BİR KİTAP HAYATINIZI DEĞİŞTİREBİLİR - A BOOK CAN CHANGE YOUR LİFE
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Kitaplar / BooksBARIŞA BİR ŞANS VERİN - GİVE PEACE A CHANCE
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Kitaplar / BooksGEORGE HARRISON’DAN SÖZLER…
Herkes KRISHNA’yı arıyor.
Bazıları aradıklarının farkında değil ama arıyorlar.
KRISHNA TANRI’dır, varolan her şeyin Kaynağıdır, şimdiki, önceki ve hatta
olacak her şeyin SEBEBİDİR.
TANRI sınırsız olduğu gibi ONUN bir çok İsmi de vardır.
Allah- Buddha- Jehova- Rama: Hepsi KRISHNA, hepsi tektir.
Tanrı soyut değildir; Onun hem gayrişahsi hem de YÜCE, EBEDİ, MUTLULUK DOLU ve BİLGİ dolu olan Şahsiyetinin şahsi yönleri vardır. Bir su damlasının nasıl bir su okyanusuyla aynı nitelikleri varsa, bizim bilincimizin de TANRI’nın bilincinden nitelikleri vardır… lakin kimliğimiz ve maddi enerjiye (fiziksel beden, duyusal tatmin, maddi mülkler, ego vs.) olan bağlılığımız nedeniyle gerçek AŞKIN BİLİNCİMİZ kirletildi ve tıpkı kirli bir ayna gibi saf görüntüyü yansıtmaktan aciz.
Bir sürü yaşamdır GEÇİCİ olan ile birlikteliğimiz büyüdü. Bu geçici beden, kemik ve et torbası, bizim gerçek benliğimizle karıştırıldı ve bu geçici durumun son olduğunu kabul ettik.
Tüm çağlar boyunca, büyük AZİZLER bu geçici-olmayan, TANRI BİLİNCİNİN daimi halinin canlı Ruhların hepsinde yeniden uyandırılabileceğinin yaşayan kanıtı olarak kalmıştır. Her ruh potensiyel olarak ilahidir. Krsna Bhagavad Gita’da der ki: “Benliğinde sarsılmaz olan, tüm maddi kirliliklerden özgür olmakla, yogi Yüce Bilinçle temasta olmanın mutluluğunun en yüksek mükemmeliyet safhasındadır.” (VI,28)
YOGA -(BENLİK) farkındalığı için bilimsel bir metod- bilincimizi arındırıp, daha ileri kirlenmeleri durduracağımız ve Mükemmeliyet, tam BİLGİ, tam MUTLULUK haline erişeceğimiz süreçtir.
Bir Tanrı varsa, Onu görmek istiyorum. Kanıt olmadan bir şeye inanmak anlamsız ve Krişna bilinci ile meditasyon gerçekten TANRI idrakini kazanabileceğimiz metodlardır. Gerçekten Tanrı’yı görebilirsiniz ve Onu duyabilirsiniz, Onunla oynayabilirsiniz. Kulağa çılgınca gelebilir ama O gerçekten orada, gerçekten sizinle birlikte.
Hepsi herbir metodun USTALARI tarafından çoşku ile karşılanan bir çok yoga Yolu var– Raja, Jnana, Hatha, Kriya, Karma, Bhakti.
SWAMI BHAKTIVEDANTA ünvanında söylediği gibi, ADANMIŞLIK yolunu izleyen bir BHAKTI YOGİdir. Herbir düşünce, söz ve FİİL aracılığı ve ONUN Kutsal İsimlerini zikretmekle, adanmış
Hare Krishna, Hare Krishna Krishna Krishna, Hare HareHare Rama, Hare Rama söyşemekle hemen Tanrı-Bilinci geliştirir.
Sizden ricam bu KRSNA kitabından faydalanmanız, ve kavrayışı içine girmeniz. Sizden aynı zamanda YOGAnın benliği serbest bırakan yöntemi yoluyla Tanrınızla şimdi buluşmanız için bir randevu almanızı ve BARIŞA BİR ŞANS VERMENİZİ rica ediyorum.
TEK İHTİYACINIZ OLAN AŞK (KRISHNA) HARİ BOL
Everybody is looking for KRISHNA.Some don’t realize that they are, but they are.
KRISHNA is GOD, the Source of all that exists, the Cause of all that is, was, or ever will be.
As GOD is unlimited HE has many Names.
Allah-Buddha-Jehova-Rama: All are KRISHNA, all are ONE.
God is not abstract; He has both the impersonal and the personal aspects to His personality which is SUPREME, ETERNAL, BLISSFUL, and full of KNOWLEDGE. As a single drop of water has the same qualities as an ocean of water, so has our consciousness the qualities of GOD’S consciousness… but through our identification and attachment with material energy (physical body, sense pleasures, material possessions, ego, etc.) our true TRANSCENDENTAL CONSCIOUSNESS has been polluted, and like a dirty mirror it is unable to reflet a pure image.
With many lives our association with the TEMPORARY has grown. This impermanent body, a bag of bones and flesh, is mistaken for our true self, and we have accepted this temporary condition to be final.
Through all ages, great SAINTS have remained as living proof that this non-temporary, permanent state of GOD CONSCIOUSNESS can be revived in all living Souls. Each soul is potentially divine. Krsna says in Bhagavad Gita: “Steady in the Self, being freed from all material contamination, the yogi achieves the highest perfetional stage of happiness in touch with the Supreme Consciousness.” (VI,28)
YOGA -a scientific method for GOD (SELF) realization- is the process by which we puirify our consciousness, stop further pollution, and arrive at the state of Perfection, full KNOWLEDGE, full BLISS.
If there’s a God, I want to see Him. It’s pointless to believe in something without proof, and Krishna Consciousness and meditation are methods where you can actually obtain GOD preception. You can actually see God, and Hear Him, play with Him. It might sound crazy, but He is actually there, actually with you.
