So our mission is to give this benediction to all humanity. Let us cooperate together on this basis so that it will be a more effective United Nations, We shall be united on the basis of the prime need of human society, spiritual life…

A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada

EN YÜKSEK AŞK, LSDden DAHA YÜKSEK - THE HIGHEST LOVE, HIGHER THAN LSD

~*~*~*English is below the rest of the entry~*~*~*


Srila Prabhupada’nın Science of Self Realization ( Benlik İdraki Bilimi), En Yüksek Aşk yazısından alıntılanmıştır.

Lord Caitanya der ki Krişna’ya adanmışlık hizmeti sunmak yaşamın en yüksek mükemmeliyet aşamasıdır, ve buna kıyasla insanların bu maddi dünyada özlemini duydukları diğer şeyler okyanustaki baloncuklar gibidir. Genellikle insanlar ödüller peşinde ve bu yüzden dindar oluyorlar. “Ben Hinduyum.”, “Ben Hristiyanım,” Ben bir Yahudiyim,” “Ben Müslümanım” , “Ben buyum, ben şuyum ve bu yüzden dinimi değiştiremem . Krişna’yı kabul edemem diyorlar.” Buna dindarlık, dharma denir. Böylesi materyalist, tutucu bir din fikriyle, ritueller ve inanca saplanıp kalmakla bu maddi dünyada çürüyecekler. Dini ilkelerini takip ederlerse maddi refah kazanacakları izlenimi altındalar. Elbette ki eğer kişi herhangi bir dini inanca bağlı kalırsa maddi yaşam için olanaklara sahip olacaktır. Neden insanlar bu maddi refahı istiyor? Duyusal tatmin için. Düşünüyorlar ki, “ Çok hoş bir karım olmalı. Çok iyi çocuklarım olmalı. Çok iyi bir konumum olmalı. Başkan olmalıyım. Başbakan olmalıyım.” Bu duyusal tatmindir. Ve kişi hüsrana uğrayınca ve zengin olmanın ya da başbakanlığa erişmenin ona mutluluk getirmediğini görünce, seks hayatının tüm tadının çıkardıktan sonra tümüyle hüsrana uğrayınca o zaman belki LSD alıyor ve boşlukla bir olmaya çalışıyor. Ama bu şaçmalık mutluluk veremez. İşte mutluluk: kişi Krişna’ya yaklaşmalıdır. Aksi halde LSD karmaşıklığında sonlanııp gayrişahsi boş kavramlarda dolaşır. İnsanlar yılgın. Hakiki bir ruhsal hayatları yoksa yılgın olmalılar çünkü kişi doğası gereği ruhsaldır.

Bir kimse Krişna olmadan nasıl mutlu olabilir ki? Farzedin ki kişi okyanusa atıldı. Orada nasıl mutlu olsun ki? Bu mümkün değil. Bu bize göre değil. Kişi çok iyi bir yüzücü olabilir ama ne kadar yüzebilir ki? Nihayetinde yorulur ve boğulur. Benzer şekilde, biz doğamız gereği ruhsalız. Nasıl bu maddi dünyada mutlu olabiliriz ki? Bu mümkün değil. Ama insanlar hayatta kalmak için bir sürü geçici ayarlamalar yaparak burada kalmaya çalışıyor. Bu yama işi mutluluk değil. Eğer kişi gerçekten mutluluk istiyorsa yolu: kişi Tanrı aşkına erişmeli. Kişi Krişna’yı sevemedikçe, kediler, köpekler, ülke, ulus ve toplum için aşkını bitirmedikçe ve yerine Krişna’ya olan aşkına yoğunlaşmadıkça mutluluk sözkonusu değil. Rupa Goswami bu bağlamda çok güzel bir örnek vermiştir: kişiyi fikirler ve halüsinasyonlarla doyuran çok ilaç vardır. Ama Rupa Goswami der ki kişi Tanrılığın aşkının bu son ilacını, krsna-premayı tatmadıkça meditasyonla, gayrişahsi monizm (bircilik) ve bir dürü diğer rahatsızlıktan büyülenecektir.

~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

Quoted from Srila Prabhupada’s Science of Self Realization, The Highest Love

Lord Caitanya says that to render devotional service to Krsna is the highest perfectional stage of life, and compared to this, other things for which people are hankering in this material world are like bubbles in the ocean. Generally, people are after rewards, and therefore they become religious. They say, “I am a Hindu,” “I am a Christian,” “I am a Jew,” “I am Muhammadan,” “I am this, I am that, and therefore I cannot change my religion. I cannot accept Krsna.” This is called religiosity, dharma. With such a materialistic, sectarian idea of religion, they will rot in this material world, stuck to rituals and faith. They are under the impression that if they follow their religious principles, they will get material prosperity. Of course, if one sticks to any kind of religious faith, he will get facilities for material life. Why do people want this material prosperity? For sense gratification. They are thinking, “I shall have a very nice wife. I shall have very good children. I shall have a very good post. I shall become president. I shall become prime minister.” This is sense gratification. And when one is frustrated and has seen that to be rich or to attain the presidency cannot give him happiness, after squeezing out all the taste of sex life, when he is completely frustrated, then perhaps he takes to LSD and tries to become one with the void. But this nonsense cannot give happiness. Here is happiness: one must approach Kåñëa. Otherwise, it will end in LSD confusion and roaming in impersonal void concepts. People are frustrated. They must be frustrated if they do not have genuine spiritual life, because a person is spiritual by nature.

How can anyone be happy without Krsna? Suppose one is thrown into the ocean. How can he be happy there? That is not for us. One may be a very good swimmer, but how long will he be able to swim? He eventually becomes tired and drowns. Similarly, we are spiritual by nature. How can we be happy in this material world? It is not possible. But men are trying to remain here, making so many temporary adjustments for survival. This patchwork is not happiness. If one really wants happiness, here is the process: one must attain love of Godhead. Unless one can love Krsna , unless one finishes with love for cats, dogs, country, nation, and society and instead concentrates his love on Krsna, there is no question of happiness. Rupa Gosvami has given a very nice example in this regard: there are many drugs that saturate one with ideas or hallucinations. But Rupa Gosvami that unless one tastes that final drug of love of Godhead, krsna-prema, he will have to be captivated by meditation, impersonal monism, and so many other distractions.

HAYAT ANLAMINI BİLENE BASİT - LIFE IS EASY TO WHO KNOWS THE MEANING

~*~*~*English is below the entry~*~*~*

Hare Krişna! Paylastigimiz felsefe çok derin ve incelikli ama Prabhupada’nın adanmışlık ve entellektüel lütfuyla oldukça anlaşılır. Ne zaman şu soruları kendimize soracağız: Yaşam nedir? Neden buradayız? Hayatta ki amacım ne? Tanrı kim? Ne zaman yaşamlarımızı değiştireceğiz? Belki o gün bugündür? Karmaşıklaşan hayatımızda durup kendimize hayat için vakit ayıralım. Bu soruların cevaplarını Prabhupada’dan duyabilirsiniz.

