PRABHUPADA'YA GÖRE YEMEK PİŞİRMEK - WHAT COOKING MEANS TO PRABHUPADA
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Yemek Kültürü / Food CultureÖZGÜN BİLİNCİNİZ KRİŞNA BİLİNCİ -YOUR ORİGİNAL CONCIOUSNESS is KRSNA CONCIOUSNES
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Krişna Bilinci - Krishna ConciousnessMs. Nixon: … Krsna bilinci nedir?
~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*
Srila Prabhupada: Krsna means God. We are all intimately connected with Him because He is our original father. But we have forgotten this connection. When we become interested in knowing, “What is my connection with God? What is the aim of life?” then we are called Krsna conscious.
Ms. Nixon: How does Krsna consciousness develop in the practitioner?
Srila Prabhupada: Krsna consciousness is already there in the core of everyone’s heart. But because of our materially conditioned life, we have forgotten it. The process of chanting the Hare Krsna maha-mantra—Hare Krsna, Hare Krsna, Krsna Krsna, Hare Hare/ Hare Rama, Hare Rama, Rama Rama, Hare Hare—revives the Krsna consciousness we already have. For example, a few months ago these American and European boys and girls did not know about Krsna, but just yesterday we saw how they were chanting Hare Krsna and dancing in ecstasy throughout the whole Ratha-yatra procession [an annual festival sponsored by the Krsna consciousness movement in cities around the world]. Do you think that was artificial? No. Artificially, nobody can chant and dance for hours together. They have actually awakened their Krsna consciousness by following a bona fide process. This is explained in the Caitanya-caritamrta (Madhya 22. 107)
nitya-siddha krsna-prema ‘sadhya’ kabhu naya
şravanadi-şuddha-citte karaye udaya
Krsna consciousness is dormant in everyone’s heart, and when one comes in contact with devotees, it is awakened. Krsna consciousness is not artificial. Just as a young boy awakens his natural attraction for a young girl in her association, similarly, if one hears about Krsna in the association of devotees, he awakens his dormant Krsna consciousness.
An excerpt from Srila Prabhupada’s Science of Self Realisation
SRİLA PRABHUPADA'NIN NRİŞİMHA CATURDASİ SÖYLEVİ
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Özel Günler / Festive DaysBöylece bu tanrıtanımaz ile tanrıya inanan arasında ki çok öğretici bir mücadeledir. Prahlad Maharaja’nın bu hikayesi ebediyen gerçektir. Tanrıtanımaz ile tanrıya inanan arasında her zaman bir mücadele vardır. Bir kişi Tanrı bilinçli, Krişna bilinçli hale gelirse bu yüzden bir sürü düşman edinecektir. Çünkü dünya iblislerle doludur. Krişna’nın adanmışını bir kenara bırakın, Krişna bile kendisi şahsen geldiği zaman bir sürü iblisi öldürmeye mecbur kaldı.
Krişna’nın öz dayısı, son derece yakını olan, annesinin erkek kardeşi vardı. Yine de Krişna’yı öldürmek istiyordu. Devaki’den dünyaya gelen her oğulu doğar doğmaz derdal öldürdü çünkü hangisinin Krişna olacağını bilmiyordu. Kehanet, kız kardeşinin sekizinci çocuğunun Kamsa’yı öldüreceğiydi. Bu yüzden Kamsa tüm çocukları öldürmeye başladı. En sonunda Krişna geldi. Ama Krişna’yı öldüremedi. Kendisi Krişna tarafından öldürüldü.
Bunu Bhagavad-gita’da belirtildiği gibi anlayabiliriz, mrtyuù sarva- haraç caham [Bg. 10.34] Bhagavad-gita’da denir ki “Ben aynı zamanda sahip olduğunuz ne varsa, herşeyi çekip alan biçimde ki ölümüm.” Biz maddi şeylere, maddi kazançlara sahip olmaktan çok gurur duyuyoruz ancak Krişna geldiği zaman…
Tıpkı Maharaja gibi, Prahlad Maharaja Hiranyakaçipu’yu gördü. Babası da Nrsimhadeva’yı gördü. Hiranyakaçipu çok zeki materyalistler, bilimadamları kadar zekiydi. Zekice bir sürü şey icat ediyorlar. Fikir ne? “ Biz sonsuza dek yaşayacağız ve duyusal tatminden çok, daha da çok zevk alacağız” fikridir. Buna uygarlığın ateist gelişimi denir. Öyleyse Hiranyakaçipu bu materialist insana tipik bir örnek. Ve Prahlad Maharaja, prakrñöa-rüpena ahlada. Ahlada aşkın saadet anlamına gelir. Ananda-cinmaya-rasa- pratibhavitabhiù. Canlı varlıkların gerçek kimliği Prahlad, mutluluk dolu olma halidir. Ancak maddi birliktelikten ötürü bizler sefil bir yaşam koşulu içindeyiz. Öyleyse… (yan tarafa:) Bu çocukları susturun.
Böylece Hiranyakaçipu ölümsüz olmak istedi ve kefaretler, şiddetli kefaretler altına girdi, öyle fazla ki tüm evren ürpermeye başladı. Öyle ki Brahma, Lord Brahma “Ne istiyorsun?” diye onu yatıştırmak için gelmeye mecbur kaldı. Yani o ölümsüz olmak istedi. Lord Brahma dedi ki “ Çok uzun bir yaşam sürem olduğu halde…” Brahmaji’nin yaşam süresi Bhagavad-gita’da belirtilir, sahasra-yuga-paryantam arhad yad brahmano viduù [Bg. 8.17]. Sahasra-yuga, yugaların bir grubun—Satya, Treta, Dvapara, Kali— bir grubu, yaklaşık kırküç bin yılda denk gelir. Öyle ki milyonlarca trilyon yıl yaşayan Brahma— yine de ölmeye mecbur. Janma-mrtyu-jara- vyadhi-duùkha-doñanu-darçanam [Bg. 13.9]. Bu maddi dünyada nereye giderseniz gidin, ister Brahmaloka’da ister Patala-loka’da olsun ölmeye mecbursunuz. Sorun bu. Krişna Bhagavad- gita’da, “Gerçek sorun janma-mrtyu-jara-vyadhi, doğum, ölüm, yaşlılık ve hastalıktır.” der. Sadece denemeye çalışın… Yani Hiranyakaçipu bunları maddi bir yoldan çözmeye çalıştı ama bu mümkün değildir. Daha sonra negatif bir şekilde “ Ölmemeyi” istedi.