There are many yogic Paths–Raja, Jnana, Hatha, Kriya, Karma, Bhakti–which are all acclaimed by the MASTERS of each method.SWAMI BHAKTIVEDANTA is as his title says, a BHAKTI Yogi following the path of DEVOTION. By serving GOD through each thought, word, and DEED, and by chanting HIS Holy Names, the devotee quickly develops God-consciousness. By chanting
Hare Krishna, Hare KrishnaKrishna Krishna, Hare HareHare Rama, Hare Rama.
I request that you take advantage of this book KRSNA, and enter into its understanding. I also request that you make an appointment to meet your God now, through the self liberating process of YOGA (UNION) and GIVE PEACE A CHANCE.
ALL YOU NEED IS LOVE (KRISHNA) HARİ BOL
George Harrison 31/3/70
BHAGAVAD GİTA'YA ÖVGÜLER - PRAISES to BHAGAVAD GİTA
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Kitaplar / Books“Şüpheler musallat olunca, hayal kırıklıkları gözünü dikip yüzüme bakınca ve ufukta bir umut ışığı görmeyince, Bhagavad-gita’ya döner ve beni rahatlatacak bir dize bulurum; ve hemen bunaltıcı kederin ortasında gülümsemeye başlarım. Gita üzerine düşünenler ondan hergün taze bir neşe ve anlamlar çıkaracaktır.” ~ Mohandas K. Ghandhi
BHAGAVAD GİTA AS IT IS'İN İÇERİĞİ - CONTENTS OF THE BHAGAVAD GITA
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Kitaplar / BooksA.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada: The subject of the Bhagavad-gita entails the comprehension of five basic truths. First of all, the science of God is explained and then the constitutional position of the living entities, jivas. There is isvara, which means the controller, and there are jivas, the living entities which are controlled. If a living entity says that he is not controlled but that he is free, then he is insane. The living being is controlled in every respect, at least in his conditioned life. So in the Bhagavad-gita the subject matter deals with the isvara, the supreme controller, and the jivas, the controlled living entities. Prakrti (material nature) and time (the duration of existence of the whole universe or the manifestation of material nature) and karma (activity) are also discussed. The cosmic manifestation is full of different activities. All living entities are engaged in different activities. From Bhagavad-gita we must learn what God is, what the living entities are, what prakrti is, what the cosmic manifestation is, how it is controlled by time, and what the activities of the living entities are.
BHAGAVAD GİTA ÖZGÜN HALİYLE - BHAGAVAD GİTA AS IT IS
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Kitaplar / BooksA.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, Bhagavad-gita As It Is Giriş
Hare Krishna! Today there is a very precious gift that I want to share with you: Bhagavad-gita. I think Bhagavad-gita is one of the best presents ever given to humanity. Today there are millions who consider this book as the most precious gift of their life and the savior of their life. Bhagavad-gita is universally renowned as the jewel of India’s spiritual wisdom. It was spoken by Krishna to Arjuna on the battlefield of Kurukşetra which you can stil see in India. Arjuna’s perfect questions about all the confusion, anxieties, our duties, the cause of our existence, the universe, what God is, self-realization and more, that we may experience in this age of Kali (the age of fight, quarrel and hypocrisy) and Krishna’s perfect answers to those questions, that have been enlightening the mankind since then can be found in the Bhagavad-gita. The indicator of Bhagava-gita’s being an approved and authorized literature today is A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’s being an authorized acarya who has brought the Bhagavad-gita As It Is in, that we are holding in our hands today in english, to the whole world and his being a Vedic scholar and a great devotee. Furthermore it’s the reason why Bhagavad-gita As It Is has changed the lives of million’s in the direction of self-realization. Moreover, when the prasing words of the present scholar’s are added, I can just tell you for now to read Bhagavad-gita from A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, both who translated and commented the book strictly sticking to the original teachings and who is the Founder Acarya of International Society of Krishna Consiousness. I hope the small excerpt from the introduction part of the book will tell you much better.
A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, Bhagavad-gita As It Is Introduction
SÖYLE ve MUTLU OL - CHANT and BE HAPPY
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Hare Krişna Maha Mantrası / Hare Krishna Maha MantraHARE KRİŞNA MAHA MANTRASI - HARE KRISHNA MAHA MANTRA
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Hare Krişna Maha Mantrası / Hare Krishna Maha MantraAlbüm plağının kapağında açıklandığı gibi,
Hare Krsna, Hare Krsna, Krsna Krsna, Hare HareHare Räma, Hare Räma, Räma Räma, Hare Hare’ nin zikredilmesiyle — bu aşkın ses titreşimi Krişna bilincimizi yeniden canlandırmak için son derece güzel bir metottur. Yaşayan spirituel ruhlar olarak hepimiz özünde Krish bilinçli varlıklarız ancak zamanın başlangıcından beri madde ile olan birlikteliğimizden ötürü bilincimiz şu an maddi atmosferle kirlenmiştir.Bu kirlenmiş canlı kavramında, hepimiz maddi doğanın kaynaklarını sömürmeye çalışıyoruz, ama aslında giderek daha çok karmaşıklıklığımızda dolanıyoruz. Bu illüzyona maya ya da maddi doğanın sıkı kanunlarına karşı çetin mücadele denir. Maddi doğaya karşı bu aldatıcı mücadele Krsna bilincimizin yeniden canlandırılmasıyla bir kerede durdurulabilir. Krsna bilinci zihin üzerine yapay bir dayatma değildir. Bu bilinç canlı varlığın özgün enerjisidir. Aşkın titreşimi duyduğumuz zaman, bu bilinç yeniden canlanır. Ve yöntem bu çağın otoriteleri tarafından önerilir. Aynı zamanda uygulanılabilir deneyimle de, maha-mantra’nın, ya da Kurtuluş için Büyük Zikrin devamlı tekrarlanmasıyla bunu algılayabiliriz, kişi bir seferde ruhsal tabakadan gelen aşkın çoşkunluğu hissedebilir.