Prabhupada: Felsefe karmaşık hale gelmez; yaşam şekli – yalınlıktan karışıklığa doğru- karmaşıklaşıyor . Aksi halde her şey orada. Tıpkı doğa kanuna göre gün doğumunun karmaşık olmaması gibi. Süreç aynı. Öyleyse güneşin altında bir şeyleri karmaşıklaştırıyoruz. Dolayısıyla eğer yaşamın ne olduğunu bilirsek o zaman karmaşa yok. Ama onlar bilmiyorlar. Özellikle modern eğitim, onlar bir şeyleri daha da karmaşıklaştırıyorlar. Bu yüzden sözde felsefe karmaşık hale geliyor.

~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

Hare Krishna! The philosophy we are sharing is deep and subtle but by Prabhupada’s devotional and intellectual grace it’s simple though. When will I ask ourselves those questions: What is life? Why are we here? What’s my purpose in life? Who is God? When will we change our lives? Maybe that day is today? Let’s cease in our lives that are becoming complicated to take our time for life. We can hear the answers to those questions from Prabhupada.

Prabhupada: Philosophy does not become complicated; the mode of living becoming complicated—from simplicity to complication. Otherwise everything is there. Just like by nature’s law, the sunrise is not complicated. It is the same process (indistinct). So we are making complicated things underneath the sun. So if we know what is life, then there is no complication. But they do not know. Especially the modern education, they are making things more and more complicated. Therefore the so-called philosophy is becoming complicated.

RUHSAL SEMA - SPIRITUAL SKY

~*~*~*English is below the entry~*~*~*

Aslında başka bir dünya var, ruhsal bir dünya. Bhagavad gita (8.20) de ifade edildiği gibi:

paras tasmat tu bhavo nyovyakto vyaktat sanatanauyau sa sarvenu bhutenunasyatsu na vinasyati

Bununla birlikte ebedi olan ve bu tezahür eden ve etmeyen maddeye üstün olan başka bir doğa daha var. O yüce ve asla yok edilemez. Bu dünyadaki her şey yok edildiği zaman, o kısım olduğu gibi kalır.

Bu maddi doğada her şey yaratılır, bir süre kalır, bazı ürünler meydana getirir, ufalır ve sonunda yok olur. Bedenlerimiz belli bir anda cinsel ilişki vasıtasıyla yaratılır. Babanın semeni emulsiyona dönüşür ve bir bezelye formunu alır, ve canlı varlık ya da ruh bu form içine sığınır, ve sığındığı için eller, bacaklar, gözler geliştirir. Bu gelişim yedi ayda tamamlanır ve dokuzuncu ayda insan rahimden dışarı çıkar. Ruh bulunduğu için çocuk büyür. Ruh bulunmasaydı, gelişsme olmazdı ve çocuk ölü doğardı. Bu olu bedeni alıp kimyasallarda koruyabiliriz ama gelişmeyecektir. Gelişim bedenin değisimi anlamına gelir. Hepimizin bebek bedenleri oldu ama bu bedenler artık yok. Bir bebeğin bedeni bir çocuğun bedenine gelişir ve bu beden bir delikanlının bedenine gelişir, ve o beden de sonunda yaşlı bir adamın bedenine dönüşecek bir gencin bedenine gelişir. Sonunda beden tamamen yok olur. Tüm kozmik tezahür, bu maddi dunyanın devasa formu da aynı sürece göre işliyor. Belli bir noktada yaratılır, gelişir, devam ettirilir ve belli bir aşamada eriyip gider. Bu maddi dünyanın doğasıdır. Belli bir aralıkta görünür ve tekrar yok olur. (bhutva bhutva praleyate) [Bg. 8.19].

~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

There is actually another world, a spiritual world. As stated in the Bhagavad gita (8.20):

paras tasmat tu bhavo nyovyakto vyaktat sanatanauyau sa sarvenu bhutenunasyatsu na vinasyati

Yet there is another nature, which is eternal and is transcendental to this manifested and unmanifested matter. It is supreme and is never annihilated. When all in this world is annihilated, that part remains as it is.

In this material nature, everything is created, it stays for some time, produces some by products, dwindles, and finally vanishes. Our bodies are created at a certain moment by sexual intercourse. The semen of the father emulsifies and takes a pea form, and the living entity, or soul, takes shelter in that form, and because it takes shelter, it develops hands, legs, eyes, etc. This development is complete in the seventh month, and in the ninth month the human being comes out of the womb. It is because the soul is present that the child develops. If the soul is not present, there is no development, and the child is born dead. We can take this dead body and preserve it in chemicals, but it will not develop. Development means change of body. All of us have had baby bodies, but those bodies are no longer existing. The body of a baby develops into the body of a child, and that body develops into the body of a boy, and that body develops into a youth s body, which eventually turns into an old man s body. Finally the body completely vanishes. The whole cosmic manifestation, the gigantic form of this material world, is also working according to this same process. It is created at a certain point, it develops, it is maintained, and at a certain stage it is dissolved. That is the nature of the material world. It is manifest at a certain interval, and again it vanishes (bhutva bhutva praleyate) [Bg. 8.19].

NE İYİLİK NE KÖTÜLÜK SİZİ ETKİLEMESİN - NEITHER GOOD NOR EVIL AFFECTS YOU

~*~*~*English is below the entry~*~*~*


Bhagavad Gita 2.58, A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada Tarafından Çeviri


"Maddi dünyada kazanacağı her türlü iyilikten ya da her türlü kötülükten etkilenmeyen,buna ne şükreden ya da bunu hakir gören kişi sıkı bir şekilde mükemmel bilgide sabitleşmiştir."

A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’nın Açıklaması: Maddi dünyada daima iyi ya da kötü olabilecek bir karışıklık vardır. Bunun gibi maddi karışıklıklarla altüst olmayan, iyilik ya da kötülükten etkilenmeyen kişinin Krişna bilincinde sabitleştiği anlaşılır. Kişi maddi dünyada olduğu sürece daima iyilik ya da kötülük olasılığı vardır çünkü bu dünya ikilik doludur. Lakin Krişna bilincinde sağlamlaşan kişi iyilik ya da kötülükten etkilenmez çünkü o sadece tümüyle- mutlak iyilik olan Krişna ile ilgilenir. Krişna’ya olan böyle bir bilinç kişiyi teknik olarak samadhi denilen mükemmel bir aşkın konuma yerleştirir.