svayambhur naradaù çambhuù
kaumaraù kapilo manuù
prahlado janako bhiñmo
balir vaiyasakhir vayam
[SB 6.3.20]
Aslında eğer ruhsal yaşamda ilerleme kaydetmek istiyorsak, mahajanaları, önemli kişilikleri takip etmeliyiz. Onlardan çastralarda bahsedilir. Babasız ve annesiz tezahür ederler. Bu yüzden onun adı Svayambhu’dur. Narada. Narada Muni de mahajanalardan biridir. Ve Çambhu, Lord Çiva. Kapila, Kapiladeva, Devahüti’nin oğlu. Svayambhur naradaù çambhuù kapilo manuù [SB 6.3.20]. Ve Prahlad Maharaja. Prahlad Maharaja bizim guru zincirindeki gurumuzdur. Yani mahajano yena gataù sa panthaù [Cc. Madhya 17.186]. Dharmasya tattvam nihitam guhayam mahajano yena gataù sa panthaù. Biz din yolunun ne olduğunu tebeşirle çizemeyiz. Öğrenmesi çok zor çünkü bir çok farklı yazın var ve bir çok filozof var. Nasau munir yasya matam na bhinnam. Her bir filozofun farklı görüşü var. Öyleyse dini yönde gerçek yola nasıl çıkmalı? Bu çastralarda şöyle öğütlenir, mahajano yena gataù sa panthaù [Cc. Madhya 17.186]. Önemli kişiliklerin ayakizlerini takip etmek zorundasınız. Ve Prahlad Maharaja onlardan biri. Prahlad Maharaja bir iblisin ailesinde doğdu. Babası bir iblisti. Prahlad Maharaja babasınına Asura-varya “ iblislerin en iyisi” diye hitap ederdi. Gördünüz… O oğlunu, “ Benim sevgili oğlum, şöyle yap, böyle yap. En iyi öğrendiğin şey ne söyle bana.” diye okşardı. Dolayısıyla Prahlad Maharaja, tat sadhu manye ’sura-varya dehinam derdi. O asla “ Benim sevgili babacım” demedi. “ Benim sevgili iblislerin en iyisi.” Tat sadhu manye. “Bence bu çok güzel.” Nedir o? Hitvatma- patam grham andha-kupam vanam gato yad dharim açrayeta [SB 7.5.5]. “ Bu dünyevi yaşamın, maddi yaşamın tıpkı karanlık bir kuyu gibi kendini-öldürücü olması. Öyleyse kişi ondan vazgeçmeli ve ormana gidip Krişna’ya sığınmalı. En iyi yaşam şekli bu.” Dolayısıyla babası çok sinirlendi. Demek ki tanrıtanımaz ile tanrıya inanan asla anlaşmayacaktır. Ama tanrıya inanan asla da tanrıtanımaza boyun eğmeyecektir. İlke bu. Prahlad Maharaja babası tarafından bir sürü sıkıntıya sokuldu ama o asla ‘om namo bhagavate vasudevaya namaù’ yı zikretmeyi unutmadı. Asla unutmadı.
Öleyse bu hikayeden dersler çıkarmalıyız ki en tehlikeli durumda bile Krişna’yı unutmamalıyız. Krişna bizi kurtaracaktır. Bhagavad-gita’da denir ki,
yam labdhva caparam labham
manyate nadhikam tataù
yasmin sthite gurunapi
duùkhena na vicalyate
Krişna bilinci öyle güzel ki eğer kişi Krişna bilincine ulaşırsa, yam labdhva caparam labham, aparam labham, hiçbir fayda ya da kazanç asla göz önünde bulundurulmaz.. Bu öylesine güzel ki. Biz bunu, şunu, bunu, şunu, bunu, şunu ve bir sürü şeyi elde etmenin özlemini çekiyoruz. Dehi, dehi, dehi, dehi. Ama Krşna bilincine ulaşır ulaşmaz, tatmin olacaksınız. Dhruva Maharaja’nın dediği gibi, svamin krtartho ’smi varam na yace [Cc. Madhya 22.42]. Tıpkı Prahlad Maharaja gibi. Ona tüm kutsama sunulmuştu: “ Sevgili Prahlad’ım, ne istersen isteyebilirsin.” O asla birşey istemedi. Ama o çok nazikti. Bu ailede ki bir Vaişnava oğul örneği. Babası tarafından bir sürü sıkıntı verilmesine rağmen, yine de, Narasimhadeva’ya yalvardı, “Lordum, babam bir çok kabahat işledi. Lütfen onu kurtar.” O kendisi için hiçbir şey istmedi. Böylelikle Narahari, Nrsimhadeva hemen dedi ki, “ Baban ne kelime? Senin babanın babası, onun babası, ondört kuşak — hepsi kurtuldu çünkü senin gibi bir oğul bu aile içinde.” Demek ki yararı budur. Bir oğul saf bir Vaişnava, adanmış olursa, ondört kuşağıda kurtarabilir. Bu özel bir imtiyazdır çünkü belli bir ailede doğar. Öyleyse aileye, ulusa maddi olarak verebileceğimiz hizmet ne ki? Adanmışlar olursak ulusa, aileye, insanlığa en iyi hizmeti verebiliriz. Felsefe budur. Dolayısıyla bizim Krişna bilinci hareketimiz “Krişna bilincine başlayın; hayatınız mükemmel olacak.” felsefesini öğütlüyor. Ve metot çok basit olabilir, gizlilik yok. Tıpkı bu akşam üzeri bir çocukla konuşuyor olmam gibi. Bir mantrası vardı, çok gizli. Lakin biz gizli mantra olmasın diyoruz.Bizim mantramız, Hare Krişna herkese açık. Niye gizli olsun ki? Hare Krişna mantrasını zikretmekle Tanrı’ya, Tanrı’nın Yüce Şahsiyeti’ne yaklaşacaksak neden gizli kalsın ki? Çastra asla mantranın gizli olabileceğini söylemez.