Kişi duyu, akıl ve zihin aşamalarını geçerek gerçekten ruhsal anlayış düzeyindeyse, aşkın seviyeye yerleşmiştir.Hare Krsna, Hare Krsna, Krsna Krsna, Hare HareHare Rama, Hare Rama, Rama Rama, Hare Hare’ ninzikredilmesi bilincin tüm aşağı hallerine- yani tensel, akli ve zihinsele baskın çıkarak doğrudan ruhsal platformdan harekete geçer. Ne mantranın dilini anlamaya ne de zihinsel spekulasyonlara ya da maha-mantra’nın zikredilmesinde herhangi entellektüel bir düzeltmeye ihtiyaç vardır.Doğrudan ruhsal platformdan beliriverir ve aslında, herkes önceden bir meziyete sahip olmadan da bu aşkın ses titreşimine katılıp kendinden geçerek dans edebilir. Biz pratik olarak gördük. Bir çocuk bile zikirde yer alabilir ya da hatta bir köpek bile katılabilir.Bununla beraber, zikir Tanrı’nın saf bir adanmışının dudaklarından duyulmalı, öyle ki çabuk etki elde edilebilsin. Mümkün olduğunca, bir yılanın dilinin değdiği sütün zehirli etki etmesi kadar adanmış olmayanın dudaklarından gelen zikirden kaçınılmalı. Hara kelimesi Tanrı’nın enerjisine hitap etme şeklidir. Hem Krsna hem de Rama doğrudan Tanrı’ya hitap etme şekilleridir, ve bunlar “en yüksek zevk, ebedi.” anlamına gelir. Hara Tanrı’nın yüce zevk potensiyelidir. Bu potansiyel, Hare olarak hitap edildiği zaman bizim Yüce Tanrı’ya erişmemize yardım eder.Maddi enerjiye maya denir, aynı zamanda bizim Tanrı’nın marjinal enerjisi olduğumuz kadarbu da Tanrı’nın çoklu potensiyellerinden bir tanesidir. Canlı varlıklar maddeye daha üstün olan enerji olarak tanımlanır. Üstün enerjidaha aşığı olan enerjiyle temasa geçtiği zaman birbirine zıt bir hal alır. Ancak üstün marjinal enerji, ruhsal potensiyel olan Hara ile temasa geçtiği zaman mutlu olur , canlı varlığın normal durumudur. Üç kelime yani Hara, Krsna ve Rama, maha-mantra’nın aşkın tohumlarıdır ve zikir Tanrı’ya ve O’nun içsel enerjisi, Hara’ ya koşullanmış olan ruha koruma sağlaması için ruhsal çağrıdır. Zikir tam olarak bir çocuğun annesi için gerçek haykırışı gibidir. Anne Hara, yüce baba Hari ya da Krsna’nın lütfunu kazanmaya yardım eder ve Tanrı kendini böylesi içten bir adanmışa gösterir. Bu nedenle, bu çağdaHare Krsna, Hare Krsna, Krsna Krsna, Hare Hare Hare Rama, Hare Rama, Rama Rama, Hare Hare maha-mantrasını zikretmek kadar etkili başka bir yol yoktur.
ULUSLARI BİRLEŞTİRMEK - UNITING THE NATIONS
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Felsefe / Philosophy14 Aralık 1974, Bombay
…Bu Krişna Bilinci görevi yobaz değildir. Biz Birleşik Devletlerin başaramadığını yapmak istiyoruz. Bu insan bedeni formu yaşamın tüm problemlerini çözmek için bir fırsat. Bu sorunu çözmek için evrim yoluyla insan yaşamına erdik. Asıl sorun doğum, ölüm, hastalık ve yaşlılığın tekrarı.
Fakat doğum, ölüm, hastalık ve yaşlılığın olmadığı başka bir yaşam konumu var. Bu Krişna Bilinci hareketi insanı o konuma yükseltme yöntemidir. Bu büyük bir bilim ve Bhagavad-gita’da ayrıntılı bir şekilde açıklanır.
Öyleyse bizim görevimiz tüm insanlığa bu takdisi vermektir. Bu temelde beraberce işbirliği yapalım ki daha etkili bir Birleşik Devletler olsun. İnsan toplumunun başlıca ihtiyacı, ruhsal hayat temelinde birleşelim…
A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada
Below is qouted from a letter written by Prabhupada to all the people of Bangkok
Bombay 14 December, 1974
…The Krishna Consciousness mission is not sectarian. We want to do what the United Nations has failed to do. The human form of body is an opportunity for solving all the problems of life. Through evolution we come to the human life for solving this problem. The real problem is the repetition of birth, death, disease, and old age.
But there is another status of life where there is no birth, death, disease, and old age. The Krishna Consciousness movement is the means for promoting the human being to that status. This is a great science, and it is elaborately explained in the Bhagavad-gita.
So our mission is to give this benediction to all humanity. Let us cooperate together on this basis so that it will be a more effective United Nations, We shall be united on the basis of the prime need of human society, spiritual life…
A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada
EN YÜKSEK AŞK, LSDden DAHA YÜKSEK - THE HIGHEST LOVE, HIGHER THAN LSD
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Felsefe / PhilosophyHAYAT ANLAMINI BİLENE BASİT - LIFE IS EASY TO WHO KNOWS THE MEANING
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Felsefe / Philosophy~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*
Prabhupada: Philosophy does not become complicated; the mode of living becoming complicated—from simplicity to complication. Otherwise everything is there. Just like by nature’s law, the sunrise is not complicated. It is the same process (indistinct). So we are making complicated things underneath the sun. So if we know what is life, then there is no complication. But they do not know. Especially the modern education, they are making things more and more complicated. Therefore the so-called philosophy is becoming complicated.