~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

Bhagavad Gita 2.58, translation by A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada


"In the material world, one who is unaffected by whatever good or evil he may obtain, neither praising it nor despising it, is firmly fixed in perfect knowledge. "

Purport by A.C Bhaktivedanta Swami Prabhupada : There is always some upheaval in the material world which may be good or evil. One who is not agitated by such material upheavals, who is unaffected by good and evil, is to be understood to be fixed in Krsna consciousness. As long as one is in the material world there is always the possibility of good and evil because this world is full of duality. But one who is fixed in Krsna consciousness is not affected by good and evil, because he is simply concerned with Krsna, who is all-good absolute. Such consciousness in Krishna situates one in a perfect transcendental position called, technically, samadhi.

DHARMA NEDİR? - WHAT IS DHARMA?

~*~*~*English is below the entry~*~*~*

İlahi Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada - “Krishna Bilincine Yükseliş”, Bölüm Altı “Krişna Bilincine Başlamak”

“… Çoğu zaman dharma sözcüğü din anlamına gelecek şekilde çevrilir, fakat dharmayı bir din olarak algılamak sözcüğü yanlış anlamaktır. Genel kullanımıyla, din kelimesi belli bir tip inancı kasteder. Dharma kelimesi ise etmez. Dharma canlı varlığın doğal uğraşına işaret eder. Örneğin, nerede ateş varsa orda ısı ve ışık vardır, öyleyse ısı ve ışığın ateşin dharması olduğu söylenebilir. Ateş dharmasını değiştiremez. Aynı şekilde, akışkanlık suyun içsel özelliğidir ve bu nitelik değiştirilemez. Eğer değişirse, daha fazla su olarak düşünülemez. Bireysel ruhun dharması asla değiştirilemez ve bu dharma Yüce Lord’a hizmet sunmanın mesleki uğraşıdır. İnançlar ve din değiştirilebilir. Bugün bir Hindu olabilirim ama yarın bir Hristiyan ya da Müslüman olabilirim. Bu şekilde inançlar değiştirilebilir ama dharma doğal bir düzendir, doğal bir uğraş ya da bağlantı…”

~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

His Divine Grace teaches us in his “Elevation to Krsna Consciousness”, Chapter Six - “Taking to Krsna Consciousness”“

…Often the word dharma is translated to mean religion, but to conceive of dharma as a religion is to misconceive the word. In general usage, the word religion refers to a particular type of faith. The word dharma does not. Dharma indicates the natural occupation of the living entity. For example, wherever there is fire, there is heat and light, so it may be said that heat and light are the dharma of fire. Fire cannot change its dharma. In the same way, liquidity is an intrinsic quality of water, and this quality cannot be changed. If it is, it can no longer be considered water. The dharma of the individual soul can never be changed, and that dharma is the occupational duty of rendering service unto the Supreme Lord. Faiths and religions can be changed. Today I may be a Hindu, but tomorrow I may become a Christian or Moslem. In this way faiths can be changed, but dharma is a natural sequence, a natural occupation or connection…”

BHAGAVATA'NIN IŞIĞI - LIGHT OF THE BHAGAVATA

~*~*~*English is below the entry~*~*~*

Herkese Hare Krsna! Bugün A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’nın Bhagavata’nın Işığı (Light of the Bhagavata) kitabından bir bölüm postalayorum. Basitliği, güzelliği ve anlaşılmazlığıyla tüm zamanlar boyunca en büyük filozofların bile akıl ve kalplerini esir alan , zamanımızın en büyük bilimsel beyinlerinin bile onun büyük gizemini anlamayamadığı doğanın amacı, önemi ve kökenini açık ve somut misallerle sunan Bhagavata’nın Işığı’nda, Bucknell Universitesi’nden Dr. Larry Shinn’in Prabhupada’ya övgüleri şöyleydi;

“Prabhupada’nın şahsi sofuluğu ona gerçek bir yetki verdi. Yazınları tam layıkıyla, sıradışı bir farkındalık derinliği ve çarpıcı kişisel bir örnek sergiledi, çünkü o gerçekten öğrettiğini yaşadı.”

Gökgürültüsü ve tüm gökyüzünde çakan şimşeklerin eşliğinde, bulutların gelişi yaşam-veren bir umut resmi sağlar. Derin mavimsi bulutlarla kaplı gökyüzü yapmacık olarak giyinmiş görünür. Bulutların içindeki gökgürültüsü ve şimşek yeni bir yaşam şekli için umut işaretleridir.

Dingin gökyüzü, sonsuz derin, Mutlak Gerçeğe benzetilir. Canlı varlıklar da maddi doğanın halleri ile ilişki içerisinde tezahür eden gerçeklerdir. Derin mavimsi bulut sonsuz gökyüzünün yalnızca önemsiz bir bölümünü kaplar ve bu çok ufakörtü cehaletin niteliğine ya da canlı varlığın gerçek doğasının unutulmasına benzer. Bir canlı varlık sonsuz gökyüzü kadar arıdır. Lakin, maddi dünyadan zevk alma eğilimi içerisinde unutkanlık bulutunca kaplanır. Tamas(cehalet) adı verilen bu nitelikten ötürü kendisinin Mutlak Gerçek’ten farklı olduğunu düşünür ve o açık gökyüzünün ki gibi olan arılığını unutur. Bu unutkanlık sahte egoda ayrılıkçılığa yol açar. Böylece unutkan canlı varlıklar, bireysel olarak ve toplu halde gürleyen bulutlar gibi sesler çıkarırlar: “Ben buyum,” “Bu bizim,” ya da “Bu benim.” Bu yanlış ayrılıkçılık haline rajaların niteliği denir ve tamas halleri üzerinde ayrı bir üstünlük için yaratıcı bir güç doğurur. Şimşek çakması kişiyi bilgi yoluna götürebilecek tek umut ışığıdır ve bu nedenle sattva ya da iyilik haline benzetilir.

Sonsuz gökyüzü, ya da heryeri-kaplayan Mutlak Gerçek (Brahman) gökyüzünün kaplı kısmından farksızdır, fakat aynı zamanda tüm gökyüzü kara bulutla kaplanmaya eğilimli olan o çok ufak parçadan farklıdır. Gökgürültüsü ve şimşeğin eşlik ettiği bulut imkan dahilinde sonsuz gökyüzünü kaplayamaz. Bu yüzden tüm gökyüzüne benzetilen Mutlak Gerçek eş zamanlı bir şekilde tezahür eden canlı varlıkla bir ve ondan ayrıdır. Canlı varlık Mutlak Gerçeğin yalnızca bir modelidir ve cehaletin dolaylı bulutu tarafından örtülmeye eğilimlidir.

