EŞSİZ HEDİYELER-MATCHLESS GIFTS

~*~*~*English is below the Turkish*~*~*

Srila Prabhupada'nın Hare Krişna Hareketini başlattığı yer

26. Cadde 2. Bulvar New York, Matchless Gifts-Eşsiz Hediyeler

Asagida Krsna bilinci hareketinin evrensel anlayisi ve Prabhupada nin bilgiye en dogru kaynaklardan ve otoritelerden erismek uzerine Bhagavad Gita ya dayandirdigi Essiz hediyeler (Matchless Gifts) kitabindan bir alinti okuyacagiz. Yuce Olana kimilerimiz Allah, kimimiz Jehova, kimimiz Krsna der. Burada Bhagavad Gita da belirtildigi gibi jiva yani ruhlarin gercek konumu ile ilahi olana askla erismenin, benlik idarine ermis bir ruhun Tanri bilincine yani Krisna bilincine erismesinin bilimi aktarilmaktadir.

Bu Krişna bilinci hareketinin amacı tüm canlı varlıkları özgün bilinçlerine geri getirmektir. Maddi dünya içerisindeki tüm canlı varlıklar, değişen derecelerde bir çeşit delilikten müteesirdir. Bu Krişna bilinci hareketi insanı maddi hastalığından tedavi etmeyi ve onun özgün bilincini yeniden düzenlemeyi hedefler. Bir Bengali şiirinde büyük bir Vaişnava şair, “Bir adam hayaletler musallat olduğunda, sadece saçma sapan konuşabilir. Benzer şekilde maddi doğanın etkisi altında ki birinin de perilendiği düşünülmelidir ve ne konuşursa konuşsun saçma sapan görülmelidir.” diye yazmıştır. Kişi büyük bir filozof veya bilimadamı olarak düşünülebilir, fakat eğer mayanın hayalletiyle, yanılsamayle perilendiyse ne kuramlaştırırsa kuramlaştırsın ve ne konuşursa konuşsun aşağı yukarı safsatadır. Bugün bize bir hastayı muayene etmesi rica edildiğinde, temas kurduğu tüm hastalar aşağı yukarı deli olduğu için mahkemenin istenilirse bu nedenlerden ötürü cinayeti mazur görebileceğini beyan eden bir psikiyatrist örneği verilmiştir. Mesele şudur ki maddi dünyada aklı başında bir canlı varlık bulmak çok zordur. Deliliğin bu dünyada hakim olan atmosferi tamamıyla maddi bilinç enfeksiyonundan kaynaklanır.


Bu Hare Krişna hareketinin amacı insanı, Krişna bilinci olan özgün bilincine, açık bilincine getirmektir. Su bulutlardan düştüğü zaman saf su gibi durudur, fakat yeryüzüne değer değmez çamurlu hala gelir ve rengi bozulur. Benzer şekilde bizler özgün olarak saf ruhuz, Krişna’nın öz parçalarıyız ve bu nedenle özgün yapısal konumumuz Tanrı’nın ki kadar saf. Bhagavad-gita’da Şri Krişna der ki:


mamaivamşo jiva-loke

jiva-bhutah sanatanaha

manah şaşthanindriyani

prakirti-sthani karşati


“Bu koşullu dünyadaki canlı varlıklar Benim cüzi parçalarımdır ve ebedidir. Lakin, koşullu yaşamdan ötürü zihni de kapsayan altı duyuyla epeyce mücadele ediyorlar.”


Bunun için tüm canlı varlıklar Krişna’nın öz parçalarıdır. Krişna demekle Tanrı’dan, tümüyle-çekici Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’ni ifade eden Krişna’dan bahsettiğimiz daima hatırlanmalıdır. Bir altın parçası nasıl ki bir altın rezervi ile niteliksel olarak aynıysa, Krişna’nın bedeninin çok küçük parçaları da bu nedenle niteliksel olarak Krişna kadar iyidir. Tanrı’nın bedeni ile canlı varlığın ebedi ruhsal bedeninin kimyasal bileşimi aynıdır-ruhsaldır. Bundan dolayı başlangıçta, kirlenmemiş durumumuzda, Tanrı’nın ki kadar iyi bir forma sahiptik fakat yeryüzüne düşen yağmur gibi biz de Krişna’nın harici maddi enerjisiyle idare edilen bu maddi doğayla temas kurduk.