NE İYİLİK NE KÖTÜLÜK SİZİ ETKİLEMESİN - NEITHER GOOD NOR EVIL AFFECTS YOU
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Felsefe / PhilosophyBhagavad Gita 2.58, A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada Tarafından Çeviri
"Maddi dünyada kazanacağı her türlü iyilikten ya da her türlü kötülükten etkilenmeyen,buna ne şükreden ya da bunu hakir gören kişi sıkı bir şekilde mükemmel bilgide sabitleşmiştir."
A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’nın Açıklaması: Maddi dünyada daima iyi ya da kötü olabilecek bir karışıklık vardır. Bunun gibi maddi karışıklıklarla altüst olmayan, iyilik ya da kötülükten etkilenmeyen kişinin Krişna bilincinde sabitleştiği anlaşılır. Kişi maddi dünyada olduğu sürece daima iyilik ya da kötülük olasılığı vardır çünkü bu dünya ikilik doludur. Lakin Krişna bilincinde sağlamlaşan kişi iyilik ya da kötülükten etkilenmez çünkü o sadece tümüyle- mutlak iyilik olan Krişna ile ilgilenir. Krişna’ya olan böyle bir bilinç kişiyi teknik olarak samadhi denilen mükemmel bir aşkın konuma yerleştirir.
Bhagavad Gita 2.58, translation by A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada
"In the material world, one who is unaffected by whatever good or evil he may obtain, neither praising it nor despising it, is firmly fixed in perfect knowledge. "
Purport by A.C Bhaktivedanta Swami Prabhupada : There is always some upheaval in the material world which may be good or evil. One who is not agitated by such material upheavals, who is unaffected by good and evil, is to be understood to be fixed in Krsna consciousness. As long as one is in the material world there is always the possibility of good and evil because this world is full of duality. But one who is fixed in Krsna consciousness is not affected by good and evil, because he is simply concerned with Krsna, who is all-good absolute. Such consciousness in Krishna situates one in a perfect transcendental position called, technically, samadhi.
“… Çoğu zaman dharma sözcüğü din anlamına gelecek şekilde çevrilir, fakat dharmayı bir din olarak algılamak sözcüğü yanlış anlamaktır. Genel kullanımıyla, din kelimesi belli bir tip inancı kasteder. Dharma kelimesi ise etmez. Dharma canlı varlığın doğal uğraşına işaret eder. Örneğin, nerede ateş varsa orda ısı ve ışık vardır, öyleyse ısı ve ışığın ateşin dharması olduğu söylenebilir. Ateş dharmasını değiştiremez. Aynı şekilde, akışkanlık suyun içsel özelliğidir ve bu nitelik değiştirilemez. Eğer değişirse, daha fazla su olarak düşünülemez. Bireysel ruhun dharması asla değiştirilemez ve bu dharma Yüce Lord’a hizmet sunmanın mesleki uğraşıdır. İnançlar ve din değiştirilebilir. Bugün bir Hindu olabilirim ama yarın bir Hristiyan ya da Müslüman olabilirim. Bu şekilde inançlar değiştirilebilir ama dharma doğal bir düzendir, doğal bir uğraş ya da bağlantı…”
His Divine Grace teaches us in his “Elevation to Krsna Consciousness”, Chapter Six - “Taking to Krsna Consciousness”“
BHAGAVATA'NIN IŞIĞI - LIGHT OF THE BHAGAVATA
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Felsefe / PhilosophyGökgürültüsü ve tüm gökyüzünde çakan şimşeklerin eşliğinde, bulutların gelişi yaşam-veren bir umut resmi sağlar. Derin mavimsi bulutlarla kaplı gökyüzü yapmacık olarak giyinmiş görünür. Bulutların içindeki gökgürültüsü ve şimşek yeni bir yaşam şekli için umut işaretleridir.
Hare Krishna to all! Today I posting a chapter from A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’s Light of the Bhagavata. In the book, Light of the Bhagavata which presents a clear and tangible illustration of the purpose, significance and origin of nature that has captured the minds and hearts of the greatest philoshers with its simplicity, beauty, and intricacies throughout the time and even captured the greatests minds of our time at a loss to understand nature’s great mysteries, Dr. Larry Shinn from Bucknell University presents glories to Srila Prabhupada as follows;
“Prabhupada’s personal piety gave him real authority. He exhibited complete command of the scriptures, an unusual depth of realization and an outstanding personal example, because he actually lived what he taught.”
The arrival of clouds, accompanied by thunder and flashes of lightning all over the sky, provides a picture of life-giving hope. Covered by deep bluish clouds, the sky appears artificially dressed. The thunder and lightning within the clouds are signs of hope for a new way of life.
The serene sky, limitlessly expansive, is compared to the Absolute Truth. The living entities are truths manifested in relation with the modes of material nature. The deep bluish cloud covers only an insignificant portion of the limitless sky, and this fractional covering is compared to the quality of ignorance, or forgetfulness of the real nature of the living being. A living entity is as pure as the limitless sky. He becomes covered by the cloud of forgetfulness, however, in his tendency for enjoying the material world. Because of this quality, called tamas (ignorance), he considers himself different from the Absolute Whole and forgets his purity, which is like that of the clear sky. This forgetfulness gives rise to separatism in false ego. Thus the forgetful living entities, individually and collectively, make sounds like thundering clouds: “I am this,” “It is ours,” or“It is mine.” This mood of false separatism is called the quality of rajas, and it gives rise to a creative force for separate lordship over the mode of tamas. The flash of lightning is the only beam of hope that can lead one to the path of knowledge, and therefore it is compared to the mode of sattva, or goodness.
The limitless sky, or the all-pervading Absolute Truth (Brahman), is nondifferent from the covered portion of the sky, but simultaneously the whole sky is different from the fractional portion that is liable to be covered by the dark cloud. The cloud, accompanied by thunder and lightning, cannot possibly cover the limitless sky. Therefore the Absolute Truth, which is compared to the whole sky, is simultaneously one with the manifested living being and different from him. The living being is only a sample of the Absolute Truth and is Prone to be covered by the circumstantial cloud of ignorance.