Genellikle monistler ve düalistler olarak bilinen iki filozof takımı vardır. Monist, Mutlak Gerçeğin ve canlı varlığın bir olduğuna inanır, fakat düalist canlı varlığın ve Mutlak Gerçeğin farklı kimliklerine inanır. Bu iki filozof sınıfının üzerinde acintya-bhedabheda tattva, ya da eş zamanlı olark bir ve farklı olmanın gerçeği vardır. Bu felsefe Lord Şri Caitanya’nın Vedanta-Sutralar açıklamalarında ileri sürülmüştür. Vedanta felsefi tefsirler ortamıdır ve bu nedenle Vedanta hiçbir özel filozof sınıfının mutlak malı olamaz. Mutlak Gerçeğin içten bir arayıcısı olan kimseye Vedantist denir. Veda ‘bilgi’ demektir. Herhangi bir bilgi departmanına Vedik bilginin bir kısmı denir ve vedanta tüm bilgi dallarının nihai yargısı anlamına gelir. Felsefeye tüm bilimlerin bilimi denildiği gibi, Vedanta da tüm felsefi kuramların nihai felsefesidir.
~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

Hare Krishna to all! Today I posting a chapter from A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’s Light of the Bhagavata. In the book, Light of the Bhagavata which presents a clear and tangible illustration of the purpose, significance and origin of nature that has captured the minds and hearts of the greatest philoshers with its simplicity, beauty, and intricacies throughout the time and even captured the greatests minds of our time at a loss to understand nature’s great mysteries, Dr. Larry Shinn from Bucknell University presents glories to Srila Prabhupada as follows;

“Prabhupada’s personal piety gave him real authority. He exhibited complete command of the scriptures, an unusual depth of realization and an outstanding personal example, because he actually lived what he taught.”

The arrival of clouds, accompanied by thunder and flashes of lightning all over the sky, provides a picture of life-giving hope. Covered by deep bluish clouds, the sky appears artificially dressed. The thunder and lightning within the clouds are signs of hope for a new way of life.

The serene sky, limitlessly expansive, is compared to the Absolute Truth. The living entities are truths manifested in relation with the modes of material nature. The deep bluish cloud covers only an insignificant portion of the limitless sky, and this fractional covering is compared to the quality of ignorance, or forgetfulness of the real nature of the living being. A living entity is as pure as the limitless sky. He becomes covered by the cloud of forgetfulness, however, in his tendency for enjoying the material world. Because of this quality, called tamas (ignorance), he considers himself different from the Absolute Whole and forgets his purity, which is like that of the clear sky. This forgetfulness gives rise to separatism in false ego. Thus the forgetful living entities, individually and collectively, make sounds like thundering clouds: “I am this,” “It is ours,” or“It is mine.” This mood of false separatism is called the quality of rajas, and it gives rise to a creative force for separate lordship over the mode of tamas. The flash of lightning is the only beam of hope that can lead one to the path of knowledge, and therefore it is compared to the mode of sattva, or goodness.

The limitless sky, or the all-pervading Absolute Truth (Brahman), is nondifferent from the covered portion of the sky, but simultaneously the whole sky is different from the fractional portion that is liable to be covered by the dark cloud. The cloud, accompanied by thunder and lightning, cannot possibly cover the limitless sky. Therefore the Absolute Truth, which is compared to the whole sky, is simultaneously one with the manifested living being and different from him. The living being is only a sample of the Absolute Truth and is Prone to be covered by the circumstantial cloud of ignorance.

There are two parties of philosophers, generally known as the monists and the dualists. The monist believes in the oneness of the Absolute Truth and the living entity, but the dualist believes in the separate identities of the living being and the Absolute Truth. Above these two classes of philosophers is the philosophy of acintya-bhedabheda tattva, or the truth of simultaneous oneness and difference. This philosophy was propounded by Lord Çré Caitanya Mahaprabhu in His explanation of the Vedanta-sütras. The Vedanta is the medium of philosophical interpretations, and thus the Vedanta cannot be the absolute property of any Particular class of philosopher. A sincere seeker of the Absolute Truth is called a Vedantist. Veda means “knowledge.” Any department of knowledge is called a part of the Vedic knowledge, and vedanta means the ultimate conclusion of all branches of knowledge. As philosophy is called the science of all sciences, Vedanta is the ultimate philosophy of all philosophical speculations.

BİR VAİSNAVA ŞARKISI - A VAISNAVA POEM

~*~*~*English is below the rest of the entry~*~*~*

Krişna bilincinin en hoş yanlarından biri de adanmışların devamlı Krişna’yı hatırlamak üzere Onu yücelten tatlı şarkılar söylemesi, dans etmesi ve prasadam (Tanrı’ya sunulmuş ruhsal yiyecek) alması. Büyük bilgelerin, manevi ustaların, Vedik şairlerin Krişna’yı ve Krişna’yı bize veren manevi öğretmenleri yücelten, onlara olan derin ve içten sevgilerini, teslimiyet ve bağlılıklarını anlatan aşkın şiirler paylaşılmaya değer. Bunlar herhangi bir kimse için bile üzerinde düşünüldüğünde çok hoş söylenmiş, şarkılaştırıldığında yüreğe dokunan, bununla birlikte salt duygusal olmayan ama içtenlikle yazıldığından gerçeği yansıtan adanmışlık hizmetinin, teslimiyetin bir şekli. İşte Vaisnava acaryalarından Narottama das Thakur’un yazdığı dizelerden bir alıntı:

"Guru-mukha-padma-vakya, cittete koriya aikyaAra na kariho mane asa"

"Manevi ustanın nilüfer ağzından çıkan öğretileri kalbinizle bir yapın ve başka bir şey arzulamayın. "

Dün Srila Prabhupada için Bhakti Vikasa das’ın yazdığı Jaya Srila Prabhupada kitabında okuduğum, Srila Prabhupada’nın Narottama Das Thakura’nın yukarıdaki bu sözlerini başarısının sırrı olarak alıntıladığını çünkü Prabhupada’nın tamamen manevi ustasını takip ettiği için harika şeyler yapmakla kutsandığıydı. Prabhupada da mükemmel olanı, ruhsal öğretmenini ve Krişna’yı takip ettiği için, hem de öğrettiklerini bizzat kendi de yaşayıp uyguladığı için bu onu güvenilir ve yetkin bir acarya yapıyor. Bununla birlikte onu saf bir adanmış, hakiki bir acarya yapan bir kitaba sığamayacak kadar nitelikleri var. Öyle ki bu hakiki acaryalar, bilgeler, azizler insan formundaki bir canlı varlığın başaramayacağı işler başarıyor.Dolayısıyla bu büyük kişilikleri gerçekten tüm dünya tanımalı ve onların rehberliğinden faydalanmalı çünkü onlar aslında bu çok yüce, güvenilir ve hayati bilgiyi herkese veriyor ama biz almıyoruz. Tabi önce hak etmeli sonra arzulamalı .

Jaya Srila Prabhupada! Jaya!