harer nama harer nama harer namaiva kevalam
kalau nasty eva nasty eva nasty eva gatir anyatha
[Cc. Adi 17.21]
Bu Kali çağında… Kali çekişme çağı, münakaşa, anlaşmazlık çağı anlamına gelir. Dolayısıyla bu çağda felsefi ve diğer metotlarla doğru yargıya varmak çok zordur.Bu nedenle çastralarda açıkça ilan edilir,
harer nama harer nama harer namaiva kevalam
kalau nasty eva nasty eva nasty eva gatir anyatha
[Cc. Adi 17.21]
Üç kez. Üç kez demek yajïa-dana-tapaù-kriya demektir. Bir çok diğer şey vardır: meditasyon, adaklar, tapınakta ibadet. Öleyse bu çağda tüm bu şeylerin gerçekleştirilmesi mümkün değil ancak bir çocuk bile Hare Krişna maha-mantrasını zikredebilir. O burada kanıtlanır. Ne zaman Hare Krişna maha-mantrası varsa, bir çocuk bile katılabilir, yaşlı bir adam katılabilir. Öyleyse bu Tanrı farkındalığı için tek metottur. Hiçbir masraf yok ama kazanç çok çok büyük. Çri Prahlad Maharaja’nın öğretisi buydu ve biz onun ayakizlerini takip ediyoruz. Bu ilkeye bağlı kalalım, mahajano yena gataù sa panthaù [Cc. Madhya 17.186] ve böylelikle Krişna bilincinde daha da çok ileri olalım.
Çok teşekkür ederim.
NRİŞİMHADEV CATURDASİ - NRSHIMHADEVA CATURDASI
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Özel Günler / Festive DaysBöylece Lord merhametinden ötürü farklı fromlarda belirir. Lord Sri Krişna, düşmüş ruhlara olan merhametinden bu gezegende belirdi; Lord Buda, iblisler tarafından öldürülen zavallı hayvanlara olan merhametinden belirdi; Lord Nrisimhadev, Prahlada Maharaj’a olan merhametinden belirdi. Sonuç şudur ki Lord bu maddi dünya içerisindeki düşmüş ruhlara karşı öylesine merhametlidir ki Kendisi gelir ya da tüm düşmüş ruhları eve, Tanrılığa geri getirmek olan arzusunu yerine getirmeleri için Kendi adanmışlarını ve hizmetkarlarını gönderir.SB 4.22.42
VRİNDAVAN KEYİFLERİ-VRINDAVAN MELLOWS
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Nectar of Devotion / Adanmışlık NektarıSizlerin de bilebileceğiniz gibi, daha önceden “Hindistan Sevgi Festivali” olarak duyurduğumuz Mayapur 2008 Gaura Purnim festivali için Mayapur ve Vrindavan, Hindistan’a bir yolculuğa çıktık. Yolculuk boyunca, Hindistan’dan bir çok inanılmaz manzaralar ve insanlar gördük, yerel halkla ve Lord Krişna’nın harikulade adananları, çeşitli formları içerisindeki Krişna ile karşılaştık ve Srila Prabhupada’nın rehberliği altında etrafı turlarken Krişna ve Onun tapınaklarının hikayelelerini dinledik. Daha önceden Lord Krişna’nın çok eşşiz bir adananı, bir Vaişnava tarafından Giriraj’ın verilmesiyle kutsandığımdan bahsetmiştim. Bugün sizi Giriraj’ımı tanıtacağım ve hepimiz Giriraj’ın yüceliklerini okuyup saf adananı Srila Prabhupada tarafından sunulan felsefesini dinleyeceğiz.
Bir diğer bilinen adı da Govardhan olan Giriraj Tanrılığın Yüce Şahsiyeti Krişna’nın formlarından biridir. Krişna Govardhana-dhari Hari olarak ünlüdür çünkü sadece yedi yaşındayken Govardhan olarak bilinen bir tepeyi kaldırmıştır. Bu Govardhan Tepesi hala Hindistan, Vrindavan’da bulunmaktadır. Tepe bir hac alanıdır ve Kusum Sarova, Radha Kund ve Shyama Kund gibi diğer birçok önemli kutsal yerleri kapsar. Bizler tüm bu yerleri gezdikçe hikayelerini ve Vedik felsefesindeki önemlerini çok nazik ve tatlı adananlardan duymanın büyük talihine eriştik, bazen de bize rehberlik yapmaya çalışan ve bağış bekleyen bölge sakinlerincetakip edildik. Sonuç olarak gittiğimiz her yerin ruhsal olarak, mimari olarak ve doğal olarak büyüleyici olduğunu söyleyebilirim. Hindistan sizi her an her saniye şaşırtan hem iyiyi hem kötüyü yan yana beraber barındırdığı için “Incredible India (İnanılmaz Hindistan)” ünvanını hak ediyor. Ruhsal dhamlar (kutsal ikamet yerleri), zamanın oralarda akışını şehirlerdekinden oldukça farklı bir şekilde deneyimleyebileceğiniz için başlıbaşına bu dünya dışından. Duyduklarımızı not etmiş olmayı dilerdim fakat manzaraları kaçırmamak ve atmosferi hissedip yaşamak uğruna kendimi bencilce görüntülerin, gezilen yerlerin, kalbi cezbeden seslerin ve hikayelelerin tam da içine bıraktım.