There are two parties of philosophers, generally known as the monists and the dualists. The monist believes in the oneness of the Absolute Truth and the living entity, but the dualist believes in the separate identities of the living being and the Absolute Truth. Above these two classes of philosophers is the philosophy of acintya-bhedabheda tattva, or the truth of simultaneous oneness and difference. This philosophy was propounded by Lord Çré Caitanya Mahaprabhu in His explanation of the Vedanta-sütras. The Vedanta is the medium of philosophical interpretations, and thus the Vedanta cannot be the absolute property of any Particular class of philosopher. A sincere seeker of the Absolute Truth is called a Vedantist. Veda means “knowledge.” Any department of knowledge is called a part of the Vedic knowledge, and vedanta means the ultimate conclusion of all branches of knowledge. As philosophy is called the science of all sciences, Vedanta is the ultimate philosophy of all philosophical speculations.
BİR VAİSNAVA ŞARKISI - A VAISNAVA POEM
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: A.C. Bhaktivedanta Swami PrabhupadaKrişna bilincinin en hoş yanlarından biri de adanmışların devamlı Krişna’yı hatırlamak üzere Onu yücelten tatlı şarkılar söylemesi, dans etmesi ve prasadam (Tanrı’ya sunulmuş ruhsal yiyecek) alması. Büyük bilgelerin, manevi ustaların, Vedik şairlerin Krişna’yı ve Krişna’yı bize veren manevi öğretmenleri yücelten, onlara olan derin ve içten sevgilerini, teslimiyet ve bağlılıklarını anlatan aşkın şiirler paylaşılmaya değer. Bunlar herhangi bir kimse için bile üzerinde düşünüldüğünde çok hoş söylenmiş, şarkılaştırıldığında yüreğe dokunan, bununla birlikte salt duygusal olmayan ama içtenlikle yazıldığından gerçeği yansıtan adanmışlık hizmetinin, teslimiyetin bir şekli. İşte Vaisnava acaryalarından Narottama das Thakur’un yazdığı dizelerden bir alıntı:
~*~*~*For English please read the rest of the entry ~*~*~*
One of the nicests aspects of Krişna consciousness is devotees’ singing sweet songs glorifying Krişna, dancing and taking parasadam in oder to constantly remember Krishna. Trancendental poems by great saints, spiritual masters, Vedic poets in which they tell us about their deep and sincere love, submission and attachment to Krishna and spiritual masters who give us Krishna are worth sharing. Those are poems that when comtemplated and comprehended on are well said, and when are sung that touch the heart, however not solely sentimental but for being written with sincerety are a form of devotional service reflecting the truth. Here is a quote from a Vaisnava acarya Narottama Das Thakur’s line of poetry.
"Guru-mukha-padma-vakya, cittete koriya aikya Ara na kariho mane asa"
BİR ADAM TÜM DÜNYAYI KAZANIR AMA RUHUNU KAYBEDERSE - WHAT PROFITS A MAN IF HE GAINS THE WHOLE WORLD BUT LOSES HIS SOUL
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: A.C. Bhaktivedanta Swami PrabhupadaŞu an Perth, Avustural’ya da ikamet ettiği halde, Wesly Lord Krishna’nın mesajını yaymaya yardım ederek devamlı hareket halinde. Asla geriye dönüp gösteri işi kariyerine bakmadı.
Kocası Bhurijana Prabhu ile birlikte, Wesly Hong Kong’da ki ilk Hare Krişna tapınağını inşa etmek özgeci bir şekilde işe daldı.Wesly şöyle devam ediyor, “Bir fil kariyerinin peşine düşmek için radikal bir şekilde standartlarımı düşürmek zorunda kalacağımdan uzlaşmayla mutlu olamayacağımı biliyordum. O yüzden herşeyi çöpe attım ve daha saf bir yaşam şeklini seçtim.
What profit a man if he gains the whole world but loses his soul…
Enter the sanctum sanctorum of Mumbai’s Iskcon temple and the last person you expect to encounter is Mick Jagger’s heroine from the 1970 outlaw adventure Ned Kelly.
But there she is. The pleasantly plump Australian film and television actor Janne Wesly. Clad in a red-printed sari, her head covered with her pallu and a daunting chand tilak on her forehead, Jane stands out tall. In her new avatar Janne Wesly is called Ma Jagattarini Devi.
Wesly says life changed when she met Srila Prabhupada, the founder acharya of Iskcon in the United States way back in 1970, the same year her film with the Rolling Stones star Jagger released.
Wesly says she was barely 22 then. And had the world at her feet. “In fact I was in LA to attend the premiere of Ned Kelly. And later I was to join Mick Jagger in London to pursue my film career. But after I visited the Krishna Temple in Los Angeles everything else lost meaning for me.”
About co-star Mick Jagger she says, “He was very restless too. He wasbasically a musician at heart and couldn’t handle the slow pace of anactor’s life. He was hugely famous, but somewhere within I sensed he was bored.”Wesly says behind the arc-lights, she longed for a more spiritualexistence. “I was sure the world of films couldn’t get me the answers I was seeking. I thought of people like Marilyn Monroe who were up there on the list of famous faces. But I just felt that deep within, even Monroe longed for something different.”Wesly continues, “Since I would have to drop my standards radically topursue a film career I knew I wouldn’t be happy with the compromise. So I chucked it all and opted for a purer form of life.”
With her husband Bhurijana Prabhu, Wesly plunged into working selflessly to build the first Hare Krishna temple in Hong Kong.
Though she currently resides in Perth, Australia, Wesly is constantly on the move, helping to spread the message of Lord Krishna. She has never looked back at her showbiz career.