~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

One of the nicests aspects of Krişna consciousness is devotees’ singing sweet songs glorifying Krişna, dancing and taking parasadam in oder to constantly remember Krishna. Trancendental poems by great saints, spiritual masters, Vedic poets in which they tell us about their deep and sincere love, submission and attachment to Krishna and spiritual masters who give us Krishna are worth sharing. Those are poems that when comtemplated and comprehended on are well said, and when are sung that touch the heart, however not solely sentimental but for being written with sincerety are a form of devotional service reflecting the truth. Here is a quote from a Vaisnava acarya Narottama Das Thakur’s line of poetry.

"Guru-mukha-padma-vakya, cittete koriya aikya Ara na kariho mane asa"

"Make the teachings from the lotus mouth of the spiritual master one with your heart and do not desire anything else. "

Yesterday I read in Jaya Srila Prabhupada book written for Srila Prabhupada by Bhakti Vikasa das that Srila Prabhupada quoted these lines as being the secret of his success because Prabhupada is exactly following his spiritual master, thus is blessed to do wonderful things. Since Prabhupada is following the perfect one, his spiritual master and Krişna, also he himself lives and practices what he teaches, this makes him a reliable and an authorized acarya. Nevertheless he has more qualities making him a pure devotee and a genuine acarya that won’t fit in a book. Therefore the whole world should know those great personalities and benefit from their guidance because they are giving this actually the most sublime, confidential and vital knowledge to all but we are not taking it. Of course first lets deserve then desire.

Jaya Srila Prabhupada!

~*~*~* English is below the rest of the entry ~*~*~*

Srila Prabhupada’yı tanımanıza yardımcı olacak şeyleri paylaşmaya devam edeceğim. Buna karşın Prabhupada’yı tanımanın en kolay, en etkili ve doğrudan yolu onun kitaplarını okumak. O ebediyen kitaplarında yaşıyor. O ses titreşiminde mevcut. Bir çok adanmışın ve onunla fiziksel olarak karşılaşan, yüzyüze gelen ve Tanrı’nın kutsal isimlerini söylerken Onun merhameti için ağlayan ve merhametini düşkün ruhların üzerine yağdıran Onun saf adanmışı, Prabhupada’ya hizmet ederken ve doğrudan sadece onun kitaplarını okuyan herkesin yaşamlarına dokundu. Bir çok takipçi ve aşağıdaki resimde gördüğünüz, okumak üzere olduğunuz ve George Harrison gibi önceden okuduğumuz tanınmış kişilikler ve daha okuyacağımız birçokları gibi bir sürü takipçi ve bir sürü seven…


Bir adam tüm dünyayı kazanır ama ruhunu kaybederse ne yararı var…

Bombay’ın huzurlu Iskcon tapınağı atmosferine girin ve karşılaşmayı bekleyeceğiniz en son kişi Mick Jagger’ın 1970’lerden kanun kaçağı macerası kadın kahramanı Ned Kelly’dir.

Ama işte orada. Hoşça tombul Avusturalyalı film ve televizyon aktörü Janne Wesly. Kırmızı baskılı sarisi içine bürünmüş, başı şalıyla örtülmüş ve alnında tilak işaretiyle, boylu boyunca göze çarpıyor. Yeni dönüşümü içerisinde Janne Wesly’ye Ma Jagattarini Devi deniyor.
Wesly uzun zaman önce 1970 de, aynı yıl Rolling Stones’un yıldızı Jagger ile filmi çıktığında, Iskcon’un kurucu acaryası Srila Prabhupada ile tanıştığında hayatın değiştiğini söylüyor.

O zamanlar ancak 22 yaşında olduğunu söylüyor. Ve dünya ayaklarının altındaydı. “Aslında Ned Kelly’nin galasına katılmak için Los Angelas’taydım. Ve daha sonra da film kariyerimin peşine düşmek üzere Londra’da Mick Jagger’a katılacaktım. Ama Los Angeles’de ki Krişna tapınağını gezdikten sonra diğer herşey benim için anlamını kaybetti.”

Başrol oyuncularından Mick Jagger için diyor ki, “ O da kıpır kıpırdı. Esasında içte bir müzisyendi ve bir aktörün yaşamının yavaş gidişatıyla başa çıkamadı. Muazzam derecede ünlüydü ama içte biryerde sıkıldığını hissettim.”

Wesly kamera ışıklarının arkasında, çok daha ruhsal bir varoluşa özlem duyduğunu söylüyor. “Film dünyasının benim arayıp bulmaya çalıştığım cevapları veremeyeceğinden emindim. Ünlü yüzlere ait listenin en tepesindeki Marilyn Monroe gibi insanları düşündüm. Ama derinlerde bir yerde içte, Manroe’nın bile farklı birşeyin özlemini çektiğini hisettim.”

Şu an Perth, Avustural’ya da ikamet ettiği halde, Wesly Lord Krishna’nın mesajını yaymaya yardım ederek devamlı hareket halinde. Asla geriye dönüp gösteri işi kariyerine bakmadı.
Kocası Bhurijana Prabhu ile birlikte, Wesly Hong Kong’da ki ilk Hare Krişna tapınağını inşa etmek özgeci bir şekilde işe daldı.Wesly şöyle devam ediyor, “Bir fil kariyerinin peşine düşmek için radikal bir şekilde standartlarımı düşürmek zorunda kalacağımdan uzlaşmayla mutlu olamayacağımı biliyordum. O yüzden herşeyi çöpe attım ve daha saf bir yaşam şeklini seçtim.

(Heroine in new avatar, Meena Iyer. ISTTIMES NEWS NETWORK)

~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*

I will keep on sharing things that will help you to get to know Prabhupada more. However the easiest, most effective and direct way to know Prabhupada is to read his books. He himself lives eternally in his books. He is present in the sound vibration. He touched the lives of so many devotees and anyone who just directly read his books, who has come contact with him in physical presence, face to face,and while chanting the holy names of the Lord crying for His mercy and while has been serving his pure devotee, Prabhupada who has been showering his mercy to the fallen souls. So many followers and so many lovers as you see in the below picture and you are about to read in the article and as we have already read about well-known personalities like George Harrison and as we may read more of them…

What profit a man if he gains the whole world but loses his soul…

Enter the sanctum sanctorum of Mumbai’s Iskcon temple and the last person you expect to encounter is Mick Jagger’s heroine from the 1970 outlaw adventure Ned Kelly.

But there she is. The pleasantly plump Australian film and television actor Janne Wesly. Clad in a red-printed sari, her head covered with her pallu and a daunting chand tilak on her forehead, Jane stands out tall. In her new avatar Janne Wesly is called Ma Jagattarini Devi.

Wesly says life changed when she met Srila Prabhupada, the founder acharya of Iskcon in the United States way back in 1970, the same year her film with the Rolling Stones star Jagger released.

Wesly says she was barely 22 then. And had the world at her feet. “In fact I was in LA to attend the premiere of Ned Kelly. And later I was to join Mick Jagger in London to pursue my film career. But after I visited the Krishna Temple in Los Angeles everything else lost meaning for me.”