Govardhan hakkında dinleyeceğimiz için, size Vrindavan’ın görünüşünü vermek istiyorum. Lakin, ben Vrindavan’ın gerçek güzelliklerini görecek saf gözlere sahip değilim, ama ne görüyorsak Krişna’nın merhametiyle görüyoruz. Bizim ruhsal rehberimiz Prabhupada bize öncelikle duymamızı talimat verir ve görmekten çok duyma duyusu üzerinde durur. Prabhupada Krişna bilincinin görme ile değil duyma ile başladığını ve bizim otorite olan kaynaktan duyma yoluyla gördüğümüzü söyler. Prabhupada diyor ki, “Duyma bilgi sürecidir. Bu yüzden bizim Vedalarımıza sruti denir. Bilgi kulak yoluyla edinilmelidir. Benim Guru Maharaj’ım şöyle söylerdi, “Bir sadhuyu gözlerinizle görmeye çalışmayın. Bir sadhuyu kulaklarınızla görmeye çalışın.” Öylesine ruhsal olanı neden gözümüzle göremiyoruz? Bunun nedeni de Srila Prabhupada tarafından açıklandığı gibi, “…Gözlerimizin hepsi karanlıkla kaplı; göremiyoruz. Öyleyse karanlıkta nasıl görebiliriz? ? Ajïana-timirandhasya jïanaïjana-salakaya. Salakaya meşale anlamına gelir. Peki meşale, nedir bu meşale? Jïanaïjana, bilginin merhemiyle sürünmek, bu meşaledir. Öyleyse bilgi görmek değil duymak anlamına gelir. Gözlerle değil. Bu önerilmez. Kimse, “Ben bilgiyi görmek istiyorum,” demez; hayır, “Bilgiyi duymak istiyorum.” Bu yüzden sruti denir ve bilgi kulak, işitsel kabul aracılığıyla alınmalıdır. Neden gözlerle ya da diğer duyularla değil? Bunu bilmek de çok önemli. Farzedin ki uyuyosunuz. O zaman tüm duyularınız da uyuyor. Ama kulak uyumaz. Siz pratik deneyime sahipsiniz. Bir adam uyurken biri onu öldürmeye geliyorsa, siz ne dersiniz? “Bay şu şu, uyan! Uyan! Tehlike var, … var” diye haykırırsınız. O zaman o da… Yoksa tüm duyular var ama sadece kulak size yardım edecek. Gözler var, eller var, bacaklar var, herşey var – bu uzuvlarınızın hiçbiri, vücudunuzun hiçbir kısmı yardım etmeyecek. Siz tehlikedeyken sadece kulağınız size yardım edecek. Bu yüzden burada susruma deniyor: “Biz bilgiyi kulak yoluyla aldık, gözlerle değil.” Maskaralar, “Ben pratik olark görmek istiyorum.” derler. Göremez. Bu mümkün değil. Bügünün eksikliği de duymuyor olmaları. Sözde bilimadamları, filozoflar onlar duymuyorlar. Dolayısıyla hepsi başarısız. Duymuyorlar. Ama denildiği gibi yöntem burda, susruma: “Biz bilgiyi otoriteden duyarak aldık.” Bu mükemmel bilgidir. Mükemmel bilgi budur.”
Onun için bizim güzel Vrindavan dhamı tanımlamada ki yetersizliğimizden ve limitlemirimizden ötürü, lütfen Vrindavan’ı saf bir adanmışın, önceki acaryalarımızdan biri olan Nartottama das Thakur’un gözlerinden görün, çünkü onun gibi ve Prabhupada gibi kişiler kendilerinden evvelki otoritelerinden duydukları için önce duyma yoluyla gören sonrada bizim gözlerimize maddi gözükenlere rağmen, gerçekten görme duyusuyla görüp Krişna ve Onun saf adanlarıyla birlikte olabiliyorlar.
“Vrindavan aşkın ve güzel bir yer. Orası herşeyin tüm arzuları yerine getiren mihenk taşından yapıldığı ruhsal gökyüzünde. Tüm tapınaklar değerli mücevherlerle süslü. Nilüfer çiçekleriyle dolu olan Yamuna Nehri o uzak yerde. Bu nilüfer kalabalığının orta yerinde daima Radha ve Krişna’yı çevreleyen sekiz başlıca gopi olan sekiz taç yaprağıyla bir diğer büyük nilüfer çiçeği gibi görünen altından bir tekne durur. Çevresindeki taç yapraklarda iki aşkın aşık, Radha ve Krişna’nın oturduğu altından bir that vardır. Srimati Radharani tüm gopileri yöneten Deitidir. Radharani’nin güzelliğinin ve Onun aşkın bedeninin ışıltısının eşi benzeri yoktur. Ayın sözde güzelliği Radharani’nin güzelliği karşısında yere dökülmüştür. Radha ile Krişna’nın ve Onların başlıca dostlarının topluluğunda onlar birbirlerine hitap ettikçe gülüşme ve şakalaşma seli alır gider. Narottama das der ki Radha ve Krişna’nın ebedi meşgaleleri aşkın zevkle doludur. Şimdi hepimiz onları hatırlayalım ve böylece bu maddi dünyada bile mutlu olalım.” (Srila Narottama das Thakur tarafından)
"Tüm adananlar arasında en iyisi bu Govardhan Tepesi’dir! Ey arkadaşlarım, bu tepe buzağıları, inekleri ve çoban arkadaşlarıyla birlikte Krişna ve Blaram’ın her tür ihtiyacını karşılar- içmek için su, çok yumuşak otlar, mağaralar, meyveler, çiçekler ve sebzeler. Bu şekilde tepe, Tanrıya saygılarını sunar. Krişna ve Blaram’ın nilüfer ayakları tarafından dokulmuş olan Govardhan Tepesi sevinç içinde görünür.”