Aşağıdaki alıntı, “Benlik-İdraki Bilimi” -The Science of Self-Realization- adlı kitabın önsözüdür. Kitap, Srila Prabhupada’nın “Back to Godhead” adlı magazinden seçilmiş çeşitli röportajları,konuşmaları ve makalelerinden oluşmaktadır.
Önsöz
En başından beri Kutsal Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’nın tanışmış olduğum en olağan dışı kişi olduğunu biliyordum। İlk tanışma 1966 yazında, New York şehrinde oldu। Bir arkadaş beni aşağı Manhattan’daki Bowery’e “yaşlı bir Hintli svami”nin konferansını dinlemeye davet etti. Sefalet içinde konferans veren bir svami hakkında merakımı yenemeyerek oraya gittim ve zifiri karanlık bir merdivenden yukarıya, yolumu hissede hissede ilerledim. Yukarıya çıktıkça, çana benzer ritmik bir ses giderek yükseldi ve netleşti. Sonunda dördüncü kata ulaştım, kapıyı açtım ve işte oradaydı.
Bulunduğum yerden yaklaşık onbeş metre uzakta, uzun, karanlık odanın öteki ucunda yerden yükseltilmiş küçük bir platformda oturuyor, yüzü ve safran renkli giysisi küçük bir ışık altında parıldıyordu. Yaşlıydı, belki altmışlarında gibi diye düşündüm, ve dimdik haşmetli duruşu ile bağdaş kurarak oturmuştu. Başı traşlıydı, güçlü yüzü ve kırmızımsı boynuz kenarlı gözlükleri ona hayatının büyük kısmını okumayla meşgul olarak geçirmiş bir keşiş görünümü veriyordu. Gözleri kapalıydı ve bir el davulunu çalarken usulca basit bir Sanskritçe dua söylüyordu. Az sayıda dinleyici çağrıya karşılık olarak aralarda katılıyordu. Bir kaçı, duymuş olduğum çan benzeri seslerin sebebini izah eden el zillerini çalıyordu. Büyük bir merakla sessizce arkaya oturdum,
şarkıya katılmaya çalıştım ve bekledim.
Birkaç dakika sonra svami görünüşe göre önünde açık duran kocaman bir Sanskritçe ciltten İngilizce bir konuşma vermeye başladı. Ara sıra kitaptan ama daha sıklıkla hafızasından alıntılar yapıyordu. Her bir metin parçasını çok dikkatlice, detaylı açıklamalarla takip ediyordu ve
lisanın sesi çok güzeldi.
Felsefi terim ve deyimlerle karmaşık bir şekilde dantellenmiş söz dağarcığı onu bir bilgin gibi gösteriyordu. Zarif el hareketleri ve neşeli yüz ifadeleri konuşma tarzını oldukça etkiliyordu. Konu şimdiye dek karşı karşıya geldiğimin en ağırıydı: “Ben bu beden değilim. Ben Hintli değilim… Sizler Amerikalı değilsiniz… Hepimiz ruh canlarız.”
Konuşmadan sonra birisi bana Hindistan’da basılmış bir broşür verdi. Bir fotoğraf, svamiyi üç kitabını Hint başbakanı Lal Bahadur Shastri’ye verirken gösteriyordu. Başlık alıntısı Bay Shastri’nin bütün Hint devlet kütüphanelerinin kitapları sipariş etmeleri gerektiğinisöylüyordu. Bir başka küçük kitapta başbakan, “Kutsal Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada çok müthiş bir iş yapıyor ve kitapları insanlığın kurtuluşu için kayda değer yardımdır.”diyordu. Svami’nin Hindistan’dan getirdiğini öğrendiğim kitaplarından birer tane satın aldım. Kapaklarını, küçük broşürü ve diğer çeşitli yazınları okuduktan sonra Hindistan’ın en saygın manevi liderlerinden biri ile tanışmış olduğumu anladım.
Ama bu kadar üstün bir beyefendinin bunca yer içinden neden Bowery’de yaşayıp ders verdiğini anlayamadım. Elbette iyi eğitimliydi ve görünüşe göre aristokratik bir Hint ailesinde doğmuştu. Neden böyle bir yoksulluk içinde yaşıyordu? Nasıl olup da buraya gelmişti? Bir öğleden sonra bu durumu anlayabilmek için onu ziyarete gittim. Şaşırdım, Srila Prabhupada (ileride ona hitap etmeye başlayacağım gibi) benimle konuşmak için çok meşgul değildi. Aslında, bütün gün konuşmaya hazır gibi görünüyordu. Sıcak ve arkadaşçaydı. 1959 yılında, Hindistan’da gönül tokluğu düzenini kabul ettiğini ve kişisel ihtiyaçları için para taşımasına ya da kazanmasına izin verilmediğini açıkladı. Uzun yıllar önce öğrenimini Kalküta Üniversitesinde tamamlamıştı ve bir aile yetiştirmişti. Sonra da çok eski Vedik kültürünün tavsiye ettiği gibi, aile ve iş meselelerini en büyük oğullarına bırakmıştı.
Gönül tokluğu düzenini kabul ettikten sonra eski bir aile arkadaşı aracılığıyla Bir Hint yük gemisinde (Scindia Steamship Company şirketinin Jaladuta adlı gemisi) ücretsiz seyahat ayarlamıştı. 1965 yılının Eylül ayında yanında sadece yedi dolar değerinde rupileri, bir sandık dolusu kitapları ve birkaç giysisiyle Bombay’den Boston’a gemiyle yolculuğa çıktı. Manevi öğretmeni Kutsal Lütuf Bhaktisiddhanta Sarasvati Thakura ona Ingilizce konuşan dünyaya Hindistan’ın vedik öğretilerini vermeyi emanet etmişti. Bu nedenle altmış dokuz yaşında Amerika’ya gelmişti. Bana, Hint müziğini, yemeğini, dilini ve diğer çeşitli sanatlarını Amerikalılara öğretmek istediğini söyledi. Kibarca hayrete düşmüştüm.