Harici enerjiden ya da maddi doğadan söz ettiğimizde, “Kimin enerjisi? Kimin doğası” soruları sorulabilir. Maddi enerji ya da doğa bağımsız olarak aktif değildir. Böylesi bir anlayış budalacadır. Bhagavad-gita’da maddi doğanın bağımsız olarak işlemediği açıkça ifade edilir. Budala bir adam bir makine gördüğünde otomatik olarak çalıştığını düşünebilir, ama aslında öyle değildir – biz bazen kusurlu görüşümüzden ötürü makinenin arkasındaki denetçiyi göremediğimiz halde bir sürücü, kontrol eden biri vardır. Çok harika çalışan bir sürü elektronik mekanizma vardır, ama bu karmakarışık sistemlerin arkasında düğmeye basan bir de bilim adamı vardır. Bu anlaşılması çok kolaydır: bir makine madde olduğu için kendiliğinden çalışamaz ama ruhsal talimat altında çalışmalıdır. Bir kaset çalar çalışır ama bir canlı varlığın, bir insanın planlarına göre ve onun idaresinde çalışır. Makine tamdır fakat bir ruh-can tarafından idare edilmediği sürece çalışamaz. Benzer şekilde doğa dediğimiz bu kozmik tezahürün harika bir makine olduğunu ve bu makinenin arkasında Tanrı’nın, Krişna’nın olduğunu anlamalıyız. Bu ayrıca Krişna’nın şöyle dediği, Bhagavad-gita’da teyit edilir :

mayadhyakşena prakirtihi

süyatesa-çaraçaram

hetunanena kaunteya

jagad viparivartate


“Ey Kunti’nin oğlu, tüm hareket eden ve hareket etmeyen varlıkları üreten bu maddi doğa Benim idaremde çalışır, ve onun hükmüyle bu tezahür tekrar tekrar yaratılır ve yok edilir.” (Bg. 9.10)


İki çeşit varlık vardır—hareket eden (insanlar, hayvanlar ve böcekler gibi) ve hareket etmeyen (ağaçlar ve dağlar gibi). Krişna her iki çeşit varlığı da kontrol eden bu maddi doğanın Onun idaresinde hareket ettiğini söyler. Bunun için herşeyin arkasında yüce bir idareci vardır. Modern medeniyet bilgi eksikliğinden ötürü bunu anlamaz; bu nedenle maddi doğanın üç haliyle çılgına dönmüş tüm insanları aydınlatmak bu Krişna Bilinci Topluluğunun amacıdır. Diğer bir deyişle, bizim hedefimiz insanlığı normal konumuna uyandırmaktır.


Özellikle Birleşik Devletlerde, bir çok üniversite ve bilgi departmanı var fakat onlar bu meseleleri tartışmıyor.Şri Krişna tarafından Bhagavad-gita’da verildiğini gördüğümüz bu bilgi için departman nerede? Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde öğrenciler ve bazı fakülte üyeleri önünde konuştuğumda sorulan ilk soru şuydu: “ Ölü bir adamla canlı bir adam arasında ki farkı inceleyen teknoloji depertmanı nerede?” Bir adam öldüğünde, birşey kaybolur. Bunu yerine koyacak teknoloji nerede? Bilimadamları neden bu sorunu çözmeye çalışmıyor? Çünkü bu çok zor bir konu, bir kenara bırakıp faal bir şekilde yeme, uyuma, çiftleşme ve savunma teknolojisiyle meşgul oluyorlar. Ne var ki, Vedik yazınlar bize bunun hayvan teknolojisi olduğu bilgisini verir. Hayvanlarda iyi yiyebilmek, zevkli bir seks hayatına sahip olmak, huzurlu bir şekilde uyumak ve kendilerini korumak için ellerinden gelenin en iyisini deniyorlar. O halde insanın bilgisi ile hayvanın bilgisi arasında ki fark nedir? Gerçek şu ki insanın bilgisi canlı bir adamla ölü bir adam, canlı bir bedenle ölü bir beden arasında ki farkı keşfetmek için geliştirilmelidir. Bu ruhsal bilgi Krişna tarafından Arjuna’ya Bhagavad-gita’nın başında bildirilmiştir. Krişna’nın bir arkadaşı olan Arjuna çok akıllı bir adamdı, fakat onun bilgisi, tüm adamların ki gibi sınırlıydı. Krişna, buna rağmen, Arjuna’nın sınırlı bilgisinin de ötesinde olan konulardan bahsetti. Bu konulara adhokşaja denir çünkü bizim maddi bilgi yoluyla edindiğimiz doğrudan idrakımız onlara yaklaşmakta başarısız olur. Örneğin, sınırlı görüşümüzle göremediğimizi görmek için bir çok güçlü mikroskopumuz var ama bize beden içerisindeki ruhu gösterebilecek bir mikroskop yok. Bununla beraber, ruh oradadır.