Bu çeviri Srila Prabhupada’nın Caitanya-caritamrta (Madya 18.34)dan alıntılanmıştır. Visvanatha Cakravarti Thakura, Govardhan Tepesinin zenginliğini şöyle açıklar: Paniya, Krişna ile Balaram’ın içtiği ve kendi ayaklarını yıkamak için kullandıkları Govardhan’ın şelalerinden akan kokulu serin suları kasteder. Govardhan bal, mango syu ve pilu suyu gibi başka içeçekler de sunar. Suyavasa, durva otlarının dinsel arghya sunuları yapmak için kullanıldığını belirtir. Govardhana’nın ayrıca ineklerin güçlü büyümesine ve arttırılmış süt üretimine yardımcı olan, kokulu ve yumuşak otları da vardır.O nedenle bu ot aşkın davar sürülerini beslemek için kullanılır. Kandara Krişna, Blaram ve arkadaşlarının oynadıkları ve oturup üzerine yattıkları mağaraları kasteder. Bu mağaralar hava fazlasıyla sıcak ya da soğuk olduğunda veya yağmur yağdığında keyif verir. Ayrıca Govardhan yemek için yumuşak kökler, bedeni süslemek için mücevherler, oturmak için düz yerler, pürüzsüz taşlar formunda kandiller ve aynalar, pırıldayan sular ve diğer doğal özler taşır. (SB 10.21.18)
Srimad Bhagavatam’ın 10. Cilt 24. ölümünde, Lord Sri Krişna Indra’nın kendisi için planlanan bir adağı yasaklayarak onun gururunu yerle bir eder ve bunun yerine geçecek olan Govardhana Tepesi’ne ibadet için bir adağı başlatır. Şri Krişna çobanların meşgul bir şekilde Indra için bir adak hazırladığını görünce, kralları (Kendi babası) Nanda’dan bununla ilgili olarak soruşturdu. Nanda Indra tarafından verilen yağmurların tüm canlı varlıkların yaşamını sürdürmesine olanak verdiğini ve o yüzden bu adağın onu tatmin etmek için gerçekleşecek olduğunu açıkladı. Krişna ise şöyle karşılık Verdi, “Sadece karma yüzünden canlı varlıklar belli bir bedende doğuyor, o beden içerisinde mutluluk ve üzüntünün çeşitlerini yaşıyor ve sonra da ona mahsus olan karma tükenince bırakıyorlar. Onun için karma tek başına bizim düşmanımız, arkadaşımız, gurumuz, efendimiz ve Indra kimsenin mutluluğunu ya da üzüntüsünü değiştirmek için birşey yapamaz çünkü herkes sıkıca kendi karmik tepkilerince bağlı. İyiliğin, tutkunun ve cehaletin maddi halleri bu dünyanın yaradılışı, idame ettirilmesi ve yıkımına nedne oluyor. Bulutlar tutku halince zorlandığında yağmurları yayıyorlar, ve çobanlarda inekleri koruyarak zenginleşiyorlar. Üstelik çobanların uygun meskeni orman ve tepeler. Bu yüzden ibadetlerinizi ineklere, brahmanalara ve Govardhan Tepesi’ne sunmalısınız.”
Krişna bu şekilde konuştuktan sonra, çobanların Indra’ya adak için toplanmış olan kişisel eşyalarla Govardhan’a ibadet etmesini ayarladı. Sonra da kocaman, eşi benzeri görülmemiş aşkın formunu alıp Govardhan’a sunulan tüm yiyecekleri ve diğer sunuları silip süpürdü. Böyle yaparak çoban topluluğa çok uzun süredir Indra’ya ibadet ettikleri halde onun hiç şahsen belirmezken Govardhan’ın şimdi gözlerinin önünde şahsen belirip tüm sunularını ve yiyeceklerini yenidiğini açıkça göstermiş oldu. Bu yüzden şimdi tüm itaatlerini Govardhan Tepesi’ne sunmalıydılar. Sonra Lord Krişna’da Kendi yeni aldığı formuna itaatlerini sunmak için çobanlara katıldı.
Tanrılığın Yüce Şahsiyeti Krişna kitabın Yirmi Dördüncü Bölümde, Srila Prabhupada şöyle yazar, “Herşey tamamlandığında, Krişna büyük aşkın bir form aldı ve adananları Govardhan Tepesi ile Krişna’nın aynı olduğuna ikna etmek için Kendisinin Govardhan Tepesi olduğunu Vrindavan’In sakinlerine beyan etti. Sonra da Krişna orada sunulmuş olan tüm yemekleri yemeye başladı. Krişna ve Govardhan Tepesi’nin özdeşliği hala onurlandırılır ve büyük adananlar Govardhan Tepesi’nden taşlar alıp tıpkı tapınaklarda Krişna Deitisine ibadet ettikleri şekilde bunlara ibadet ederler. Bu yüzden adananlar Govardhan tepesinden küçük taşlar ya da çakıllar toplayıp bunlara evde ibadet ederler çünkü bu ibadet Deity ibadeti kadar iyidir.”
Lord Krişna’nın yayılım gösterdiği ve Kendisini Govardhan Tepesinin muazzam formu olarak ortaya koyarken aynı anda da Vrindavan’ın festival-müdavimleri arasında Kendi normal formunda göründüğü bu dizeden açıkça anlaşılıyor. Böylece, bir çocuk olduğu formunda Krişna Vrindavan’ın sakinlerini Govardhan Tepesi olan Kendi yeni enkarnasyonu önünde eğilmeye götürdü ve hepsine Govardhan’ın bu ilahi formunca bahşedilen büyük merhametini göstermiş oldu. Lord Krişna’nın aşkın eylemleri kesinlikle şenlik atmosferine uyuyordu. (Srimad Bhagavatam 10.24.36)
Bunu gerçeğe dönüştürmek için, Pazar Programı ve Aşk Ziyafeti için bize katılın. Bilgi için harekrishnaturkey@yahoo.com
~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*
Giriraj is one of the forms of the Supreme Personality of Godhead Krishna, another name for which is Gri Govardhan. Krishna is famous as the Govardhana-dhari Hari because He lifted at the age of only seven the hill known as Govardhan. This Govardhan Hill is still present in Vrindavan, India. The Hill is a pilgrimage site and covers many other important holy places like Kusum Sarovar, Radha Kund and Shyama Kund. As we visited all these places, we had the great fortune to hear their stories and importance in Vedic philosophy from very kind and sweet devotees, sometimes we were chased up by the locals trying to give us guidance and expect donations. In conclusion, I can say that everywhere we went was spiritually, architecturally and naturally enchanting. India deserves the title to be called “Incredible India” for it accommodates both good and bad together side by side surprising you each and every second. Spiritual dhamas in itself are out of this world since you can experience there the way how time flows there so much in a different way that cities. I wished I had kept notes of what we had heard, but for the sake of not missing the scenes and for feeling and experiencing the atmosphere I selfishly let myself into the very present of the sights, places and heart-capturing sounds and stories. I am hoping to share more about some of the places we had in time.