Srila Prabhupada’nın küçük bir şilte üzerinde yattığını ve odanın arka tarafındaki iplere asılmış, yazın öğle sonrası sıcağında kuruyan giysilerini gördüm. Onları kendisi yıkamıştı ve Hindistanda kendi elleriyle yaptığı hünerli bir aletle kendi yemeğini pişiriyordu. Bu dört katlı aygıt içinde bir anda dört yemek pişiyordu. Yazılarını yazdığı neredeyse sonsuz sayıda kağıt her yanına ve odanın diğer bölümündeki çok eski görünüşlü, taşınabilen daktilosu etrafına yığılmıştı. Nerdeyse uyanık olduğu her saatini- öğrendiğime göre yaklaşık yirmidört saatin yirmi saati- satın aldığım üç cildin devamını daktilo ederek geçiriyordu. Bu, manevi hayatın hemen hemen bir ansiklopedisi olan altmış ciltlik set olarak tasarlanmış Srimad Bhagavatam’dı. Yayın için ona şans diledim, o da beni Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri akşam konuşmalarına ve Cumartesileri verdiği Sanskritçe derslerine davet etti. Kabul ederek teşekkür ettim ve akıl almaz kararlılığı karşısında şaşkınlıkla ayrıldım. Bir iki hafta sonra -1966’nın Temmuzuydu- Srila Prabhupada’nın bir bakıma daha saygın bir çevre olan İkinci Cadde’ye taşınmasına yardım etme
ayrıcalığına sahip oldum. Bazı arkadaşlarla beraber aynı binada bulunan bir zemin kat dükkanını ve küçük bir avlunun gerisinde, ikinci kattaki daireyi kiraladık. Konuşmalar ve şarkılar devam etti ve iki hafta içinde hızla büyüyen topluluk, dükkanın (bu zamana kadar bir tapınak olmuştu) ve dairenin giderlerini sağlıyordu. Şimdi, Srila Prabhupada dinleyicilerine el ilanları basmaları ve dağıtmaları direktifini veriyordu, bir plak şirketi sahibi de onu Hare Krişna şarkısının uzun çalar kaydı için davet etmişti. Yaptı ve muazzam başarı getirdi. Yeni yerinde şarkı söylemeyi, vedik felsefeyi, müziği, japa meditasyonunu, güzel sanatları ve yemek pişirmeyi öğretiyordu. Önce kendisi pişirirdi –hep kendisi örnek yoluyla öğretiyordu. Sonuçlar o ana dek deneyimlemiş olduğum en harika vejeteryen yemeklerdi. (hatta, Srila Prabhupada yemeklerin hepsini kendisi dağıtırdı!) Yemekler genellikle bir pirinç yemeği, bir sebze yemeği, çapati (tam buğday unundan yapılmış içi boş küçük bir tür gözleme) ve dahldan (lezeetle baharatlandırılmış mung fasülyesi ya da kırık bezelye çorbasından) oluşuyordu. Baharatlar, pişirilme ortamı –ghee, ya da saflaştırılmış tereyağı- pişirme ısısına verilen yakın ilgi ve diğer detayların birleşiminin hepsi benim tamamen bilmediğim tat biçimlerini üretiyordu. Diğerlerinin de prasadam (“Rabbin merhameti”) adlı yemekle ilgili görüşleri kesinlikle benimkiyle uyuşuyordu. Barış Kolordusunda çalışan ve aynı zamanda da Çin dil bilgini olan birisi, Srila Prabhupada’dan klasik Hint stilinde nasıl resim yapılacağını öğreniyordu. İlk kanvaslarının yüksek kalitesine hayret etmiştim.
Felsefi tartışmada ve mantıkta Srila Prabhupada yenilmez ve yorulmazdı. Çeviri çalışmasını sekiz saat sürebilen tartışmalar için yarıda keserdi. Bazen yedi sekiz kişi çalıştığı, yemek yediği ve üzerinde uyuduğu 5 cm kalınlığındaki sünger yastığın bulunduğu tertemiz, küçük odaya sıkışırdı.
Srila Prabhupada “sade yaşam ve yüksek düşünme” dediği şeyi daima vurguladı ve örnek oldu. Manevi yaşamın sadece duygusallık ve kör inanç olmadığının, akıl ve mantık yoluylakanıtlanabilir bir bilim olduğunun üzerinde durdu. Aylık bir magazin başlattı ve The New York Times 1966 Sonbaharında onun ve takipçilerinin hakkında lehte bir resimli yazı yayımladı. Kısa bir süre sonra televizyon ekipleri geldi ve bir ana haber çekimi yaptılar. Srila Prabhupada’yı tanımak heyecan vericiydi. Yoga ve zikretmenin kişisel faydalarına olan arzumdan ya da sırf acemi merakımdan onun ilerleyişinin her adımını takip etmek istiyordum. Büyüme planları hem cesaret isteyen hem de tahmin edilemezdi –hep fevkalade başarılı oluyor gibi olması gerçeği dışında. Yetmişlerindeydi ve Amerika’ya yabancıydı, hemen hemen hiçbirşeyle gelmişti ama şimdi, birkaç ayda tek başına bir hareket başlatmıştı! Bu akıl alıcıydı. Bir Ağustos sabahı, İkinci Cadde dükkan-tapınağında Srila Prabhupada bizlere şunu dedi: ”Bugün Rab Krişna’nın doğum günü.” Yirmidört saat oruç tutacak ve tapınakta kalacaktık. O akşam boyunca Hintli bazı ziyaretçiler geldi. İçlerinden biri –neredeyse ağlayarak- dünyanın öbür yanında bu küçük, otantik Hindistan’ı bulmanın sonsuz sevincini anlattı. Böyle bir şeyi rüyasında dahi hayal edemezdi. Srila Prabhupada’ya etkili, güzel övgüler ve derin teşekkürlerini sundu, bağış bıraktı ve ayaklarına eğildi. Herkes derinden etkilenmişti. Daha sonra, Srila Prabhupada bu beyefendi ile Hintçe konuştu ve söyledikleri benim için anlaşılmaz olduğundan, her ifade
ve hareketinin nasıl da insan ruhunun en içine kadar işlediğini gözlemledim.