Bhagavad-gita bize bu bedende bir sahip olduğu bilgisini verir. Ben sahibim ve diğerleri de kendi bedenlerinin sahibi. Ben, “Benim elim,” diyorum ama “Ben elim.” Demiyorum. “Benim elim,” olduğu için onun sahibi olmakla ben elden farklıyım. Benzer şekilde “ Benim gözüm,” “Benim bacağım,” “Benim şuyum,” “ Benim buyum.” diye bahsediyoruz. Bana ait olan tüm bu objelerin ortasında, ben neredeyim? Bu sorunun cevabı için arayış meditasyon yöntemidir. Gerçek meditasyonda, “Ben neredeyim? Ben neyim?” diye sorarız. Bu soruların cevaplarını hiçbir maddi çabayla bulamayız ve bundan dolayı tüm üniversiteler bu soruları bir kenara koyuyor. “Çok zor bir konu.” diyorlar. Ya da görmezden geliyorlar: “Yersiz.” Böylece mühendisler dikkatini mükemmel atsız arabalar ve kanatsız kuşları yaratmaya ve tamamlamaya kalkışmaya yönlendiriyor. Önceleri arabaları atlar çekerdi ve hava kirliliği yoktu ama şimdi otomobiller ve roketler var, ve bilim adamları çok gurur duyuyor. “Atsız arabaları ve kanatsız kuşları icat ettik.” diye böbürleniyorlar. Uçak ya da roket için taklit kanatlar icat ettikleri halde, ruhsuz bir beden icat edemezler. Gerçekten bunu yapabildikleri zaman övgüyü hakedecekler. Fakat böylesi bir girişim muhakkak boşa çıkacaktır çünkü biz biliyoruz ki arkasında bir ruh olmayan hiç bir makine çalışamaz. En karmaşık bilgisayarların bile onları idare etmek için eğitimli adamlara ihtiyacı var. Biz de kozmik tezahür olarak bilinen bu harika makinenin yüce ruh tarafından ustaca idare edildiğini bilmeliyiz. Bu Krişna’dır. Bilimadamları nihai sebebi ya da bu maddi evrenin nihai idarecisini arıyor ve farklı teorilerle teklifler öneriyorlar, fakat bilginin gerçek anlamı çok kolay ve mükemmel: yalnızca mükemmel kişiye, Krişna’ya kulak vermeliyiz. Bhagavad-gita’da bildirilmiş bilgiyi kabul etmekle, herkes dünyanın bir parçası olduğu bu harika kozmik makinenin böylesine fevkalade çalıştığını çünkü arkasında bir sürücü—Krişna olduğunu hemen ayırt eder.


Bizim bilgi sürecimiz çok basit. Krişna’nın talimatı Bhagavad-gita, adi-puruşanın Kendisi, Yüce İlksel Kişi, Tanrılığın Yüce Şahsiyeti tarafından verilmiş bilginin başlıca kitabıdır. O nitekim mükemmel kişidir. Bizim onu mükemmel kişi olarak kabul ettiğimiz halde kabul etmeyen bir çoklarının olması tartışılabilir. Lakin kişi bu kabulün tuhaf olduğunu düşünmemelidir; O bir çok otoritenin kanıtına dayanarak mükemmel kişi olarak kabul edilir. Biz Krişna’yı salt fantezilerimiz ve hislerimize dayanarak mükemmel kişi olarak kabul etmiyoruz. Hayır- Krişna tüm Vedik yazınların yazarı olan Vyasadev gibi bir çok Vedik otoriteler tarafından Tanrı olarak kabul edilir. Bilginin hazine dairesi Vedalara dahildir ve onların yazarı, Vyasadeva Krisna’yı Tanrılığın Yüce Şahsiyeti olarak kabul eder ve Vyasadeva’nın ruhsal öğretmeni Narada da Krishna’yı böyle kabul eder. Narada’nın ruhsal öğretmeni Brahma Krishna’yı sadece Yüce kişi olarak değil aynı zamanda yüce idareci olarak da kabul eder- işvarah paramah krişnaha. [Bs. 5.1] "Yüce idareci Krishna’dır.”