About co-star Mick Jagger she says, “He was very restless too. He wasbasically a musician at heart and couldn’t handle the slow pace of anactor’s life. He was hugely famous, but somewhere within I sensed he was bored.”Wesly says behind the arc-lights, she longed for a more spiritualexistence. “I was sure the world of films couldn’t get me the answers I was seeking. I thought of people like Marilyn Monroe who were up there on the list of famous faces. But I just felt that deep within, even Monroe longed for something different.”Wesly continues, “Since I would have to drop my standards radically topursue a film career I knew I wouldn’t be happy with the compromise. So I chucked it all and opted for a purer form of life.”

With her husband Bhurijana Prabhu, Wesly plunged into working selflessly to build the first Hare Krishna temple in Hong Kong.

Though she currently resides in Perth, Australia, Wesly is constantly on the move, helping to spread the message of Lord Krishna. She has never looked back at her showbiz career.

(Heroine in new avatar, Meena Iyer. Posted on, ISTTIMES NEWS NETWORK)


GURUMLA TANIŞIN

Burada yolladığım yazılar Prabhupada’dan alıntılar, onun takip ettiği Krişna'nın ve Caitanya Mahaprabhu'nun öğretilerini, çevirilerini ve açıklamaları içeriyor. Peki Srila Prabhupada kimdir? Srila Prabhupada gelmiş geçmiş Vedik acaryaların günümüzdeki temsilcisi ve Vedik yazınları İngilizce'ye çevirerek tüm batı dünyasının da erişimine açan ve batının üniversitelerince ve özgün Vedik kültürünü benimseyen ruhların kabul ettiği Caitanya ile başlayan ruhsal öğretmenler zincirinin son halkası olan bir alim ve manevi öğretmendir. Prabhupada’nın yandaki merhametle bakan resminin, Richard Gere’in Umut Mevsimi (Bee Season) filmini izleyenler oradaki bir Hare Krsna tapınağında Richard Gere ile aynı karede duran resim olduğunu hatırlayabilir. Tüm bunlardan en önemlisi saf bir adanmışla tanışmış olmanın hayatınızı nasıl değiştirebileceği.Ben daha birçokları gibi Krişna’nın lütfuyla ve Prabhupada’nın merhametiyle onunla tanıştım, sizde tanışabilirsiniz.

1944 yılında Srila Prabhupada halen günümüzde de yayınlanan “Back to Godhead” (Tanrı’ya Dönüş) adlı magazini tek başına yayınlamaya başlamıştı.

Aşağıdaki alıntı, “Benlik-İdraki Bilimi” -The Science of Self-Realization- adlı kitabın önsözüdür. Kitap, Srila Prabhupada’nın “Back to Godhead” adlı magazinden seçilmiş çeşitli röportajları,konuşmaları ve makalelerinden oluşmaktadır.


Önsöz

En başından beri Kutsal Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’nın tanışmış olduğum en olağan dışı kişi olduğunu biliyordum। İlk tanışma 1966 yazında, New York şehrinde oldu। Bir arkadaş beni aşağı Manhattan’daki Bowery’e “yaşlı bir Hintli svami”nin konferansını dinlemeye davet etti. Sefalet içinde konferans veren bir svami hakkında merakımı yenemeyerek oraya gittim ve zifiri karanlık bir merdivenden yukarıya, yolumu hissede hissede ilerledim. Yukarıya çıktıkça, çana benzer ritmik bir ses giderek yükseldi ve netleşti. Sonunda dördüncü kata ulaştım, kapıyı açtım ve işte oradaydı.

Bulunduğum yerden yaklaşık onbeş metre uzakta, uzun, karanlık odanın öteki ucunda yerden yükseltilmiş küçük bir platformda oturuyor, yüzü ve safran renkli giysisi küçük bir ışık altında parıldıyordu. Yaşlıydı, belki altmışlarında gibi diye düşündüm, ve dimdik haşmetli duruşu ile bağdaş kurarak oturmuştu. Başı traşlıydı, güçlü yüzü ve kırmızımsı boynuz kenarlı gözlükleri ona hayatının büyük kısmını okumayla meşgul olarak geçirmiş bir keşiş görünümü veriyordu. Gözleri kapalıydı ve bir el davulunu çalarken usulca basit bir Sanskritçe dua söylüyordu. Az sayıda dinleyici çağrıya karşılık olarak aralarda katılıyordu. Bir kaçı, duymuş olduğum çan benzeri seslerin sebebini izah eden el zillerini çalıyordu. Büyük bir merakla sessizce arkaya oturdum,
şarkıya katılmaya çalıştım ve bekledim.

Birkaç dakika sonra svami görünüşe göre önünde açık duran kocaman bir Sanskritçe ciltten İngilizce bir konuşma vermeye başladı. Ara sıra kitaptan ama daha sıklıkla hafızasından alıntılar yapıyordu. Her bir metin parçasını çok dikkatlice, detaylı açıklamalarla takip ediyordu ve
lisanın sesi çok güzeldi.

Felsefi terim ve deyimlerle karmaşık bir şekilde dantellenmiş söz dağarcığı onu bir bilgin gibi gösteriyordu. Zarif el hareketleri ve neşeli yüz ifadeleri konuşma tarzını oldukça etkiliyordu. Konu şimdiye dek karşı karşıya geldiğimin en ağırıydı: “Ben bu beden değilim. Ben Hintli değilim… Sizler Amerikalı değilsiniz… Hepimiz ruh canlarız.”

Konuşmadan sonra birisi bana Hindistan’da basılmış bir broşür verdi. Bir fotoğraf, svamiyi üç kitabını Hint başbakanı Lal Bahadur Shastri’ye verirken gösteriyordu. Başlık alıntısı Bay Shastri’nin bütün Hint devlet kütüphanelerinin kitapları sipariş etmeleri gerektiğinisöylüyordu. Bir başka küçük kitapta başbakan, “Kutsal Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada çok müthiş bir iş yapıyor ve kitapları insanlığın kurtuluşu için kayda değer yardımdır.”diyordu. Svami’nin Hindistan’dan getirdiğini öğrendiğim kitaplarından birer tane satın aldım. Kapaklarını, küçük broşürü ve diğer çeşitli yazınları okuduktan sonra Hindistan’ın en saygın manevi liderlerinden biri ile tanışmış olduğumu anladım.