Since we will hear about Govardhan, I would like to give you a sight of Vrindavan. However, I don’t have the pure eyes to see the real beauties of Vrindavan but whatever we see it’s what we see by Krishna’s mercy. Our spiritual guide Prabhupada instructs us first to hear and stresses on the sense of hearing more than seeing. Prabhupada says that Krishna conciousness starts with hearing not by seeing, and that we see by hearing from the authorized source. Prabhupada says, “Hearing is the process of knowledge. Therefore our Vedas are called sruti. The knowledge has to be acquired through ear. My Guru Maharaja used to say that “Don’t try to see a sadhu by your eyes. You try to see a sadhu by ears.” Why can’t we see by our eyes what is so spiritual? It’s because as described by Srila Prabhupada, “… All of our eyes are covered with darkness; we cannot see. Then how we can see in the darkness? Ajïana-timirandhasya jïanaïjana-salakaya. Salakaya means torch. So the torch, what is that torch? Jïanaïjana, smearing with the ointment of knowledge, that is the torch. So knowledge means not to see but to hear. Therefore it is called sruti, susruma. Knowledge has to be received through the ear, not by the eyes. Not by the eyes. This is not recommended. Nobody says, “I want to see knowledge,” no: “I want to hear knowledge.” Therefore it is called sruti, and knowledge is received through the ear, aural reception. Why not with eyes and other senses? That is also very important to know. Suppose you are sleeping. Then all your senses are also sleeping. But the ear does not sleep. You have got practical experience. When a man is sleeping and somebody is coming to kill him, so what do you say? You cry, “Mr. such and such, wake up! Wake up! There is danger. There is...” Then he can... Otherwise, all the senses are there, but only the ear will help you. The eyes are there, hands are there, legs are there, everything is there—nothing of this limbs of your, part of your body, will help you. Simply your ear will help you when you are in danger. Therefore here it is said, susruma: “We have received knowledge through the ears, not with the eyes.” Those rascals says, “I want to see practically.” He cannot see. That is not possible. The modern defect is that they do not hear. The so-called scientists, philosophers, they do not hear. They simply want to see, want to touch, want to smell, want to lick up. That is not knowledge. So they are all failure. They do not hear. But the process is here, as it is said, susruma: “We have received knowledge by hearing from the authority.” That is perfect knowledge. That is perfect knowledge.”
Thus, for our incapability of and limits for describing the beautiful Vrindavan dham, please hear and see Vrindavan through the eyes of a pure devotee, one of our previous acaryas Narottama das Thakur for such persons like him and Prabhupada have heard from their authorities and thus were able to see first through hearing than by actually seeing and associating with Krishna and with his pure devotees despite of what is material to our eyes.
“Vrindavan is a transcendental, beautiful place. It’s in the spiritual sky where everthing is made of touchstone, which fulfills all desires. All the temples there are bedecked with costly jewels. In that far distant place is the River Yamuna, which is full of lotus flowers. In the midst of that throng of lotus flowers there is a golden boat, appearing like another big lotus flower with eight petals, who are eight chief gopis who always surround Radha and Krishna. In the surrounding petals is a golden throne, where the two transcendental lovers, Radha and Krishna are seated. Srimati Radharani is the governing Deity of all the gopis. There is no comparison to Radharani’s beauty and the luster of Her transcendental body. The so called beauty of the moon has fallen on the ground in the presence of Radharani’s beauty. In that assembly of Radha-Krishna and their principal associates, there is a flood of laughing and joking as they address one another. Narottama das says that the eternal pastimes of Radha and Krishna are full of transcendental pleasure. Let us all remember them now and then thus become happy even in this material world.” (by Srila Narottama das Thakur)
“Of all the devotees, this Govardhana Hill is the best! O my friends, this hill supplies Krishna and Balarama, along with Their calves, cows and cowherd friends, with all kinds of necessities—water for drinking, very soft grass, caves, fruits, flowers and vegetables. In this way the hill offers respects to the Lord. Being touched by the lotus feet of Krsna and Balarama, Govardhana Hill appears very jubilant.”
This translation is quoted from Srila Prabhupada’s Caitanya-caritamrta (Madhya 18.34). Srila Visvanatha Cakravarti Thakura explains the opulence of Govardhana Hill as follows: Paniya refers to the fragrant, cool water from the Govardhana waterfalls, which Krsna and Balarama drink and use to wash Their feet and mouths. Govardhana also offers other beverages, such as honey, mango juice and pilu juice. Süyavasa indicates dürva grass, used to make the religious offering of arghya. Govardhana also has grass that is fragrant, soft and conducive to the strong growth of cows and increased production of milk. Thus this grass is used for feeding the transcendental herds. Kandara refers to the caves where Krsna, Balarama and Their friends play, sit and lie down. These caves give pleasure when the weather is too hot or too cold, or when it is raining. Govardhana also features soft roots for eating, jewels for ornamenting the body, flat places for sitting, and lamps and mirrors in the form of smooth stones, glistening water and other natural substances. (SB 10.21.18)
In the 24th chapter, 10th canto of Srimad Bhagavatam, Lord Sri Krsna crushes the pride of Indra by prohibiting a sacrifice intended for him and initiating a substitute sacrifice in worship of Govardhana Hill. When Sri Krsna saw the cowherd men busily preparing for a sacrifice to Indra, He inquired about it from their king, Nanda. Nanda explained that the rain given by Indra enables all living entities to maintain their lives, and therefore this sacrifice would be executed to satisfy him. Krsna responded, “It is because of karma alone that living entities take their birth in a certain body, experience varieties of happiness and suffering in that body, and then give it up as the karma pertaining to it runs out. Thus it is karma alone that is our enemy, our friend, our guru and our lord, and Indra can do nothing to alter the happiness and distress of anyone, for everyone is tightly bound by his karmic reactions. The material modes of goodness, passion and ignorance bring about the creation, maintenance and destruction of this world. The clouds give forth rain when they are impelled by the mode of passion, and cowherds prosper by protecting the cows. Furthermore, the cowherds’ proper residence is in the forest and on the hills. Therefore you should offer worship to the cows, the brahmanas and Govardhana Hill.”