Eşsiz Hediyeler, Krişna Aracılığıyla Ruhsal Bilgi- A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada


~*~*~*For English please read below~*~*~*

Below we will be reading an excerpt from A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’s book, Matchless gifts about the universal understanding of Krsna conciousness movement and on receiving knowledge from the right sources and authorities based on Bhagavad Gita. Some call the Divine as Allah, some as Jehova, and some as Krsna. Here as it is stated in Bhagavad Gita, the real position of the jives, namely souls and reaching the divine with love, the science of achieving God conciousness, Krsna conciousness by a self-realised soul has been narrated.

The aim of this Krsna consciousness movement is to bring all living entities back to their original consciousness. All living entities within the material world are, to varying degrees, afflicted with a type of madness. This Krsna consciousness movement aims at curing man of his material disease and reestablishing his original consciousness. In a Bengali poem a great Vaiñëava poet has written, "When a man is haunted by ghosts, he can only speak nonsense. Similarly, anyone who is under the influence of material nature should be considered haunted, and whatever he speaks should be considered nonsense." One may be considered a great philosopher or great scientist, but if he is haunted by the ghost of maya, illusion, whatever he theorizes and whatever he speaks is more or less nonsensical. Today we are given the example of a psychiatrist who, when requested to examine a murderer, proclaimed that since all the patients with whom he had come in contact were more or less crazy, the court could excuse the murderer on those grounds if it so desired. The point is that in the material world it is very difficult to find a sane living entity. The prevailing atmosphere of insanity in this world is all caused by the infection of material consciousness.


The purpose of this Hare Krsna movement is to bring man back to his original consciousness, which is Krsna consciousness, clear consciousness. When water falls from the clouds, it is uncontaminated like distilled water, but as soon as it touches the ground it becomes muddy and discolored. Similarly, we are originally pure spirit soul, part and parcel of Krsna, and therefore our original constitutional position is as pure as God's. In Bhagavad-gita Sri Krsna says:

mamaivamşo jiva-loke

jiva-bhutah sanatanaha

manah şaşthanindriyani

prakirti-sthani karşati


"The living entities in this conditional world are My fragmental parts, and they are eternal. But due to conditioned life, they are struggling very hard with the six senses, which include the mind." (Bg. 15.7)


Thus all living entities are part and parcel of Krsna. By Krsna it should always be remembered that we are speaking of God, Krsna denoting the all-attractive Supreme Personality of Godhead. As a fragment of gold is qualitatively the same as a gold reservoir, so the minute particles of Krsna's body are therefore qualitatively as good as Krsna. The chemical composition of God's body and the eternal spiritual body of the living entity is the same-spiritual. Thus originally, in our uncontaminated condition, we possessed a form as good as God's, but just as rain falls to the ground, so we come in contact with this material world, which is manipulated by the external material energy of Krsna.


When we speak of external energy or material nature, the question may be raised, "Whose energy? Whose nature?" Material energy or nature is not active independently. Such a concept is foolish. In Bhagavad-gita it is clearly stated that material nature does not work independently. When a foolish man sees a machine he may think that it is working automatically, but actually it is not—there is a driver, someone in control, although we sometimes cannot see the controller behind the machine due to our defective vision. There are many electronic mechanisms which work very wonderfully, but behind these intricate systems there is a scientist who pushes the button. This is very simple to understand: since a machine is matter, it cannot work on its own accord but must work under spiritual direction. A tape recorder works, but it works according to the plans and under the direction of a living entity, a human being. The machine is complete, but unless it is manipulated by a spirit soul, it cannot work. Similarly, we should understand that this cosmic manifestation which we call nature is a great machine and that behind this machine there is God, Krsna. This is also affirmed in Bhagavad-gita where Krsna says:


mayadhyakşena prakirtihi

süyatesa-çaraçaram

hetunanena kaunteya

jagad viparivartate


"This material nature is working under My direction, O son of Kunti, producing all the moving and unmoving beings, and by its rule this manifestation is created and annihilated again and again." (Bg. 9.10)

There are two kinds of entities—the moving (such as human beings, animals and insects) and nonmoving (such as trees and mountains). Krsna says that material nature, which controls both kinds of entities, is acting under His direction. Thus behind everything there is a supreme controller. Modern civilization does not understand this due to lack of knowledge; it is the purpose of this Society for Krsna consciousness therefore to enlighten all people who have been maddened by the influence of the three modes of material nature. In other words, our aim is to awaken mankind to its normal condition.