Sonra o yıl San Francisco’dayken, Srila Prabhupada’ya ilk uçak biletini yolladım ve New York’tan uçakla çıktı. Oldukça büyük grubumuz onu terminalde Hare Krişna mantrasını söyleyerek karşıladı. Ondan sonra onu arabayla Golden Gate Park’ın doğu yakasına, yeni kiralanmış bir apartman dairesi ve dükkan-tapınağa doğru götürdük – New York’takine çok benzer bir düzendi. Bir model kurmuştuk. Srila Prabhupada çok mutluydu.
Bir iki hafta sonra Hindistan’dan San Francisco’ya ilk mrdanga (iki taraflı, uzun, kilden yapılmış davul) ulaştı. Yukarıya, Srila Prabhupada’nın dairesine haber vermek için çıktığımda gözleri genişçe açıldı ve heyecanlı bir sesle bana hemen aşağı inip sandığı açmamı söyledi. Asansöre binip zemin kata indim, giriş kapısına doğru yürürken Srila Prabhupada’yı gördüm. Mrdangayı görmeye o denli hevesliydi ki, merdiveni kullanıp asansörü yenmişti. Sandığı açmamızı istedi, üstüne giydiği safran kumaştan bir parça yırttı ve sadece iki başı açık bırakarak, davulu kumaşla sardı. Sonra şunu dedi: “Bu hiç çıkmamalı” ve nasıl çalınacağı ile bakımı konusunda detaylı bilgi vermeye başladı.
Yine San Francisco’da, 1967’de, Srila Prabhupada Ratha-yatra, Arabalar Festivali’nin törenle açılışını yaptı. Bu onun sayesinde şimdi bütün dünyada kutlanan birkaç festivalden biridir. Ratha-yatra ikibin yıldan beri Hindistan’da, Jagannatha Puri’de kutlanmaktaydı ve 1975’e gelindiğinde festival San Francisco’lularla o kadar popüler hale geldi ki, belediye başkanı resmi bir bildiri ile “San Francisco’da Ratha-yatra Günü” ilan etti.
1966 sonunda Srila Prabhupada müritleri kabul etmeye başlamıştı. Kendisini Tanrı olarak değil, Tanrı’nın hizmetçisi olarak düşünmeleri gerektiğine hemen dikkatleri çekerek, müritlerinin kendilerine Tanrı gibi ibadet etmelerine izin veren kendi kendini biçimlendirmiş guruları(ruhani öğretmenleri) eleştirdi. “Bu ‘tanrılar’ çok ucuz,” derdi. Bir gün, birisi “Siz Tanrı mısınız?” diye sormuştu. Srila Prabhupada yanıtladı, “Hayır, ben Tanrı değilim – Tanrı’nın bir hizmetçisiyim.” Sonra bir süre düşündü ve devam etti, “Gerçekte, Tanrı’nın hizmetçisi değilim. Tanrı’nın hizmetçisi olmaya çalışıyorum. Tanrı’nın bir hizmetçisi olmak kolay değildir.”
Yetmişlerin ortalarında Srila Prabhupada’nın çeviri ve yayınları dramatik bir biçimde yoğunlaştı. Bütün dünyadan bilim adamları kitaplarını olumlu eleştiri yağmuruna tuttu ve neredeyse tüm Amerikan lise ve üniversitelerinde standart ders kitabı olarak kabul edildiler. Müritlerinin yirmibeş dile çevirdiği ve büyük para harcayarak ellibeş milyon kopyasını dağıttığı toplamda yaklaşık seksen kitap üretti. Dünya çapında yüzsekiz tapınak kurdu, yaklaşık onbin inisiasyon Almış müridi ve milyonlarca takipçi topluluğu vardı. Srila Prabhupada, dünyada ki seksenbir yıllık ikametinin son günlerine dek çeviri yapıyor ve yazıyordu.
Srila Prabhupada yalnızca başka bir doğu bilgini, guru, mistik, yoga öğretmeni ya da meditasyon eğitmeni daha değildi. O bütün bir kültürün kendisiydi ve bu kültürü Batı’ya aşıladı. Benim ve pek çokları için o samimiyetle ilgi gösteren, başkalarının iyiliği için çalışmak üzere kendi rahatını tamamıyla feda eden, ilk ve en öndeki kişiydi. Onun özel hayatı yoktu, yalnızca diğerleri için yaşadı. Ruh bilimi, felsefe, sağduyu, güzel sanatlar, diller, vedik yaşam yolu –hijyen, beslenme, tıp, görgü kuralları, aile yaşamı, çiftçilik, sosyal organizasyon, eğitim, öğretim, ekonomi ve daha pek çok şeyi öğretti. Benim için o bir başöğretmendi, babaydı ve yürekten dostumdu. Srila Prabhupada’ya derinden borçluyum ve bu borcumu hiçbir zaman ödeyemeyeceğim. Ama en azından onun en içinde taşıdığı arzusunu – kitaplarının yayımlanması ve dağıtılmasını- yerine getirebilmek için diğer takipçilerine katılarak biraz minnetimi gösterebilirim. Srila Prabhupada bir defasında, “Ben hiçbir zaman ölmeyeceğim,” demişti. “Kitaplarımda sonsuza dek yaşayacağım.” 14 Kasım 1977’de bu dünyadan ayrıldı, ama hiç şüphesiz sonsuza dek yaşayacak.
Michael Grant
(Mukunda dasa)
Tarafından sizin için çevrildi. Umarım faydalı bulmuş sunuzdur.