Ama bu kadar üstün bir beyefendinin bunca yer içinden neden Bowery’de yaşayıp ders verdiğini anlayamadım. Elbette iyi eğitimliydi ve görünüşe göre aristokratik bir Hint ailesinde doğmuştu. Neden böyle bir yoksulluk içinde yaşıyordu? Nasıl olup da buraya gelmişti? Bir öğleden sonra bu durumu anlayabilmek için onu ziyarete gittim. Şaşırdım, Srila Prabhupada (ileride ona hitap etmeye başlayacağım gibi) benimle konuşmak için çok meşgul değildi. Aslında, bütün gün konuşmaya hazır gibi görünüyordu. Sıcak ve arkadaşçaydı. 1959 yılında, Hindistan’da gönül tokluğu düzenini kabul ettiğini ve kişisel ihtiyaçları için para taşımasına ya da kazanmasına izin verilmediğini açıkladı. Uzun yıllar önce öğrenimini Kalküta Üniversitesinde tamamlamıştı ve bir aile yetiştirmişti. Sonra da çok eski Vedik kültürünün tavsiye ettiği gibi, aile ve iş meselelerini en büyük oğullarına bırakmıştı.

Gönül tokluğu düzenini kabul ettikten sonra eski bir aile arkadaşı aracılığıyla Bir Hint yük gemisinde (Scindia Steamship Company şirketinin Jaladuta adlı gemisi) ücretsiz seyahat ayarlamıştı. 1965 yılının Eylül ayında yanında sadece yedi dolar değerinde rupileri, bir sandık dolusu kitapları ve birkaç giysisiyle Bombay’den Boston’a gemiyle yolculuğa çıktı. Manevi öğretmeni Kutsal Lütuf Bhaktisiddhanta Sarasvati Thakura ona Ingilizce konuşan dünyaya Hindistan’ın vedik öğretilerini vermeyi emanet etmişti. Bu nedenle altmış dokuz yaşında Amerika’ya gelmişti. Bana, Hint müziğini, yemeğini, dilini ve diğer çeşitli sanatlarını Amerikalılara öğretmek istediğini söyledi. Kibarca hayrete düşmüştüm.

Srila Prabhupada’nın küçük bir şilte üzerinde yattığını ve odanın arka tarafındaki iplere asılmış, yazın öğle sonrası sıcağında kuruyan giysilerini gördüm. Onları kendisi yıkamıştı ve Hindistanda kendi elleriyle yaptığı hünerli bir aletle kendi yemeğini pişiriyordu. Bu dört katlı aygıt içinde bir anda dört yemek pişiyordu. Yazılarını yazdığı neredeyse sonsuz sayıda kağıt her yanına ve odanın diğer bölümündeki çok eski görünüşlü, taşınabilen daktilosu etrafına yığılmıştı. Nerdeyse uyanık olduğu her saatini- öğrendiğime göre yaklaşık yirmidört saatin yirmi saati- satın aldığım üç cildin devamını daktilo ederek geçiriyordu. Bu, manevi hayatın hemen hemen bir ansiklopedisi olan altmış ciltlik set olarak tasarlanmış Srimad Bhagavatam’dı. Yayın için ona şans diledim, o da beni Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri akşam konuşmalarına ve Cumartesileri verdiği Sanskritçe derslerine davet etti. Kabul ederek teşekkür ettim ve akıl almaz kararlılığı karşısında şaşkınlıkla ayrıldım. Bir iki hafta sonra -1966’nın Temmuzuydu- Srila Prabhupada’nın bir bakıma daha saygın bir çevre olan İkinci Cadde’ye taşınmasına yardım etme
ayrıcalığına sahip oldum. Bazı arkadaşlarla beraber aynı binada bulunan bir zemin kat dükkanını ve küçük bir avlunun gerisinde, ikinci kattaki daireyi kiraladık. Konuşmalar ve şarkılar devam etti ve iki hafta içinde hızla büyüyen topluluk, dükkanın (bu zamana kadar bir tapınak olmuştu) ve dairenin giderlerini sağlıyordu. Şimdi, Srila Prabhupada dinleyicilerine el ilanları basmaları ve dağıtmaları direktifini veriyordu, bir plak şirketi sahibi de onu Hare Krişna şarkısının uzun çalar kaydı için davet etmişti. Yaptı ve muazzam başarı getirdi. Yeni yerinde şarkı söylemeyi, vedik felsefeyi, müziği, japa meditasyonunu, güzel sanatları ve yemek pişirmeyi öğretiyordu. Önce kendisi pişirirdi –hep kendisi örnek yoluyla öğretiyordu. Sonuçlar o ana dek deneyimlemiş olduğum en harika vejeteryen yemeklerdi. (hatta, Srila Prabhupada yemeklerin hepsini kendisi dağıtırdı!) Yemekler genellikle bir pirinç yemeği, bir sebze yemeği, çapati (tam buğday unundan yapılmış içi boş küçük bir tür gözleme) ve dahldan (lezeetle baharatlandırılmış mung fasülyesi ya da kırık bezelye çorbasından) oluşuyordu. Baharatlar, pişirilme ortamı –ghee, ya da saflaştırılmış tereyağı- pişirme ısısına verilen yakın ilgi ve diğer detayların birleşiminin hepsi benim tamamen bilmediğim tat biçimlerini üretiyordu. Diğerlerinin de prasadam (“Rabbin merhameti”) adlı yemekle ilgili görüşleri kesinlikle benimkiyle uyuşuyordu. Barış Kolordusunda çalışan ve aynı zamanda da Çin dil bilgini olan birisi, Srila Prabhupada’dan klasik Hint stilinde nasıl resim yapılacağını öğreniyordu. İlk kanvaslarının yüksek kalitesine hayret etmiştim.

Felsefi tartışmada ve mantıkta Srila Prabhupada yenilmez ve yorulmazdı. Çeviri çalışmasını sekiz saat sürebilen tartışmalar için yarıda keserdi. Bazen yedi sekiz kişi çalıştığı, yemek yediği ve üzerinde uyuduğu 5 cm kalınlığındaki sünger yastığın bulunduğu tertemiz, küçük odaya sıkışırdı.