There are many universities, especially in the United States, and many departments of knowledge, but they are not discussing these points. Where is the department for this knowledge that we find given by Çri Krsna in Bhagavad-gita? When I spoke before students and some faculty members at the Massachusetts Institute of Technology, the first question raised was: "Where is the technological department which is investigating the difference between a dead man and a living man?" When a man dies, something is lost. Where is the technology to replace it? Why don't scientists try to solve this problem? Because this is a very difficult subject matter, they set it aside and busily engage in the technology of eating, sleeping, mating and defending. However, Vedic literatures inform us that this is animal technology. Animals are also trying their best to eat well, to have an enjoyable sex life, to sleep peacefully, and to defend themselves. What then is the difference between man's knowledge and animal's knowledge? The fact is that man's knowledge should be developed to explore that difference between a living man and a dead man, a living body and a dead body. That spiritual knowledge was imparted by Krsna to Arjuna in the beginning of Bhagavad-gita. Being a friend of Krsna's, Arjuna was a very intelligent man, but his knowledge, as all men's, was limited. Krsna spoke, however, of subject matters which were beyond Arjuna's finite knowledge. These subjects are called adhokñaja because our direct perception by which we acquire material knowledge fails to approach them. For example, we have many powerful microscopes to see what we cannot see with our limited vision, but there is no microscope that can show us the soul within the body. Nevertheless, the soul is there.


Bhagavad-gita informs us that in this body there is a proprietor. I am the proprietor, and others are the proprietors of their bodies. I say, "My hand," but not "I hand." Since it is "my hand," I am different from the hand, being its owner. Similarly, we speak of "My eye," "My leg," "My this," "My that." In the midst of all of these objects which belong to me, where am I? The search for the answer to this question is the process of meditation. In real meditation, we ask, "Where am I? What am I?" We cannot find the answers to these questions by any material effort, and because of this all the universities are setting these questions aside. They say, "It is too difficult a subject." Or they brush it aside: "It is irrelevant." Thus engineers direct their attention to creating and attempting to perfect the horseless carriage and wingless bird. Formerly, horses were drawing carriages and there was no air pollution, but now there are cars and rockets, and the scientists are very proud. "We have invented horseless carriages and wingless birds," they boast. Although they invent imitation wings for the airplane or rocket, they cannot invent a soulless body. When they are able to actually do this, they will deserve credit. But such an attempt would necessarily be frustrated, for we know that there is no machine that can work without a spirit soul behind it. Even the most complicated computers need trained men to handle them. Similarly, we should know that this great machine, which is known as the cosmic manifestation, is manipulated by a supreme spirit. That is Krsna. Scientists are searching for the ultimate cause or the ultimate controller of this material universe and are postulating different theories and proposals, but the real means for knowledge is very easy and perfect: we need only hear from the perfect person, Krsna. By accepting the knowledge imparted in Bhagavad-gita, anyone can immediately know that this great cosmic machine, of which the earth is a part, is working so wonderfully because there is a driver behind it—Krsna.


Our process of knowledge is very easy. Krsna's instruction, Bhagavad-gita, is the principal book of knowledge given by the adi-puruña Himself, the Supreme primeval person, the Supreme Personality of Godhead. He is indeed the perfect person. It may be argued that although we have accepted Him as a perfect person, there are many others who do not. Rut one should not think that this acceptance is whimsical; He is accepted as the perfect person on the evidence of many authorities. We do not accept Krsna as perfect simply on the basis of our whims or sentiments. No—Krsna is accepted as God by many Vedic authorities like Vyasadeva, the author of all Vedic literatures. The treasure house of knowledge is contained in the Vedas, and their author, Vyasadeva, accepts Krsna as the Supreme Personality of Godhead, and Vyasadeva's spiritual master, Narada, also accepts Krsna as such. Narada's spiritual master, Brahma, accepts Krsna not only as the Supreme person but the supreme controller as well—içvaraù paramaù krsnaù: [Bs. 5.1] "The supreme controller is Krsna."


Matchless Gifts, Spiritual Knowledge through Krishna-A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada



0 yorum:

Copyright © 2008 - Hare Krishna Turkey - is proudly powered by Blogger
Smashing Magazine - Design Disease - Blog and Web - Dilectio Blogger Template