After Krsna spoke thus, He arranged for the cowherd men to worship Govardhana with the paraphernalia collected for the sacrifice to Indra. He then assumed a huge, unprecedented transcendental form and devoured all the food and other offerings presented to Govardhana. As He did so He proclaimed to the cowherd community that although they had worshiped Indra for so long, he had never appeared in person, whereas Govardhana himself had now manifested before their eyes and eaten their offerings of foodstuffs. Therefore they should all now offer obeisances to Govardhana Hill. Then Lord Krsna joined the cowherds in offering obeisances to His own newly assumed form.
In Chapter Twenty-four of Krsna, the Supreme Personality of Godhead, Srila Prabhupada writes, “When everything was complete, Krsna assumed a great transcendental form and declared to the inhabitants of Vrndavana that He was Himself Govardhana Hill in order to convince the devotees that Govardhana Hill and Krsna are identical. Then Krsna began to eat all the food offered there. The identity of Krsna and Govardhana Hill is still honored, and great devotees take rocks from Govardhana Hill and worship them exactly as they worship the Deity of Krsna in the temples. Devotees therefore collect small rocks or pebbles from Govardhana Hill and worship them at home, because this worship is as good as Deity worship.”
Lord Krsna had induced the residents of Vrndavana to assume a significant risk on His behalf. He convinced them to neglect a sacrifice to what is, after all, the powerful government of the universe and to worship a hill called Govardhana instead. The cowherd community did all this simply out of love for Krsna, and now to convince them that their decision was correct, Lord Krsna appeared in an unprecedented, huge transcendental form and demonstrated that He Himself was Govardhana Hill. (SB 10.24.35)
It is clear from this verse that Lord Krsna had expanded Himself and was appearing in His normal form among the festival-goers of Vrndavana while simultaneously manifesting Himself as the great form of Govardhana Hill. Thus, in His form as a child, Krsna led the residents of Vrndavana in bowing down to His new incarnation as Govardhana Hill, and to all He pointed out the great mercy bestowed by this divine form of Govardhana. Lord Krsna’s amazing transcendental activities were certainly in keeping with the festive atmosphere.
(SB 10.24.36)
To make it reality, join us for Sunday Program and Love Feast. For info e-mail harekrishnaturkey@yahoo.com
Tanrının tanımı Parasara Muni tarafından verilmiştir. Peki nedir bu?
aisvaryasya samagrasyaviryasya yasasah sriyahjnana-vairagyayos caivasad iti bhagamganasannam iti bhagan gana
MANTRA MEDİTASYON - MANTRA MEDITATION
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Hare Krişna Maha Mantrası / Hare Krishna Maha Mantra“İnsan icin zihin tutsaklığın sebebidir ve zihin özgürlüğün sebebidir. Duyusal objelere yoğunlaşmış zihin tutsaklığın nedenidir ve duyusal objelerden kopmuş zihin özgürlüğün nedenidir.” Visnu Purana
Gerçek spiritual bilimin içtenlikle uygulanmasıyla bu yaşam süremiz içerisinde bile saf, tükenmeyen bir haz duyan bilince erişebilir ve endişelerden kurtulabiliriz. Bir meditasyon şekli olan kirtan da bir çeşit yoga seslenişidir ve içinde yaşadığımız bu çağda hem zihnin özgürlüğü hem de benlik idraki için Vedik yazınların önerdiği en etkili yöntemdir.
Yoga, gerçek anlamda benlik farkındalığı için bilimsel bir metot; bilincimizi arındırıp, daha ileri kirlenmeleri durduracağımız ve mükemmeliyet, tam bilgi ve tam mutluluk haline erişeceğimiz süreçtir. Hepsi her bir metodun ustaları tarafından çoşku ile karşılanan ve uygulanan bir çok yoga yolu vardır-- Raja, Jnana, Hatha, Kriya, Karma, Bhakti. Kirtan, bhakti-geleneğinden ya da diğer bir adıyla adanmışlık geleneğinden kökenlenir ve herkes tarafından hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanabilir.
Kirtan (yoga seslenişleri) kutsal mantraları ve adanmışlık şarkılarının performansı gerçekleştiren katılımcıların ve seyircilerin de içine dahil edildiği bir sesleniş ve karşı sesleniş stilinde gerçekleştirildiği bir müzik deneyimidir. Kirtanlar derinlemesine ruha işleyecek şekilde yankılanarak zihin huzuru ve mutlu bir bilinç durumı yaratan kutsal bir ses titreşimi yaratır.
Kirtan kuzey Hindistan’dan müzikli meditasyonun en eski şeklidir. Geleneksel olarak 5000 yıl önce sankirtan hareketi olarak tüm Hindistan’da tekrar canlanıp, yalnızca Hindularla kalmamış hiç bir sınıf, inanç ve renk ayrımı gözetmeden tüm toplumda barışa sesleniş olarak yayılmış ve birbirinden farklı etnik grupları biraraya gelip mutluluk mantrasını söyletmeyi başarmıştır. Günümüzde de 1965 yılında batıya kazandırılmıştır ve zamanın hippileri, yogileri ve başta Beatles grubu üyeleri George Harrison, John Lennon olmak üzere Yoko Ono ve diğer birçok ünlü kişilik ve milyonlarca insan tarafından benimsenmiş ve uygulanmıştır. Geçtiğimiz yıllarda, milyonlar nasıl mantra meditasyon-kirtan yapacağını öğrenmiştir ve gerçek, ruhsal bir mutluluğu deneyimlemektedir. Mantralar meditasyonun anavatanı olan Hindistan’da çok popular olmakla birlikte, özellikle diğer sistemlerden iki şekilde ayrılır. Birincisi, mantra (yalnızca bir parçası değil de) bir bütün olarak söylenir ve ikincisi de mantra (sessiz değil) genellikle duyulabilecek şekilde seslendirilir.