Srila Prabhupada “sade yaşam ve yüksek düşünme” dediği şeyi daima vurguladı ve örnek oldu. Manevi yaşamın sadece duygusallık ve kör inanç olmadığının, akıl ve mantık yoluylakanıtlanabilir bir bilim olduğunun üzerinde durdu. Aylık bir magazin başlattı ve The New York Times 1966 Sonbaharında onun ve takipçilerinin hakkında lehte bir resimli yazı yayımladı. Kısa bir süre sonra televizyon ekipleri geldi ve bir ana haber çekimi yaptılar. Srila Prabhupada’yı tanımak heyecan vericiydi. Yoga ve zikretmenin kişisel faydalarına olan arzumdan ya da sırf acemi merakımdan onun ilerleyişinin her adımını takip etmek istiyordum. Büyüme planları hem cesaret isteyen hem de tahmin edilemezdi –hep fevkalade başarılı oluyor gibi olması gerçeği dışında. Yetmişlerindeydi ve Amerika’ya yabancıydı, hemen hemen hiçbirşeyle gelmişti ama şimdi, birkaç ayda tek başına bir hareket başlatmıştı! Bu akıl alıcıydı. Bir Ağustos sabahı, İkinci Cadde dükkan-tapınağında Srila Prabhupada bizlere şunu dedi: ”Bugün Rab Krişna’nın doğum günü.” Yirmidört saat oruç tutacak ve tapınakta kalacaktık. O akşam boyunca Hintli bazı ziyaretçiler geldi. İçlerinden biri –neredeyse ağlayarak- dünyanın öbür yanında bu küçük, otantik Hindistan’ı bulmanın sonsuz sevincini anlattı. Böyle bir şeyi rüyasında dahi hayal edemezdi. Srila Prabhupada’ya etkili, güzel övgüler ve derin teşekkürlerini sundu, bağış bıraktı ve ayaklarına eğildi. Herkes derinden etkilenmişti. Daha sonra, Srila Prabhupada bu beyefendi ile Hintçe konuştu ve söyledikleri benim için anlaşılmaz olduğundan, her ifade
ve hareketinin nasıl da insan ruhunun en içine kadar işlediğini gözlemledim.

Sonra o yıl San Francisco’dayken, Srila Prabhupada’ya ilk uçak biletini yolladım ve New York’tan uçakla çıktı. Oldukça büyük grubumuz onu terminalde Hare Krişna mantrasını söyleyerek karşıladı. Ondan sonra onu arabayla Golden Gate Park’ın doğu yakasına, yeni kiralanmış bir apartman dairesi ve dükkan-tapınağa doğru götürdük – New York’takine çok benzer bir düzendi. Bir model kurmuştuk. Srila Prabhupada çok mutluydu.

Bir iki hafta sonra Hindistan’dan San Francisco’ya ilk mrdanga (iki taraflı, uzun, kilden yapılmış davul) ulaştı. Yukarıya, Srila Prabhupada’nın dairesine haber vermek için çıktığımda gözleri genişçe açıldı ve heyecanlı bir sesle bana hemen aşağı inip sandığı açmamı söyledi. Asansöre binip zemin kata indim, giriş kapısına doğru yürürken Srila Prabhupada’yı gördüm. Mrdangayı görmeye o denli hevesliydi ki, merdiveni kullanıp asansörü yenmişti. Sandığı açmamızı istedi, üstüne giydiği safran kumaştan bir parça yırttı ve sadece iki başı açık bırakarak, davulu kumaşla sardı. Sonra şunu dedi: “Bu hiç çıkmamalı” ve nasıl çalınacağı ile bakımı konusunda detaylı bilgi vermeye başladı.

Yine San Francisco’da, 1967’de, Srila Prabhupada Ratha-yatra, Arabalar Festivali’nin törenle açılışını yaptı. Bu onun sayesinde şimdi bütün dünyada kutlanan birkaç festivalden biridir. Ratha-yatra ikibin yıldan beri Hindistan’da, Jagannatha Puri’de kutlanmaktaydı ve 1975’e gelindiğinde festival San Francisco’lularla o kadar popüler hale geldi ki, belediye başkanı resmi bir bildiri ile “San Francisco’da Ratha-yatra Günü” ilan etti.

1966 sonunda Srila Prabhupada müritleri kabul etmeye başlamıştı. Kendisini Tanrı olarak değil, Tanrı’nın hizmetçisi olarak düşünmeleri gerektiğine hemen dikkatleri çekerek, müritlerinin kendilerine Tanrı gibi ibadet etmelerine izin veren kendi kendini biçimlendirmiş guruları(ruhani öğretmenleri) eleştirdi. “Bu ‘tanrılar’ çok ucuz,” derdi. Bir gün, birisi “Siz Tanrı mısınız?” diye sormuştu. Srila Prabhupada yanıtladı, “Hayır, ben Tanrı değilim – Tanrı’nın bir hizmetçisiyim.” Sonra bir süre düşündü ve devam etti, “Gerçekte, Tanrı’nın hizmetçisi değilim. Tanrı’nın hizmetçisi olmaya çalışıyorum. Tanrı’nın bir hizmetçisi olmak kolay değildir.”

Yetmişlerin ortalarında Srila Prabhupada’nın çeviri ve yayınları dramatik bir biçimde yoğunlaştı. Bütün dünyadan bilim adamları kitaplarını olumlu eleştiri yağmuruna tuttu ve neredeyse tüm Amerikan lise ve üniversitelerinde standart ders kitabı olarak kabul edildiler. Müritlerinin yirmibeş dile çevirdiği ve büyük para harcayarak ellibeş milyon kopyasını dağıttığı toplamda yaklaşık seksen kitap üretti. Dünya çapında yüzsekiz tapınak kurdu, yaklaşık onbin inisiasyon Almış müridi ve milyonlarca takipçi topluluğu vardı. Srila Prabhupada, dünyada ki seksenbir yıllık ikametinin son günlerine dek çeviri yapıyor ve yazıyordu.

Srila Prabhupada yalnızca başka bir doğu bilgini, guru, mistik, yoga öğretmeni ya da meditasyon eğitmeni daha değildi. O bütün bir kültürün kendisiydi ve bu kültürü Batı’ya aşıladı. Benim ve pek çokları için o samimiyetle ilgi gösteren, başkalarının iyiliği için çalışmak üzere kendi rahatını tamamıyla feda eden, ilk ve en öndeki kişiydi. Onun özel hayatı yoktu, yalnızca diğerleri için yaşadı. Ruh bilimi, felsefe, sağduyu, güzel sanatlar, diller, vedik yaşam yolu –hijyen, beslenme, tıp, görgü kuralları, aile yaşamı, çiftçilik, sosyal organizasyon, eğitim, öğretim, ekonomi ve daha pek çok şeyi öğretti. Benim için o bir başöğretmendi, babaydı ve yürekten dostumdu. Srila Prabhupada’ya derinden borçluyum ve bu borcumu hiçbir zaman ödeyemeyeceğim. Ama en azından onun en içinde taşıdığı arzusunu – kitaplarının yayımlanması ve dağıtılmasını- yerine getirebilmek için diğer takipçilerine katılarak biraz minnetimi gösterebilirim. Srila Prabhupada bir defasında, “Ben hiçbir zaman ölmeyeceğim,” demişti. “Kitaplarımda sonsuza dek yaşayacağım.” 14 Kasım 1977’de bu dünyadan ayrıldı, ama hiç şüphesiz sonsuza dek yaşayacak.

Michael Grant
(Mukunda dasa)

www.harekrishnaturkey.com / harekrishnaturkey@yahoo.com
Tarafından sizin için çevrildi. Umarım faydalı bulmuş sunuzdur.

Copyright © 2008 - Hare Krishna Turkey - is proudly powered by Blogger
Smashing Magazine - Design Disease - Blog and Web - Dilectio Blogger Template