Şimdiye kadar size Prabhupada’yı tanıtmaya çalıştım ama siz kendiniz de onunla tanışabileceğiniz için öz yaşam öyküsüne, çalışmalarına, yüceliklerine, merhametine, şefkatine, arkadaşlığına, kusursuz ruhsal rehberliğine, yaşam anılarına ve daha fazlasına buradan bakabilirsiniz,
Gerçek ruhsal platformda olan Tanrının hakiki ve saf Vaişnava adanmışı asla ölmez, bu yüzden onun ebedi meşgaleleri de sonsuza dek devam eder, öyleyse bizde bunları paylaşmaya ve daha fazlasını duymaya devam edeceğiz.
Aşağıda Srila Prabhupada’nın ebediyen var olan ruhsal yolculuğunda sadece bir bölüm olan Batı’da ruhsallığın başladığı zamanlarda kendisi tarafından Amerika’da tanıtılmış bir “Pazar Aşk Ziyafeti”ne dair Prabhupada’dan bir alıntı bulacaksınız. Prabhupada bize her şeyin Amerika’da nasıl başladığına kısa bir bakış atma olanağı sunuyor. Başlattığı Hare Krishna hareketi onun başlattığı Pazar Aşk Ziyafeti’ne çok şey borçlu. Neden, tahmin edin bakalım?
Prabhupada: “Bu hareketi yalnızca aşk ziyafetiyle başarılı yaptım. Hare Krişhna’yı duymak için gelmediler. Aşk ziyafeti için geldiler. En başından beri, ben 26 İkinci Cadde’deyken her Pazar en az 200 insana güzel yiyecekler veriyordum. Günlük olarak en az 15, 20’den fazla. Kendim pişiriyordum. Benim hareketimin başlangıcı bu.” (Srila Prabhupada, Oda sohbetleri – 10 Aralık 1976, Hyderabad)
Yukarıdaki alıntıdan hepimiz Prabhupada’nın ne kadar alçakgönüllü olduğunu anlayabiliriz çünkü kendisi mutfak kültüründen çok daha fazlasını Batı’ya getiren tek kişi. Bir Vaisnava, tek bir Krişna bilinçli insan yapmayı başaramayan birçok Hintli yogi ve sözde swaminin ardından Lord Caitanya’nın evrensel kültür ve felsefesini batıya getiren kişi o. Prabhupada özgeci bir şekilde tüm dünyayı 12 kez dolaşarak ve tüm yaşamı ile ruhunu Lord Caitanya’nın mesajını yaymaya adayarak tüm dünyaya Krişna bilincini tanıttı. Onun ruhsal uygulamalarında ve rehberlikte kusursuz olduğunu bilen ve bir manevi öğretmen olarak ruhsal yetki ve sıfatlarından şüphesi olmayan insanlardan ve takipçilerinden başka dünya çapında akademisyenler de Vaisnava kültürünün yetkin bir temsilcisi, dünyaca tanınan bir Sanskritçe alim olarak bilir.
~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*
A bona fide and pure Vaisnava devotee of the Lord who is on the real spiritual platform never dies that’s why his eternal pastimes continue forever, so we will keep sharing them and hearing more.
Below is a “Sunday Feast” quote from Srila Prabhupada about an event which was introduced by himself in Amerika at the time of starting of spirituality of the West, which is only a part in His eternally existing spiritual journey. Prabhupada gives us a glimpse of how everything started in Amerika.The Hare Krishna movement that he started owes much to Sunday Love
Feast that he initiated. Guess why?
Prabhupada: “I made this movement successful simply by love feast. They did not come to hear Hare Krishna. They came for love feast. From very beginning, when I was in 26 2nd Avenue, every Sunday I was giving nice foodstuff, at least 200 men. Daily at least more than 15, 20. I was cooking myself. That is the beginning of my movement.” (Srila Prabhupada, Room Conversation -- December 10, 1976, Hyderabad)
From the above quote, we can all understand Prabhupada’s modesty because he himself is the only person who has brought much more than the kitchen culture to the West. He is the one has brought the universal culture and philosophy of Lord Caitanya to the west after many Indian yogis and so called swamis who couldn’t even manage to make one Vaisnava, one single Krishna conciouss person. Prabhupada introduced Krishna conciousness to the whole world selflessly travelling around the whole world for 12 times and dedicating his all life and soul to spread the message of Lord Caitanya. Apart from the people and his followers who know him that he is perfect in his spiritual practices, at guidance and have no doubt of his spiritual credentials as a spiritual master, he is a reowned Sanskrit scholar accepted as an authorized representative of Vaisnava culture by academics around the world as well.
YANILSAMAYI BIRAK GERÇEK ZEVKE BAK-DROP the ILLUSION CHECK OUT the REAL PLEASURE
Gönderen Hare Krishna Turkey Etiketler: Felsefe / Philosophy
Srila Prabhupada Uvaca:
“Biz zevk içiniz, ama zevki sahte bir yerde— bir serabın peşiden koşan suyun peşinden koşan ve sonunda susuzluktan ölen çöl hayvanları gibi bir yanılsamada bulmada çalışıyoruz. Susuzluklarını böyle yanıltıcı bir suyla gideremezler. Benzer şekilde, bizde zevke olan susuzluğumuzu gidermek için bir çok şey üretmeye çalışıyoruz, ama her seferinde şaşkına dönüyoruz çünkü maddi varlık bir yanılsama. Gerçek akıl soruşturmak anlamına geliyor, “Gerçeklik nerede? Yanılsamanın ardında ki ebedi öz nerede?” Eğer bunu ortaya çıkabilirsek, gerçek zevki yaşabiliriz.
Los Angeles, 28 Nisan 1973
~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*
Srila Prabhupada Uvaca:
”We are meant for enjoyment, bu we are seeking enjoyment in a false place –in an illusion, like desert animals that run after water in a mirage and eventually die of thirst. They can not relieve their thirst with suchillusory water. Similarly, we are trying to manufacture many things to satisfy our thirst for enjoyment, but we are being baffled at every turn because material existence is an illusion. Real intelligence means to inquire, “Where is reality? Where is the eternal substance behind the illusion?” If we can find that out, we can experience real enjoyment.”
Los Angeles, April 28, 1973